-01.00
Gecenin bu saatinde uyuyordum ve bir bildirim sesiyle irkilmiştim (Gülhan 3 mesaj).
Bir gün sonra doğum günüydü ve uzun zamandır Gülhan'la ayrıydık. Kahramanmaraş'a gelip gelemeyeceğimi merak ediyordu. Bir haftadır sürekli arıyordu ve her gün hatırlatıyordu: ''6 Şubat benim doğum günüm gelecekmisin?''Evet gelecektim...
İki sene önce maraştan ayrılmıştık, babamın vefatı üzerine.
Maraş; babamın doğduğu , annemi bulduğu ve benim doğup büyüdüğüm şehirdi.
Maraş'ın anlamı bende çok büyüktü fakat iki sene sonra tekrardan Maraş'ın topraklarına ayak basmak beni çok ürkütüyordu.
Çünkü maraşta babamın kokusu vardı, her bir yanında anılarımız vardı ve bunlarla tekrar yüzleşmek kolay olurmuydu?Bilmiyordum...
***
Uçak biletimi haftalar öncesinden almıştık , gülhan'ın ısrarı üzerine .Dakikalar sonra maraşa gitmek üzere uçağa binecektim.
Korkuyordum eskilerle yüzleşmekten
Babamı hissetmekten , o gün duyduğum silah seslerini tekrar duymaktan...***
Havalimanında güvenlik kontrolünden geçtikten sonra uçağa binmiştim. Kulaklıklarımı takıp kafamı arkaya yaslamış, kendi sessizliğimde boğulmak üzereyken şarkının nakaratına kendimi kaptırmıştım. Çok anlamlı geliyordu: ''Gurbete giden döner mi, dönmez mi?" Belki Gülhan çağırmamış olsaydı, ben de dönmezdim...Cam kenarında bulutları izliyordum bir bulutu gülhana benzetmiştim bir an duraksamıştım.
Değişik bir hüzün kaplamıştı içimi , geçmişteki yaşanmışlıklar aklıma geliyordu.
Ben kendim için annem için terk etmiştim Maraşı , ama çok büyük bencillik yapmıştık bence , sadece terk ettiğimiz Maraş değildi ki ,
Babamı , gülhanı, anılarımızıda terk etmiştik .
O kadar yaşanmışlıklar boşa sayılamazdı...Her köşesi huzur kokan Maraş bize çok kızmışmıydı acaba?
-6 şubat 00.00
Uçak yeni iniş yapıyordu, çok yorgundum, kollarımı bile zar zor kaldırıyordum.Bir otel odası ayarlatmıştık kendimize, bu saatten sonra uyumamın mümkünü yoktu.
Kahvemi alıp balkona geçmiştim, havanın serinliğine kendimi bırakmıştım.
Özlemişim Maraşı, sokaklarını, dondurmasını ve Gülhan'ı...
Gülhana da mesaj atmıştım, "Bineceğim uçakta arıza çıkmış, gelemiyorum..." Şaka yapmak istemiştim.
Beni görünce vereceği tepkiyi merak ediyordum.- 6 Şubat 04.17
Fazla ara geçmemişti, uyuyakalmışım. Bir titreşimle irkilmiştim, yine Gülhan mesaj atmıştır diye umursamamıştım...
Geri yatacak gibi oldum, battaniyemi kafama kadar çekmiştim. Titreşim artmıştı, kalktım. Resmen yer yerinden oynuyordu.Annem birden telaş ve korkuyla bağırarak odama girmişti.
"Elif! Çabuk kalk, deprem oluyor, çıkmamız gerekiyor, hadi!"Yataktan kalkmıştım hemen, ne yapacağımı bilemiyordum. Deprem oluyordu, etraftaki binalardan duvar yıkılma sesleri geliyordu. Annem elini uzattı, "Hadi, vaktimiz yok, saniyeler içinde çıktık, çıkamazsak kalırız."
Ayakta durabildiğim kadarıyla annemden destek alarak evden zar zor çıkmıştım. Yüzüme doğru yağmurla karışık dolu çarpıyordu.Hazır değilmiş Maraş, biz de değilmişiz, yıkıldık. Her yer yıkıldı, döküldü, viran oldu.
Gece yarısı, depremin ardından herkes sokaklara döküldü. Korku ve endişe havada asılı kalmıştı. İnsanlar evlerinin bir köşesine sıkışmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Gözlerini korkuyla açan bebekler, çocuklar, gençler ve yaşlılar, yaşadıkları dehşet dolu anlara tanıklık ediyorlardı.
Sessizlik ülkeyi sararken, derin çığlıklar yankılanıyordu. Yıkılmış binaların enkazları arasında, umut ve umutsuzluk bir aradaydı. Bir yanda kan, bir yanda yaşlar, bir yanda ise yıkıntılar... İnsanların hayatları paramparça olmuş, umutları yerlerde sürünüyordu.
İnsanlar, ellerinde küçük kazma ve kovalarla enkaz altındaki hayatlara ulaşmak için mücadele ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAHAN
Short Story"Kayıplar, yüreğimizi sarsar ama aynı zamanda içimizde yeni umutlar da yeşertir."