𝐒𝐢𝐱 - 𝟔

187 23 7
                                    

Tekrar çalmaya başlayan telefonu kapatıp kenara koyduğumda guruldayan karnımı görmezden gelerek yatağımda biraz daha kıvrıldım. Boğazımı sıkmaya başlayan kravatı tek hamlede çözdüğümde telefon yine çalmaya başladı, kaçıncı çalışı olduğunu saymamıştım.

Boğazımdakı acı tadı gidermek adına yutkunduğumda nefesim kesilmişti. Dudaklarım aralık bir şekilde uzanırken yatağı titretmeye başlayan telefonu oflayarak elime alıp ısrarla arayana baktım. ' 🤍 Arıyor... ' Alt dudağıma dişlerimi geçirerek ekrana baktığımda parmağım yeşil tuşa yaklaştı. Gururumu göz ardı ederek telefonu kulağıma yasladığımda içimden Jeongin'e binlerce kez özür diliyordum.

"İnatçı çocuk inatç— Hey Beomgyu, sonunda açtın telefonu." Yeonjun'un sesiyle alt dudağımı serbest bıraktığımda istemsizce göz devirdim, elbette Soobin aramazdı. "Kapatıyorum." Telefonu kulağımdan indirdiğim sırada duyduğum bağırtıyla gözlerimi kısarak ekrana baktım. Cihazı hoparlöre aldığımda yataktan kalkıp dolabıma yöneldim. "Neden bu telefon otuzuncu aramamda açılıyor?" Ciddi çıkan sesini duyduğum sırada dolaptan elime aldığım gömleği inceliyordum. "Pardon, sana hesap mı vermem gerekiyor?" Hayretle haykırdığım sırada gülmesini işittim.

Burun kıvırarak gömleği yatağımın üstüne attığım sırada dolabın üst kısmındaki şortlara ulaşmak adına zıpladım. "Unutmuşum sevgilinden başka kimseye hesap vermediğini." Homurdanarak söylediği şeye ofladığım sırada elime geçen ilk şortu kaptım. "Sevgilim? O davranışından sonra istese de olamaz." Parmaklarım başımın arkasındaki şişliğe gittiğinde canımın acısıyla dudaklarımı büzdüm.

Altımdaki eşofmanı çıkardığım sırada telefondan gelen gürültüyle istemsizce oraya baktım. "Ben de seni o yüzden arıyorum sabahtan beri. Köpek gibi pişman oldu, bir bilsen. Seni görmek için okulunu birbirine kattı." Duyduğum şeyle gözlerim ardına kadar açıldığında hızlıca telefonu aldım elime.

"Ne yaptı dedin!" Bağırarak sorduğumda boğazını temizledi. "Kattı okulu birbirine dedim. Neyse ki müdür ve öğretmenler tanıdık olduğu için pek bir şey yapmadılar." Çakmak sesi geldiğinde gözlerimi kısarak ekrana baktım. "Sigara mı içiyorsun?" İğrentiyle çıkan sesime aldırış etmeden sorduğumda yatağa attığım siyah şortu elime aldım.

"Ne yani sen içmiyor musun?" Sorusuyla kaşlarımı çattığım sırada şortumu bacaklarımdan geçirdim. "Sence içiyormuş gibi mi duruyorum?" Kenarlarından minik minik yıldızların olduğu zincirli kemeri belime geçirdiğimde gömleğime yöneldim.

Düğmesiz gömleği tek harekette üstüme geçirdiğimde sesler gelen cihaza bir bakış attım. "Senin gibi bir erkek arkadaşa sahip olsaydım herhalde günde iki kutu bitirirdim." Gülerek söylediği şeyi taklit ettiğimde daha çok gülmüştü. "Konusu açılmışken, Soobin nerede şu an ve neden beni ondan aradın?" Tozluklarımı ayak bileklerime geçirdiğim sırada sesimin umursamazsa çıkmasına dikkat ettim.

Aynalı masanın üstündeki parfümden biraz sıktığım sırada telefonu kapatan çocuğa karşı sabır dileyerek cihazı elime aldım. Elime almamla görüntülü arama isteğini gördüğümde birkaç saniye ekrana baktım. En sonunda omuz silkerek altıncı çalışında açtığım telefonu masaya sabitledim. Biraz uzaklaşarak ekrana baktığımda telefonu burnunun dibine yaslamış olan çocuğun mavi gözlerine baktım.

Göz kırparak telefonu kendisinden biraz uzaklaştırdığında elindeki sigarayla birlikte balkondan içeri girdiğini gördüm. Tanıdık olmayan ev gözüme çarparken masanın üstündeki allıktan biraz alarak yanaklarıma dokundurttum, ruh gibi geziyordum resmen. Allığı dağıtırken gözüme çarpan sarı saçlarla duraksadım.

Oturduğu kanepede önündeki cam masanın üstündeki şişelerden birini uzanıp içtiğinde kaşlarımı çattım, alkol olamazdı değil mi? "Beğn sağdeceğ seğvdim~" Ağzından yuvarlanarak çıkan kelimelerle dudaklarım aralandığında dehşete düşmüş gibi ona baktım. "İçki mi içirdin ona!" Her bir hareketimi keyiflice izleyen çocuğa bağırdığımda ben masumum ifadesi takınıp omuzlarını silkti.

𝐭𝐫𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫𝐲 | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin