Fırtına

77 11 28
                                    


Berkin

Rüzgar yüzüme doğru esiyordu. Yatağımda mıydım, yatağım bu kadar sert miydi ki benim? Neden odam bu kadar soğuktu?. Annem yine camı açmış olmalıydı. Yavaşça doğruldum ve gözlerimi açtım. Bulanık görüyordum. Gözlerimi ovuşturdum. Bir dakika ben evde değil miydim? Aniden ayağa kalkmamla beraber kafama sert bir şey çarptı. Evet bu o ağaç, sürekli gelip oturmak istediğim. Ormanda uyuyakalmıştım. Hava kararmıştı. Saatin kaç olduğunu da bilmiyordum ki! telefonumu evde unutmuş olmalıydım. Aferin sana Berkin, millet sabah ormana gelmeye korkuyor sen ormanda yatıyorsun! 

Nehre doğru yavaşça yürüdüm. Ayakkabılarımı çıkartıp ayaklarımı suya soktum. Sudaki yansımama baktım. Sarı saçlarım dağılmıştı. Elimi suya batırdım ve saçlarımı düzelttim. Şu an gece tek başıma bir ormandayım ve hala saçlarımı düşünüyorum. Allah da beni kahretsin ya! Sudaki ayaklarımı çıkarttım ve yürümeye başladım. En son okuldan çıkıp o kızı görmek için buraya gelmiştim. Gerçekten göremesem de rüyamda onu görmüştüm. Onun adı Alara mıydı? Arsen kimdi peki? Beni en çok korkutan şey ise Arsen Gölgeye çok benziyordu. Sadece rüyamdaki hali daha kibar gibiydi. Bilmiyorum, kafam çok karışıktı. Açıklayamadığım şeyler oluyordu ve ben hiçbirşey yapamıyordum. O kızla konuşamıyordum. Benden neden köşe bucak kaçıyordu?  En önemlisi neden ormanda yaşıyordu? Yoksa o gerçek değil miydi? Acaba melek falan olabilir miydi ki? Saçmalıyordum melekler insanlara görünmez ki! Böyle gidersem genç yaşta kafayı yiyeceğim ya.

Yaklaşık yarım saattir yürüyordum ama sanki sürekli en başa dönüyordum. Buradan çıkış yok gibiydi. En iyisi geri ağacın altına gitmekti. Gece olduğu için ormanda kaybolmam daha kolay olurdu. Sabah gitmek en iyisiydi. Gölgeyle Beyaz ne kadar endişlenmiştir, hele annemi düşünemiyorum. Ama benim yerimde onlar olsaydı onlar da aynısını yapardı. İradem elimden alınmış gibiydi çünkü. Asla mantıklı düşünemiyordum ki. Birkere hayatımda daha önce görmediğim o kızı düşünüyordum mesela. Eskiden ormandan uzak dururdum herkes gibi. Onu görene kadar... Ondan hoşlanmış mıydım? hayır. O zaman neden sürekli onu görmek istiyordum? O benden kaçtığı halde. Peki gördüğüm o rüya? O kadar  çok kafam karışıktı ki...

Gittiğim yolu geri döndüm ve nehirin kenarına oturdum. Ateş böcekleri nehrin etrafını sarmıştı. Yavaş yavaş karnımın acıktığını hissediyordum. Maalesef ki, sabaha kadar burdaydım. Aferin bana ya kendi kendime belamı arıyorum! Ateş böcekleri yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Bu da birazdan güneş doğacak demekti. Nehrin diğer tarafındaki dağa baktım. Umarım oradan kurt falan gelmezdi. Gerçi bende bu şans varken kurt tüm sülalesini toplayıp gelebilirdi de. Kafamdaki saçma düşüncelerden kurtulmak için uyumaya çalıştım. Olmuyordu...  Yüzümü buruşturdum ve küfrettim. Allahın belaları ya, istemesem bayılırım, isteyince de gözüme uyku girmez. Bu nasıl hayat be !

- Efser, bana yardım et. Lütfen.

Arkamdan gelen bu ince ses o kızıl saçlı kızın olmalıydı. Yani rüyamda gördüğüm o kızın Alaranın... İyi de Efser kimdi ya? Hiç akıllı insan yok mu şu ormanda? Pardon unutmuşum, insan yok ki!  Yavaşça arkamı döndüm ve onunla gözgöze geldim. Cam gibi yeşil gözleriyle bana bakıyordu. Bir dakika bu kız Ateşin kız hali gibiydi! Allahım delirmeden önce bana yardım et lütfen. Saçlarımı karıştırdım ve boş gözlerle ona baktım.

- Özür dilerim ama Efser kim?

Kızıl saçlı kızın yüzü düştü ve bana hayal kırıklığıyla baktı. Sen kafayı mı yedin der gibi bakıyordu. 

- Sen ciddi misin? Nasıl beni tanımamazlıktan gelirsin?

Kızıl saçlarını savurarak yanıma koştu ve göğsüme vurmaya başladı. Ellerimle onu engellemeye çalışıyordum ama o kadar çok sinirlenmişti ki! İstesem onu durdurabilrdim ama canını acıtırım diye korkuyordum işte.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kızıl GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin