Babamla bir koltuğa oturmuş, birbirimize öylece bakıyorduk. Tekrar çıkmak istemiyordum bu kapıdan, ama benim bir görevim vardı ve yerine getirmek zorundaydım. Bir gün boyunca babam benimle kalacaktı, nereye gidersem gideyim yanımda olacaktı. Bu benim iyiliklerimin karşılığıydı, kurtardığım bebeğin benim için duasıydı.
Şu an içinde bulunduğumuz ev, ben bebekken yaşadığımız ev.
Duvarlarında ise benim, annemin ve babamın resimleri vardı.Koridor boyunca dolu dolu resimleri inceledim, ne kadar da güzeldi bunlar öyle!
***
Metin, Fransa'da 1987 yılında hayata gözlerini açmış, sarahan kökenli bir aileden geliyordu. Ormanın derinlerindelerdi bir zamanlar...
bundan dolayı da hep evlatlarının özünün farkına varması için eğitimine önem vermişlerdi. Fakat en büyük problem Metin'in ilgi alanı normal insanlar gibi olmaktı, hep bir parça büyülerden sorumlu olmak istemiyordu. Eee, zaten bu çok normal değil miydi?Metin çok yetenekliydi, ileride çok büyük bir edebiyatçı olmak istiyordu .
Fakat geleneklerinde yoktu .
Lanetlenmiş yasakların başında duyguları yansıtamazlardı.
Estetik bir başyapıt yazıp okuyamazdı , duyguları olamaz ve robot gibi davranması gerekirdi...
Ya buna karşı gelirse?
Gelmemeli...***
Bir gün Metin sahil kenarında gezeliyordu. Sağ kulağının arkasında da kalemi vardı, elinde de bir defter.
İlham geldikçe bir şeyler yazıp siliyordu. Yazdıklarını da ağıt yakarcasına okuyordu.Kim bilebilirdi ki bu gencin içindeki derdin ne olduğunu?
Bunu fark eden yetişkin bir adam Metin'in yanına gelmişti, "Hé mec, qu'est-ce que tu fais ici, j'ai entendu ta voix et tu lis un si triste chef-d'œuvre (Hey dostum burada ne işin var, sesini duydum ve çok acıklı bir başyapıt okuyorsun)"Metin bu duruma çok kızmış olacak ki, yumruğunu sıkmış adama doğru bakıyordu. "Dieu sait que ce ne sont pas tes affaires, juste entre moi et ton dieu. Si vous partez maintenant, je remplirai mon devoir. (Tanrı bilir, bu seni ilgilendirmez, sadece benimle tanrın arasında. Şimdi gidersen, görevimi yapacağım.)
Yetişkin adama çok küstahça gelmişti Metin'in bu davranışı, ama belki de rahatsız etmemesi gerekirdi.
Metin'in asıl problemi hep kurallara uyması gerekmesiydi, ne istediğinin ve hayatının göz ardı edilmesiydi. Anne ve babasının dediği gibi, "rahip veya bir majisyen" olmak istemiyordu.
Sevdiği işi icraat etmek istemesi hakkı değil miydi? Günler kalmıştı bir özel eğitimle rahip olmasına, bu olay genç adamı derinden korkutuyordu ve
yıllarını feda etmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAHAN
Short Story"Kayıplar, yüreğimizi sarsar ama aynı zamanda içimizde yeni umutlar da yeşertir."