TESELLİ

165 5 4
                                    



Sudan çıkıp Hayal'i yere yatırdım. " Hayal! " diye bağırıp yanağına vurdum ama uyanmıyordu. Hızla parmağımla nabzını yokladım. Kahretsin! Nabzı çok yavaştı. Yüzüne yaklaşıp suni teneffüs yaptım. Sonra da kalp masajı. Onu kaybedemezdim. Onsuz yapamazdım. 

Hızla ayağa kalktım ve Hayal'i kucağıma alarak ana yola doğru koştum. Arabam yukarıda kalmıştı ve benim oraya çıkacak vaktim yoktu. Yola çıktığımda yaklaşan taksiyi fark edip hızla durdurdum. 

Adam ne olduğunu sorarken sadece hastaneye sürmesini söyledim. Kulağımı Hayal'in yüzüne yaklaştırdım. Siktir! Nefes almıyordu. Adama döndüm ve " Hızlı sür şu arabayı! " diye bağırdım.

"Dayan güzelim." diye mırıldandım Hayal'in yanağını okşarken.

Hastaneye vardığımızda arabadan indim ve Hayal'i kucağıma alıp hızla içeriye koştum. "Sedye getirin! Çabuk sedye getirin!" diye bağırdım. Hayal'i sedyeye koyarken doktor geldi ve ne olduğunu sordu. " Uçurumdan atladı. Ne yaptıysam uyanmadı. " diye açıkladım. Delirmiş gibiydim. "Suda ne kadar kaldı?" diye sordu bana dönerek. "Bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Elimden geldiğince hızlı çıkarmaya çalıştım." dedim Hayal'in elini sıkıca tutarken. Onu yoğun bakıma alırlarken eli elimden ayrıldı. Benim suçum diye düşünmeye başladım. Biraz daha erken gitseydim atlamayacaktı. 

" Allah kahretsin! Sikeyim böyle işi!  " diye bağırdım ve duvarın kenarındaki sandalyeyi tekmeledim. Benim suçumdu. Onu ihmal etmiştim. Yanında olmamıştım. Teselli etmemiştim. Ona bir şey olmamalıydı. Her şey yeni başlamışken beni bırakamazdı. Telefonumun çaldığını duyunca arayana baktım. Sıla arıyordu. Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Efendim."

"Abi sana bir şey diyecektim. Hayal aradı da beni sesi biraz tuhaf geliyordu. Sanki... Sanki son konuşmasıymış gibi konuştu. Sonra senin numaranı falan istedi. Bir sorun mu var acaba?" diye sordu. Kimse daha bir şey bilmiyordu.

"Evet. Bir sorun var." dedim sakin olmaya çalışarak.

"Ne oldu?" diye sordu telaşlı sesiyle.

"Hayal... Hayal intihar etmeye çalıştı." diye açıkladım. 

"Ne! Ciddi misin?  İyi mi şuan? Neredesin?" diye telaşla sorularını sıraladı.

" Hastanedeyim. Yoğun bakıma aldılar onu. " 

"Ben de geliyorum." deyip kapatacağı sırada son bir şey daha söyledim.

" Önce ailesine haber ver. Sonra hastaneye gel " dedim.

Tamam dedi ve kapattı.

ÜÇ GÜN SONRA...

Zar zor gözlerimi araladığımda etrafımdakileri algılamaya çalıştım. Gördüklerim netleştiğinde bir hastane odasında olduğumu fark ettim. 

Başımı sola çevirdiğimde Poyraz'ı gördüm. Eli elimdeydi ve sandalyede uyumuştu. Çok yorgun gözüküyordu. Saçları dağılmış ve anlına düşmüştü. Olanları hatırlamaya çalışırken Poyraz gözlerini araladı. Benim uyandığımı fark edince hızla doğruldu ve bana doğru yaklaştı. 

" Güzelim. Uyanmışsın. " dedi gözlerimin içine bakarken. Güzelim... Bu kelimeyi bir daha duyacağımı düşünmüyordum. Hüzünle gülümserken gözlerim dolmaya başladı.

" Hayal? Neden ağlıyorsun güzelim? " dedi Poyraz yanağımı okşarken. Gözlerine baktım. İçinde kaybolduğum gözlerine. Kendime çok kızıyordum. Bir aptal gibi davranmıştım. Duygularıma yenik düşüp atlamıştım ordan. 

Karışık AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin