Gecenin bir yarısı gelen çığlık sesleriyle uyandın.
Panikle kalkıp camdan dışarı baktın.
Her yer cehennem gibi yanıyordu.
Alevler her yeri aydınlatmıştı.
Bazı gölgeler çığlık atıyor, bazı gölgeler çığlık attırıyordu.
"Şeytanlar olmalı."
Diye düşündün.
Haklıydın da.
Birisinin alevler içinde çığlık atarak camın önünden geçtiğine şahit oldun.
Alevler kısa sürede senin evine de ulaştı.
Korkuyla kendini dışarı attın.
Hiç bir şey alacak zamanın yoktu.
Gözlerinden yaşlar akarken evinden, köyden kaçmaya çalıştın.
Doğruca çıkışa gidiyordun.
Şeytanlara yakalanmamaya çalışmak çok zordu.
Tam çıkışa gelmişken,bir şey seni durmaya zorladı.
Bir kız çocuğu sesi.
Ağlıyor ve çığlık atıyordu.
Ölmekten korkuyordun ama küçük bir çocuğu da ölüme terk edemezdin.
Mecburen geri döndün ve sesin kaynağını aradın.
Alevler içinde kalmış birkaç evi geçtin.
Ses giderek yaklaşıyordu.
En sonunda nerede olduğunu anladın.
Ses bir tavuk kafesinden geliyordu.
Hemen oraya girdin.
İçerisi ve etraf duman altıydı.
Kıyafetini yırtıp burnunu ve azını kapatacak şekilde bağladın.
Daha sonra içeri daldın.
Bez parçası biraz yardımcı olmuştu ama o kadar da iyi değildi.
El yordamıyla kızı buldun.
Kız ,seni onlardan biri sanmış olacak ki debelenmeye başladı.
Fısıldadın.
- Sakin ol ben insanım.
Kız aniden debelenmeyi bıraktı.
Sana sımsıkı sarıldı.
Onu dumandan uzak tutmak için kimononun kollarıyla yüzünü sardın ve kümesten yavaş yavaş çıktın.
Örgü telli ve biraz dar bir yer olduğundan ancak ilerleyebiliyordun.
Sen tam kümesten çıkmışken, hareketliliği sezen Kokushibo; sırıttı.
- Hımm kümeste iki küçük fare var galiba.
Siz ilerleyemeden göz açıp kapayıncaya kadar dibinizde bitti ve kılıcını çekti.
Sivri uçlu kılıcı fark etmenle geri şıçraman bir oldu.
Refleks olarak küçük bir çığlık attın.
- Hiii!
Kız sana daha fazla sokulurken sen, korkuyla başını kaldırdın.
Tepende durup ay ışığını kesen bedene dehşetle baktın.
Oldukça iri ve yapılı bir bedeni vardı.
Birden fazla gözlü olması da karanlık aurasıyla daha da güç katıyordu.
Öyle bir bakıyordu ki sanki sadece bakarken bile aniden ölebilirmişsin gibi seni geriyordu.
Sen de kıza sarıldın ve gözlerini sımsıkı yumdun.
Hızlı ve direk bir ölüm olmasını umarak çaresizce ölmeyi bekledin.
Ancak bir süre bir şey olmadığını anladığında, yavaşça gözlerini açtın.
Gözlerin yüzünü bulduğunda, bir sorun olduğunu anladın.
Kocaman sırıtıyor, seni süzüyordu.
Kılıcını çenenin altına yerleştirdi ve başını biraz daha dikleştirdi.- Şuna bak hele.
Sen ne kadar sevimlisin öyle.
Benim için çok iyi bir hizmetkâr olursun.
Titrek sesinle zar zor konuştun.
- Be beni öldürmeyecek misin?
Uzanıp çeneni kavradı.
- İstediğim zaman yapacağım.
Ama şimdi değil.
Ve şu küçük er parçasını da bırak.
Evcil hayvan istemiyorum.
Ses tonunu ayarlamaya çalışarak konuştun.
- Seninle gelirsem o çocuğu öldürmeyeceğine söz verir misin?
Gözlerini kısarak sana baktı.
Cehennem gibi hissettiriyordu.
- Bence şuan şart koşabilecek bir durumda değilsin ama cesaretin hoşuma gitti.
Bir eliyle göz açıp kapayıncaya kadar çocuğu yakaladı ve biraz ileriye, hafifçe fırlattı.
- Fikrimi değiştirmeden kaç küçük tavuk.
Kız ağlayarak sana karşı saygıyla eğildi ve arkasını dönüp koşmaya başladı.
Onun gidişini dolu gözlerle izledin.
- Siz insanların bu kadar aptal olması beni hasta ediyor.
Kendini feda etmen çok saçmaydı.
Neyse gel.
Sana elini uzattı.
Mecburen hiç itiraz etmeden tuttun.
Yol boyunca peşinden ayrılmadın.
Onun sarayı baya uzaktı.
Normalde yürümezdi ama yolu seni tanıyarak geçirmek istedi.
Kaçmaya çalışıp çalışmayacağını da merak etmişti ama yapacak gibi durmuyordun zaten.
Seni hizmetkâr olarak istediğini söylese de sen farklı bir şey olduğunu anlamıştın.
Yine de bu konuyu açıp onu kızdırmak gibi bir isteyin yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yandere anime senaryoları .
FanfictionUYARI! ⚠️⚠️ Bu bir saplantılı aşk durumudur . Bazen rahatsız edici söylemler, eğlemler vs olabilor okurların bilgisine . Rahatsız olabilecek okurların başka kitaplara gecmesini rica ediyorum.😊⚠️ ⚠️Baktım böyle şeyler benim dahil çoğu kişinin dikkat...