Merhabalar!
Lütfen bana sövmeyin nolur ya. Kaos olsun dedim biraz.
İyi okumlar<3
~~~~~~~Yeji'nin düğünü yaklaşıyordu. O yüzden kıyafet almaya gidecektim.
1 hafta önce vermişti davetiyesini. Şimdi ise düğününe 2 hafta felan vardı.
Çok mutluydum bu gün. O yüzden kendime renkli bir hanbok almıştım. Sonra da onları tamamlayacak bir kaç takı almış gidiyordum.
Bebek eşyaları satan bir yer görünce dayanamayıp bir kaç şeye bakmıştım. Bir kaç oyuncak ve minik bir hanbok almıştım.
Bunlar bence Felix'in sürprizimi anlamasına yardımcı olurdu. Hamileydim. Ama çok korkuyordum.
O yüzden bebek 2 aylık olana kadar kimseye haber vermeyecektim. Çaktırmamam gerekiyordu kimseye.
Bir çocuk elimdeki oyuncağı alıp kaçtığında peşinden koşmaya başladım. Fazla insan olmayan bir yere kaçtığında şüphelensemde takip etmiştim.
Yol ayrımında kaybolduğunda nereye gittiğini düşünmeye başladım. O sırada ise enseme vurulan bir şey ile gözüm kararmıştı.
Hemen pes etmeyip arkamı döndüğümde ise yüzünü göremeden bayılmıştım.
-
Yüzüme atılan tokat ile uyandığımda önümde 5 kişi vardı.
"Kocanın kimi öldürerek neye bulaştığı hakkında bir fikri yok!"
"Kimsiniz siz?"
"Kralın öldürdüğü cariyenin babasıyım. Biz bir yakuzayız ve kızım öldürüldü! Sence ben o krala gününü göstermez miyim!?"
"Benim ne suçum var aptal!"
"Onu en zayıf noktasından vurmam gerekiyordu ve sen onun zayıf noktasısın. Cebinde bulduğum pozitif hamilelik testi ise çok iyi oldu"
"Bırakın beni nolur"
"Korkma zaten, seninle bir işimiz yok. Kral ile işimiz var"
"Ona bir şey yapamazsınız!"
"Elimizde ölümsüzleri öldürebilen tek kılıç varken mi? Hah!"
"Lütfen yapmayın! Yalvarırım yapmayın!"
"Sus! Yoksa şimdi karnına bıçağı saplarım bebeğin ölür!"
Ne yapacaktım ben? Felix'e bir şey olursa ben yaşayamazdım. Bebeğim babasız kalamazdı.
"Hmm, yada bize marifetlerini gösterirsen kocana bu kılıç olmadan saldırırım?"
"Ne?"
"Kimseye dokunmamış kral evlenmeden seninle yattığına göre bayağı güzel bir deliğin var"
Adam çenemden tutup yaklaştığında ellerim bağlı olduğundan bir şey yapamıyordum.
Beni öptüğünde bir şey yapacaktım ki karnıma yaklaştırdığı bıçak yüzünden ağlamaya başlamıştım.
"Haydi şimdi o güzel bacaklarını önümde aralama da göreyim!"
-
"Hyunjin nerede?"
"Kendi başına pazara gitmek istedi efendim"
"Ve sizde ona izin mi verdiniz! Kaç saattir dışarıda!"
"3 s-saattir"
"Aptallar! Bütün pazarı arayın!"
Felix sinirden kendini kaybederken geldiği gibi geri çıkmıştı saraydan. O sırada ise koşarak hizmetlilerden biri geliyordu.
"Kralım! Kralım! Kralım ölen cariyenin ailesi yakuzaymış! Size bir şey gönderdiler!"
"Ver çabuk!"
Felix hızla parşömen kağıdını alıp açtığında yazanlar ile titremeye başladı.
Merhaba kral, eşiniz elimde. Hamile biliyor musun? Ama ne yazık ki o minik deliğini bir tek sen becermeyeceksin. Şu anda karşımda çırılçıplak iken ne kadar çekici bir bilsen. Sen bizi bulana kadar eşinle biraz eğleneceğim. Pazarın çıkış kısımlarını aramanı öneririm.
Öldürdüğün cariyenin babası.
"ÇABUK PAZARIN ÇIKIŞ KISIMLARINI ARAYIN! HYUNJİN'İ BULAMAZSANIZ HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRÜM!"
Bütün görevliler koşarak giderken Felix yanına aldığı kılıcı ile ağlamasına engel olamayarak koşmaya başladı.
Ölüyor gibi hissediyordu. Hyunjin hamileydi ve bunları kaldıramazdı. Bebek şu an Felix'in umrunda değildi.
~
1 saattir her yeri arıyordu Felix. Bulamıyordu. Hyunjin'e dair hiçbir şey bulamıyordu.
Gideceği sırada yerde bulduğu oyuncak satıcının gösterdiği oyuncaktı.
Felix bununla cesatlenip o bölgeyi aramaya başlamıştı. Yarım saat kadar koştuktan sonra bir ev görmüştü.
Eski bir eve benziyordu. Koşarak oraya gittiğinde hiç bir ses yoktu. Ayağı bir taşa takılıp düştüğünde küfür etmiş ve ayağa kalkmıştı.
İçerden gelen çığlık sesleri ile ise Felix biraz durmuştu. Sesleri dinliyordu.
"Kralın seninle neden evlendiği şimdi belli oluyor, altımdayken ne kadar da güzel duruyorsun öyle"
Felix sinirden ağlarken hızla kapıyı kırmıştı. Gördüğü manzara bardağı taşıran son damla olmuştu.
Adam Hyunjin'e... Felix hızla herkese saldırmaya başlamıştı.
Önüne geleni öldürürken hiç bir şeyi düşünmüyordu. Sonunda herkesi öldürdüğünde yerde kanlar içinde her yeri izlerle kaplı çıplak Hyunjin'in yanına gitti.
Titreyen elleriyle ona sarıldığında Hyunjin şok olmuş bir şekilde ağlıyordu. Bu günün üstünde bıraktığı yükleri kaldıramıyordu.
Dayanamayarak bayıldığında Felix hanbokunun dış kısmını çıkartıp Hyunjin'e giydirmiş ve onu oradan çıkarmıştı.
Gözlerinden alan yaşlar eşliğinde saraya koşmuştu. Saraya girdiğinde ise sarayda bekleyen Jisoo'nun yanına koşmuştu.
________________
Özür dilerim... Hyunjin tecavüze uğramadı!!!!!!!!!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sword of Fire/Hyunlix✓
FantasyHwang ailesi köklü bir geçmişe sahipti. Hwang ailesinde bir kılıç vardı, ateş kılıcı. Yıllardır kimse kullanmaya cesaret edemiyordu. Tâki Hyunjin bulunca deneyip ateş sarayı olarak bilinen Lee krallığında uyanana kadar. -SemeLix