𝐔𝐧 - 𝟏

596 30 7
                                    

Ellerimin arasındaki kırmızı güllere gülümseyerek bakarken karşımda beni beklentiyle izleyen sevgilime utandığımı belli eden bir bakış attım. Avuçlarımın arasındaki gül buketini kenara bıraktığımda vakit kaybetmeden boynuna kollarımı sardım. Ellerini belimin iki tarafında da hissettiğimde çenemi omzuna koymadan önce yanağını öpmüştüm. "Hangi çiçeği sevdiğimi unutmamışsın Soobin." Heyecanlı çıkan sesime sırıttığında çoktan dudaklarıma eğilmişti.

"Biricik sevgilime bunlar az bile." Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında kimsenin bizi görmeyeceğinden emin olarak ensesini kavradım. Alt dudağımı kavradığında hafifçe inleyerek mümkün olabilirmiş gibi ona daha çok yaklaştım. Dilini ıslanmış dudaklarımın üstünde hissettiğimde istediği izni ona vererek araladım pembeliklerimi. Birden bacaklarımdan tutarak kaldırdığında duvara sırtımı yaslayıp kucağına aldıktan sonra birkaç saniye ayrı kalan dudaklarımızı birleştirdi tekrardan. Bu sefer biraz daha sert davranacak şekilde öpmeye başladığında ısırdığı için sızlayan dudağımın acısını görmezden gelmeye çalışarak başımı yana eğdim.

Dilini damağımda hissettiğimde derince inleyerek bana sürtünmesine neden olmuştum. Alt taraflarımız birbirine sürtünürken ciğerlerimde tükenen hava nedeniyle kendimi geri çekmeye çalıştım. Saçlarımın arasında hissettiğim eliyle başımı kendisine daha çok bastırırken diğer eliyle de bacağımı okşuyordu. Sulanmaya ve hafif hafif siyah noktacıklar görmeye başlayan gözlerimle onun her bir noktamı izleyen gözlerine baktım. Kısık bakan gözlerindeki anlam veremediğim hisse şahit olduğumda dudaklarımızı ayırmıştı. Dudaklarımızın arasındaki ıslaklıktan oluşan çizgiyi kırmak adına hafifçe alt dudağımı kavrayıp emdikten sonra geri çekildi yavaşça.

"Doğum günümde aldığım en güzel hediyemsin." İltifatıyla gözlerim ardına kadar açıldığında o yüzüme düşen perçemlerimi okşuyordu. "Seni çok seviyorum." Titreyen sesime karşılık olarak gülümsediğinde saçlarımın arasına ufak bir buse kondurdu. "Benim seni sevdiğim kadar sevemezsin." Baş parmağıyla yanağımın üstünü okşarken yakınlaşıp burnumuzu birbirine sürttü. Hızlanan kalp atışlarımdan ötürü biraz geri çekildiğimde o da beni kucağından indirdi.

"Bizimkilerin yanına gidelim güzelim, bekletmeyelim daha fazla." Elimden tutarak ilerletmesiyle adımlaya başladığımda yüzümdeki gülümseyi bir türlü silememiştim. Arkasından kalıplı vücuduna baktığımda iç geçirerek ne kadar şanslı olduğumun bir kez daha farkına vardım.

Yaklaşık beş yaşımızdan beri tanışıyorduk ailelerimizden dolayı. Küçükken pek anlaşamasak da zamanla bu anlaşmazlığın sevgiye dönüştüğünün farkına varmıştık ikimiz de. Çocukluktan ergenliğe ilk geçtiğimiz zamanlarda onun basit dokunuşlarından bile etkilenmeye başladığımda anlamıştım ona olan hislerimin yoğunluğunu.

On altı yaşındayken kazara dudaklarımızın birbirine değmesi sonucunda onun da bana karşı boş olmadığını anlamıştım ve o günden beri devamlı olarak ondan kaçtığım için bir gün beni kenara çekerek bunun nedenini sormuştu. Utana sıkıla ona olan hislerimi anlattığımda bana gamzelerini göstererek gülmüş ve orada bir kez daha beni öpüp ondan utanmamam gerektiğini söylemişti.

Işıkları yanmayan kafenin kapısını açıp içeri girdiğimizde kafası karışmış gibi etrafa bakan sevgilimin yüzüne sırıtarak bakmış ve tilkiye benzeyen gözlerinden dolayı Jeongin olduğunu anladığım bedenin masanın altından bana uzattığı konfetiyi almıştım. Soobin'in aklı karışmış bir ifadeyle kafenin siyah salonuna baktığını gördüğümde daha fazla zaman kaybetmeden elimdeki konfetiyi birkaç adım geri giderek patlatmak adına çevirdim.

Patlayan konfetiyle eşzamanlı olarak ışıklar açıldığında kalabalığın tam ortasında durduğumuzu fark etmiştim. Çoğu kişide olan parti şapkalarını kalabalığın arasından mavi saçlı olan bir çocuk getirerek Soobin'in saçlarının arasına koyduğunda sevgilimin gözlerindeki mutluluğu görebilmiştim. "İyiki doğdun Soobin!" Kalabalığın senkronize bir şekilde bağırarak söylediği sözlerin ardından herkes yanımıza gelip Soobin'e iyi dileklerini iletmeye başladı. Omzuma atılan kolla sendelediğimde dudaklarının arasındaki parti düdüğüyle bana bakan Jeongin'e tek kaşımı kaldırdım.

𝐭𝐫𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫𝐲 | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin