𝐎𝐧𝐳𝐞 - 𝟏𝟏

137 21 15
                                    

Cesaretimi toplamak amacıyla derin bir nefes aldığım sırada beklememin bana bir faydası dokunmayacağını düşünerek önümdeki demir kapıya yumruk yaptığım elimle tıklattım. İçeriden gelmem hakkındaki komutu aldığımda kapıyı aralayarak adımımı attım. Patron önündeki ekrandan kuponlarını incelerken bakışları bana değdiğinde gülümseyerek oturmam için masasının önündeki deri koltukları işaret etti.

Önündeki minik çikolata kutusunu bana uzattığında nezaketen bir tane aldığımda göz kırptı. "Hayırdır Beomgyu? Çok uğramazsın yanıma çalışma saatlerinden önce." Önündeki kupasını dudaklarına götürüp bir yudum aldığı sırada gergince gülümsedim. "Ben de bu konu hakkında konuşmak istiyordum. Artık çalışmak istemiyorum burada." Tek nefeste söylediğim şeyden sonra hafifçe biçimli kaşlarını çattı fakat ardından aklına bir şey gelmiş olacaktı ki anladım dercesine kafa salladı.

Dönen sandalyesini masadan destek alarak biraz geri çektiği sırada meraklı gözlerle onu izliyordum, bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. İçi şiş olan beyaz bir zarfı önüme koyduğunda kaşlarım havalanmıştı, ilk defa bu kadar parayı bir arada görüyordum. "Bu ayki ödemen de bu şekilde olsun bakalım. Eğer olur da hâlâ çalışmak istersen senin gibi sadık birisini tekrar burada görmek isterim." Saçlarımı okşadığında gülümseyerek ona bakmıştım ki aklına gelen şeyle açık olan çekmecesinden bir zarf daha aldı.

Zarfın içini açarak kontrol ettikten sonra bana uzattı. "Bunu da Yeonjun'a ulaştırırsan beni çok mutlu edersin." Bana uzattığı zarfı aldıktan sonra başımı hafifçe eğip teşekkürünü aldım. Yavaş adımlarla odasından çıktıktan sonra bir elimdeki para dolu zarfa, bir de diğerindeki hafif olan zarfta göz gezdirdim. İçimdeki bir şey bana verdiği ikinci zarfı açmam adına baskı altına alsa da derin bir nefes alarak bu düşünceleri zihnimden atmaya çalıştım, belli ki özel bir şeydi ve bakmam kesinlikle etik olmazdı.

Merdivenleri indiğim sırada iş arkadaşlarıma veda etmek istemiştim fakat vardiyalarından dolayı sadece Niki vardı. Hızla yanına gittiğimde beni bu saatte gördüğüne şaşırmıştı. "Vay kimleri görüyorum böyle?" Şakalaştığı sırada dayanamadan ona sarıldım, en çok da onu ve samimiyetini özleyeceğimden emindim. "Hey hey, umarım önemli bir şey yoktur." Merak barındıran sesiyle sorduğunda gülümseyerek geri çekildim. "İstifamı verdim, artık çalışmıyorum burada." Üzgünce gülümsediğim sırada kaşlarını çatmıştı.

"Geçen geceki olay yüzünden değildir diye düşünüyorum." Tek kaşını kaldırarak sorduğu şeye karşılık olarak gözlerimi ondan kaçırdım. "Ah, yapma ama böyle. Sırf o yüzden bizi bırakamazsın." Sızlanarak konuştuğunda omzunu sıkmıştım. "Bazen vedalar iyidir, diğerlerine selamımı söylemeyi unutma tamam mı?" Cümlem bittikten sonra bu sefer o bana sıkıca sarıldı, böyle yaparak benim de işimi zorlaştırdığından habersizdi sanırım.

"Seni çok özleyeceğim." Boğuk çıkan sesine güldüğümde geri çekilmiştim. "İstediğiniz zaman buluşabiliriz biliyorsun." Gülümseyerek konuştuğumda o da kısık gözleriyle bana bakmıştı. "Söz mü?" Çocuk gibi sorduğunda kahkaha atarak başımı salladım. "Söz!" Neşeli çıkan sesime gülümsediğinde bana son kez sarılıp el salladı. Kapıdan çıkana kadar beni izlediğini bildiğimden ikide bir arkama dönüp ona el sallıyordum, resmen çocuk gibiydi.

Mekandan ayrıldığım sırada gözümü kamaştıran güneş ışınlarıyla yüzümü buruşturdum, tam da bu yüzden mekanda geceleri çalışıyordum. Telefonumu çıkarıp Taehyun'u aradığımda tek çalışta açılan telefonu tuttum kulağıma. "Alo Tae, orada mısın?" Söylediğim şeyi onayladığı sırada ben de yoldan geçen taksiyi durdurup bindim. "Yeonjun'un yaşadığı yeri biliyorsan söyler misin?.. Evet biliyorum orayı... Daire numarasını biliyor musun?.. Teşekkürler Taehyun... Görüşürüz." Telefonu kapattığım sırada beni bekleyen taksiciye yolu tarif ederek arkama yaslandım.

𝐭𝐫𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫𝐲 | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin