(Bilgilendirme : Geciktiği için üzgünüm.
Birkaç şey kafama oturmadığı ve diğer istenilen karakterleri de aynı anda yazmaya çalıştığım için bu kadar uzun sürdü. Erwin karakteri beni niyeyse çok zorladı.
Aklıma asla düzgün bir şey gelmedi.
Neyse bu bölüm de idare eder bence.
Diğer istenilen karakterler de yakın zamanda gelir. Onlar Erwin bölümünden daha hızlı ilerliyorlardı.
Ama istek sırasına göre yüklemeyi sevdiğimden yine de Erwin in bölümünü yüklemeden önce yükleyemezdim.
Neyse falza gevezelik ettim.
Hadi bölüme geçelim.
İyi okumalar. )Gün ağrırken kalktın.
Üzerini giyindin ve evinizin alt katında bulunan fırınınıza indin.
Baban ve küçük kardeşinle birlikte yaşıyordun.
Annen; sen sekiz yaşında,kardeşin ise daha üç aylıkken hastalıktan vefat etmişti.
Birazcık da olsa onu hatırlıyordun.
Ama kardeşin hiç hatırlamıyordu.
Ona her şeyi anlatmaya çalışsanız da çok da yararı olmuyor onunla tanışmış gibi hissetmediğini ve bunun için üzüldüğünü dile getiriyordu.
Hemen önlüğünü üzerine geçirdin ve müşteriler için ekmek,çörek,pasta vs ürünler için kollarını sıyırdın.
Hamuru daha yeni hazırladığın sırada baban,bir iş için dışarı çıkacağını söyledi ve çıkıp gitti.
Dükkanı da sana emanet etti.
İlk önce çorek ve simit benzeri şeyler için hamuru şekillendirmeye ve başladın.
Taş fırını iyice ısıtmıştın.
Teker teker taş fırına yerleştirdiğin çörekleri fırın küreği ile kontrol ediyor,pişmelerini bekliyordun.
Bir iki saat sonra birçok ürün hazır durumdaydı.
Geriye, onları düzenli bir şekilde dizmek kalmıştı.
Oynamak için sokağa çıkmak üzere olan kardeşini durdurdun.
Ürünleri yerleştirmende sana yardım etmesini istedin.
Suratı komik bir şekilde asıldı.
Güldün.
- Tamam tamam eğer yardım edersen sokakta bir saat daha fazla oynayabilirsin.
Kardeşin bir anda neşelendi.
- Söz mü.
Yanağını a küçük bir öpücük bıraktın.
- Elbette.
Çabucak bir tepsi kaptı ve yerleştirmeye başladı.Erwin ; kendisinin ve askerlerinin ,saatler sonra gördükleri ilk kasabada mola vermesine karar vermişti.
Bu seyahatte çok dev öldürmüşlerdi.
Üstlerinin bulunduğu bölgenin ta diğer ucunda olan büyük bir dev topluluğunu yok etmek için yollamışlardı ve gei dönüş yolunda da rahat edememişlerdi.
Onların çok yorulduğunun farkındaydı.
Eğer obalara zaman tanımazsa çok iyi savaşamazlar ve hemen yenik düşerlerdi.
Erwin in endişesi buydu.
Burada en fazla bir gün kalıp yola devam edeceklerdi.
Atları bağlayıp,fırının karsısında duran küçük bir otele yerleştiler.
Otelde yemek yiyebilecekleri bir alan olmadığından,gelirken gördüğü fırından bir şeyler almaya gidecekti.
Yerinden kalktı ve bunu askerlerine de söyleyerek kapıya ilerledi.
Kendi de adım atamayacak kadar yorgundu ama bir komutan olarak bunu belli etmemesi gerektiğini düşünüyordu.
Erwin kapıdan çıkacakken,en iyi askerlerinden biri olan Hange Zoe de peşine takıldı.
Taşımaya yardım etmek istiyordu.
- Efendim?
- Soru yok.
Zoe açtığı azını kapadı.
Onları hep önemseyen komutan Erwin, genellikle duygularını belli etmezdi.
Yine de bir denemek istemişti.Koca bir sepeti taşırken kardeşine seslendin.
- Fazla malzemeyi kilere bırakacağım.
Burayı boş bırakma.
Kardeşin başıyla onayladı.
Sen daha yeni arkanı dönmüştün ki, müşterinin geldiğini belli eden çan ile duraksadın.
- Huh?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yandere anime senaryoları .
FanfictionUYARI! ⚠️⚠️ Bu bir saplantılı aşk durumudur . Bazen rahatsız edici söylemler, eğlemler vs olabilor okurların bilgisine . Rahatsız olabilecek okurların başka kitaplara gecmesini rica ediyorum.😊⚠️ ⚠️Baktım böyle şeyler benim dahil çoğu kişinin dikkat...