1

796 37 5
                                    

BÖLÜMÜN ŞARKISI
IN THIS SHIRT-THE IRREPRESSIBLES

FREEN

Hayat ne kadar tuhaf değil mi?
Bir anda dünyaya gözlerini açıyorsun kim olduğunu,ne için doğduğunu bu yabancı yerde ne yapacağını bilmeden. Tabi şanslıysan seni seven heyecanla bekleyen ebeveynlerin olur. Herşeye sahip olursun artık küçük şeyler seni mutlu etmez. Daha fazlasını istersin,gerçi insanız ya hep açgözlü ve bencil olduk. Sevgiye dahi...
Ben bu konuda şanslı değildim diğer insanlar kadar. Dünyanın %78'i  gibi mutlu bir evde mutlu bir ailede doğmadım. Gerci benimkine aile denir miydi bilmiyorum. Ben 9 yaşındayken Babam iş yerindeki asistanına aşık olup İngiltereye gitmiş, bu acıya dayanamayan annem ise ciddi bir depresyona hapsolmuştu. 17 kez intihara tesebbüs ederken yakalamıştım. Sürekli ilaçlar antidepresanlar kullanırdı. Hayatla tüm bağlantısı kopmustu. Bu yüzden çalışmaya 10 yaşında başlamıstım. İlkokuldan arkadasım Nam'ın annesinin marketinde çırak olarak çalışıyordum. Bazen evlere temizliğe giden komşumuza yardıma gidiyordum. Hem çalışırken hemde okumaya çalışıyordum. Bu yüzden tam olarak çocukluğumu ve öğrencilik hayatını tam olarak yaşayamadım.
Eve geldiğimde alkolden hareket edemeyen annemle ilgileniyordum. Bir nevi annesi bendim. Şimdi ise 19 yaşında bir bireydim. Tayland'da reşit olma yaşı 20 olduğu için hala annem üzerinden hallediyordum bazı işleri.

Üniversite 2.sınıftaydım ve derslerim çok yoğundu bu yüzden 2 gündür eve gidemiyordum ve Kütüphanede sabahlıyordum. Son testimi çözdükten sonra 5 dakika kestirmek icin kafamı masaya koydum.

"Freen,uyan çabuk"

Kolumdan dürtüldüğümü hissedince aniden uyandim.

"Ne oluyor leslie? Bir problem mi var?"

"Bay lee seni ofisine çağırıyor"

Gergince masadan kalktım. Bu soruun olmadığı sürece bay lee bizi çağırmazdı. Kütüphaneden çıkan Leslie'nin arkasından hızla Bay lee'nin odasına gittim.

Kapıyı çalıp içeri girdiğimde üzgünce bana bakıyordu.

"Geç otur,Freen"

"Bir sorun mu var Bay Lee?"

"Şimdi sana söyleyeceğim şey için sakin olmalısın."

Gerginleştigimde ellerim titremeye baslamıştı.

"Annen bu sabah evde baygın bulunmuş,Simdi hastanedeymiş. Yoğun bakımda"

"N-nasıl yani"

Ayağa fırladığımda Bay lee hızla yanıma geldi ve omuzlarımi tuttu.

"Sakin ol ben seni hastaneye götüreceğim. Annenin iyi olacağına eminim. Sen annene güç vermek için sakin olmalısın."

Hızla odadan cıktığımda nereye gideceğimi bilemez halde koşuyordum. Tepki veremiyordum sanki  bir kabusun içindeydim. Bay lee kolumdan tutup arabasının olduğu yere götürdü ve arabaya bindirdi.

Hastaneye gelmistim. Gergince kapıda bekliyordum,annemi öyle görmeye dayanabilirmiydim bilmiyordum.

Yoğun bakım kapısına geldiğimde görevli hemşireye koştum. Bay lee Hemşireye

"Noe Sarocha'nın durumunu öğrenebilir miyiz?"

"Durumu şuanlık komplike, elimizden geleni yapıyoruz"

"B-ben annemi görmek istiyorum. Lütfen"

"Mümkün değil. Doktorlarımız ilgileniyor bize güvenin"

Ayaklarımın artık beni tutamıyacağını anladığımda dizlerimin üstüne düştüm.
Gozlerim karardığında benim için hayat durmuştu.

********

YORGUN(FREENBECKY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin