cyj'
Gırtlağından gelen inlemeyle patladığında dilimden boğazıma doğru akan sıvıyı umursamadan dudaklarımı ondan ayırdım. Dizlerimin üstünden kalktığımda yutkunarak ağzımdaki ıslaklığı gidermek amacıyla yandaki bardağı elime aldım. Ilık suyu içtiğim sırada karşımdaki adamın tatmin olmuş sırıtışına karşılık olarak sadece gülümsemekle yetindim.
Üstümün battığını düşünerek koltuğun yanındaki tişörtü üstüme geçirdiğim sırada onun sesini duyarak arkama baktım. "Nereye gidiyorsun böyle?" Soobin'in sesiyle ona döndüğümde kemerini takıyordu. "Unuttun mu? Sizi barıştırmaya gidiyorum işte, istediğin gibi." Altımdaki eşofmanı bol bir pantolonla değiştirdiğim sırada bana dişlerini sıkarak baktı.
"Ah.. Beomgyu. Of." Pişman olmuş gibi başını ellerinin arasına aldığında tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Ne için pişmanlık duyuyorsun? Aldattığın için mi?" Akıllı saati taktığım sırada başını belli belirsiz aşağı yukarı salladı. "Yani, o da var ama en çok ona el kaldırdığım için." Bakışlarını kaçırdığı sırada şarjda olan telefonumu alarak cebime koydum.
Parmaklarıma birkaç yüzük takarken alt dudağımı sarkıttım. "Ha aldattığın için de pişmansın." Gülerek konuştuğumda bana ters bir bakış atmaktan geri kalmadı. "Elbette pişmanlık duyuyorum." Camdan dışarı bakarak konuştuğu sırada ben de duvara yaslandım ve kusuruz yüzüne baktım.
"Aldatmayabilirsin o halde. Gidip onunla seviş." Düz bir şekilde çıkan sesime karşı bana yan bir bakış attığında kaşlarımı çattım, yanlış bir şey söylediğimi düşünmüyordum. "Yeonjun, yorma kendini bunlara." Telefonundan birine mesaj attığı sırada omzumu silkip kapıya yöneldim.
Spor ayakkabılarımı giydiğim sırada arkamdan bana sarılmasıyla omzumun üstünden beni izleyen gözlerine baktım. "Seni daha çok seviyorum." Yanağımı öpen dudaklarını hissettiğimde gülümseyerek ona baktım. "Ben daha çok." Kapıyı kapattığım sırada göz devirerek yanağımdaki ıslaklığı sildim, ne kadar da iğrençti. Zaman kaybetmeden apartmanı terk ettiğimde kaldırımın üzerinde duran motoruma yöneldim.
Anahtarını takıp çalıştırdığımda zaman kaybetmeden caddeye doğru sürmeye başladım. İçimde artan heyecan duygusu yüzüme bir sırıtış olarak yansıdığında kırmızı yanmasını umursamadan direkt ışıklardan karşıya geçtim, bir saniye bile bekleyemezdim. Gazı köklediğim sırada yanımdaki araçlardan yükselen küfürleri görmezden gelerek biraz daha hızlandım.
Yüzüme vuran rüzgarı kırmak amacıyla motor üzerinde biraz eğildiğimde daha da hızlanarak sağımda kalan sokağa saptım. Pizzacı dükkanını es geçerek ilerlediğim sırada ezbere bildiğim ara sokağa girdim. Karşıma çıkabilecek sokak kedilerine karşı hızımı düşürdüğüm sırada yüzüme çarpan ağaç dalıyla suratımı buruşturdum. Sokağın iyice darlaşmasıyla motordan inerek duvara yasladım.
Cebimdeki telefonu çıkararak rüzgardan dağılmış saçlarımı düzelttiğim sırada ara sokaktan çıkıp müstakil evlerin olduğu bloka girdim. Yedi numaralı evin önünde durduğum sırada derin bir nefes alıp hızla çarpmaya başlayan kalbimin sesinin duyulmamasını umarak zile bastım. Bana saatler geçmiş gibi gelen birkaç saniyenin ardından kapı açıldığında nutkumun tutulduğunu hissederek karşımdaki çocuğa baktım.
Giydiği kot tulumun içindeki beyaz tişörtle birlikte bana ürkekçe bakan gözleri üzerine atlamam için yeterliydi, dehşet tatlı gözüküyordu. "Hoş geldin?" Soru sorarcasına bana baktığı sırada sırıtarak kapının kenarına yaslandım. "Çok hoş bulduğum söylenemez ama..." Düşen yüzüyle daha çok sırıttığımda oflayarak omzuma vurdu.
"Senin için hazırlananda kabahat zaten." Göz devirerek konuştuğunda gülerek ona baktım. "Benim için mi böyle giyindin sen?" Sırıtarak sorduğum soruyla birlikte eşzamanlı olarak kızaran yanaklarına baktım. Utanarak gözlerini kaçırdığı sırada çenesinden tutarak bana bakmasını sağladım. Büyüyen gözleriyle bana baktığında içimden onu öperek daha çok şaşırtmak gelse de bu fikri sonraya saklayıp üzerine eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐭𝐫𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫𝐲 | yeongyu
FanficBeomgyu, kendisini derin bir çıkmazda bulur. [ 17623 - ] ─ by, ©𝐝𝐚𝐧.