𝐓𝐫𝐞𝐢𝐳𝐞 - 𝟏𝟑

134 20 11
                                    

"Daha iyi hissediyor musun kendini?" Yeonjun'un sorusuyla başımı hafifçe salladığımda önümdeki çilekli pastadan biraz daha ağzıma attım. Yavaşça çiğnerken masadaki elimin üstüne elini koyduğunda irkilerek ona baktım. "Ah korkuttum mu? Üzgünüm." Elini geri çekerek konuştuğunda sorun yok dercesine başımı salladım. İçimdeki hisler birbirine karışırken önüme koyduğu portakallı meyve suyundan bir yudum aldım.

Beni o halde gördüğünde en yakın pastanelerden birine getirmiş ve konuşmaya çalışmıştı. Sorduğu şeylere sadece başımı sallayarak konuşmadan yanıt verdiğimi görünce pek üstelememiş ve benim için bir şeyler sipariş vermişti. Yavaşça karşımdaki sandalyeden kalkarak koltukta yanıma oturduğunda ona alan yaratmak adına gerilemiştim ki kolunu omuzlarıma sararak hamlemi savuşturdu.

Beni yavaşça kendine çektiği sırada başımı omzunun önüne yasladığımda sesi kulaklarımı sardı. "Pişman mısın?" Sessizce sorduğunda yutkunarak önümdeki çatalı pastaya batırıp oynamaya başladım. "Hyung.. Soobin'i aldattığım için kötü hissediyorum." Sesimi duyduğunda sağ kolunu karnımın üstüne sardı. "Aldatmış sayılmazsın. Sonuçta kazara olan bir şeydi sen de biliyorsun." Saçlarımı okşayarak şefkatle konuştuğunda göğüs kafesimden karın boşluğuma doğru sıcak bir tatlı sıvının aktığını hissettim.

Gözlerine daha dikkatli bakmak için bir elimi omzuna diğerini de saçlarının arasına koyarak ona döndüm. Destek amaçlı elini arkamdaki tablonun ucuna yasladığında ben de yavaşça parmağımın ucuyla gözünün kenarına dokundum. "Lens mi?" Mırıldanarak sorduğum sırada gülümseyip başını salladı. "Kontrol et bakalım lens miymiş?" Onayını aldıktan sonra sol gözüne baş parmağımı batıracaktım ki ani bir hamleyle bileğimi kavradı. Hızlanan nefeslerimle ona baktığımda kulaklarımın bile kızardığını hissettim.

Yavaşça parmağımı sağ gözünün üstüne getirdiğinde yutkunarak hafifçe parlayan gözüne parmağımı bastırıp hissettiğim katmanı kenara kaydırdım. Kahvenin en güzel tonuna sahip olduğunu düşündüğüm ışıltıyla beni izleyen gözüne baktığımda kahkahasını işittim. "Aşık mı oldun çocuk?" Sırıtarak konuştuğunda saç diplerime kadar kızardığımı hissederek büzülen dudaklarımla ona baktım. "H-hayır hyung sadece şaşırdım." Kekeleyerek konuşmama lanet edip bakışlarımı ondan kaçırmaya çalıştığım sırada kollarıyla belimi sardı.

"Dünyanın yaklaşık yüzde sekseninin sahip olduğu bir göz rengini bende görünce mi şaşırdın bu kadar?" Gülerek konuştuğu sırada derin bir nefes aldım ve parmağımın altındaki lensini çıkardım. "Diğerini çıkarmama neden izin vermedin hyung?" Sorumla gülümsediğinde parmağıyla sol göz ucunu dürttü. "Çünkü burası doğal, lens değil." Yüzündeki gülümsemeyle beni yanıtladığında hayranlıkla dolduğundan emin olduğum gözlerimle onu izliyordum. "Hyung, muhteşem bir insansın! Hayatımda gördüğüm en olağanüstü insanlardan birisin." Birisi kahve, diğeri mavi olan gözleri her hareketimi takip ederken gülerek bana sarıldı.

Ondan yoğun bir şekilde yükselen papatya kokusunu çaktırmamaya çalışarak içime çektiğim sırada bizden birkaç masa uzakta oturan çocuğu gördüm. Moralim nedensizce sıfırlanırken düşen suratımla birlikte arkama yaslandım. "Beomgyu ne oldu?" Saçlarımı eliyle geriye tarayıp konuştuğunda ona söyleyip söylememekte kararsız kaldığımı anlamış gibi kaşlarını çattı. "Söyle bana." Oflayarak konuştuğum sırada ona kantinde bana olan davranışlarından, bugün derste onunla yazışırken hocaya söylemesinden ve koridorda konuştuklarımızı anlattığımda biçimli kaşları biraz daha çatıldı.

Oturduğu masayı gösterdiğimde derin bir nefes alarak ona doğru çıkardı bakışlarını. "Buna düpedüz zorbalık denir. Hemen ilgilenip geliyorum." Sertçe konuştuğu sırada müdahale etmek adına kolunu tutmuştum ki elimi nazikçe ittirerek Amerikan'a doğru adımladı. Birkaç saniye içinde hararetli bir tartışma içine girdiklerinde bunun sadece bu konuyla alakalı olduğunu sanmamıştım, sanki başka şeyler de varmış gibiydi. Amerikan dudaklarından düşürmediği büyük bir alaylı gülümsemeyle kapıyı işaret ettiğinde Yeonjun'un gözlerinin korkuyla açıldığını gördüm.

𝐭𝐫𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫𝐲 | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin