Selam! Yine ve yine ben bir günde 5 bölümle kendimi aştım. Hikaye için çok hevesliyim.
Neyse;
İyi okumalar!
5.BÖLÜM
Yazardan;
3 Kasım 1959
Walburga Black hamileliğinin sonuna yaklaşmıştı. 3 Kasım 1959'da gece vakti sancılanmıştı. Bebeklerin ikiz olacağını biliyorlardı. Bu onları korkutuyordu. Sancıların başlamasının üzerinden 4 saat geçmişti. Gece şafak vaktine yaklaşmıştı.
Walburga'nın çığlıklarına küçük bir bebeğin ağlama sesi eşlik etmişti. İlk doğan bebek bir kızdı ondan sadece 6 dakika sonra doğan ikinci bebek ise erkekdi.
Bebekleri yavaşça annelerinin kucağına bıraktılar. Orion Black sadece köşede bekliyordu. Walburga bebekleri kucağına aldığında sadece nefret hissetti. Saf bir nefret küçük bebekler için böyle hissetmesi yanlıştı. Ama o bunu anlayamayacak kadar kirli bir zihniyete sahipti. En çok kızından nefret etti. O tutsaklığının ilk bedene bürünmüş haliydi. Biliyordu kendine benzeyecekti ve kendinden nefret ettiği gibi ona benzeyecek kızından da nefret etti. Oğlundan da nefret etti babasına benzeyeceği için. Ama bu düşüncelerin de yanılmıştı. Ne kızı ona ne de oğlu nefret ettiği o adama benzemişti.
Walburga bebekleri bir kenara bıraktı. İki bebekte çoktan kundağa sarılmıştı. Bebekleri bıraktığı yer yatağın kenarıydı. İki bebek durmaksızın ağlıyorlardı. En sonunda kundaktan çıkan elleri birbiriyle çarpıştı. Birbiriyle çarpışan ellerinden sonra iki bebekte sustu ikiz kardeşler birbirlerini son kez o zaman hissetmişlerdi. tekrar kavuşana dek. Anne karnında düştükleri ilk anda aralarında büyü ile bir bağ oluşmuştu. Bu bağ koparılamayacak kadar güçlüydü. Ancak hapsedilemeyecek anlamına gelmiyordu.
İki kardeşin susmasının üzerinden çok geçmemişti ki kapı gürültü ile açıldı. İçeriye giren kadın hem Walburgayı hem de Orionu şaşkına çevirmişti. İçeriye giren kadın Ophelliaydı. Ophellia Orion'un Walburga ile evlenmeden önce terk etme zahmetine bile girmediği sevgilisiydi. Ophellia onların evlendiği gün bir yemin etmişti. Onlardan intikamını en iyi şekilde alacaktı. Ama bilmediği bir şey vardı. Walburga onun düşündüğü gibi çocuklarına bağlı ve eşini çok seven bir kadın değildi. O sadece nefretten besleniyordu Ama bu Ophellia'nın hesabında önem taşımıyordu.
Ophellia içeriye girdiği andan sonra kimsenin asasını çıkarmasına müsaade etmeden. Tek bir büyü ile herkese bayıltmıştı. Çağın en zeki cadısı olarak bilinirdi. Kundaktaki bebeklerden birini kucağına aldı. Oradaki herkese doğan kız bebeğin ölü olarak doğduğunu zannettiren bir büyü yaptı. Ardından Walburga ve Orion'a döndü onlara yaptığı büyü ise kızlarını karşılarında ilk görüşlerinde bu anları hatırlamalarını sağlayacak bir büyüdü.
Arkasına döndü ve orayı terk etti sokağa çıktığında hızlı adımlarla yürüyerek oradan uzaklaştı. İyice uzaklaştığından emin olduktan sonra başına geçirdiği siyah kumaşı açtı. Kucağındaki kız bebeğe baktı. Bebeklerin adı çok önceden belirlenmişti. Onlar Black varisiydi birinin adı Sirius diğerinin adı Rowena olacaktı. Ona farklı bir ad vermeyi düşünmedi. Ailesinin ona vereceği ad olmalıydı ki karşılarına çıktığında anlamaları kolay acısı fazla olsun.
Ophellia bir Slytherinindi. Ama küçük bebeğe kötü davranmaya hiç düşünmedi. Ona kötü davranmayacaktı. Ona hiç sevgi vermeyecekti. Sevgiyi anlamaya çalışarak büyüyecekti ve sevgi ile büyüme şansını elinden aldıkları için ailesinden nefret edecekti.
Ama hiçbir plan kusursuz ilerlemezdi.
********
Tekrar aynı şeyi söylüyorum;
Umarım beğenmişsinizdir.
Bu arada yukarıda yazdığım gibi büyüler olup olmadığını bilmiyorum. Lütfen sizde çaktırmayın.
:)
Bir daha görüşmek dileğiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROWENA BLACK
FanfictionKimse Sirius Black'in bir ikiz kardeşi olduğunu bilmiyordu. Buna kendisi de dahildi. Rowena Black doğduktan sadece bir saat sonra bütün ailesi için yok olmuştu.