𝐐𝐮𝐢𝐧𝐳𝐞 - 𝟏𝟓

147 21 17
                                    

"Çok yormamak kaydıyla beş dakikayı aşmayacak şekilde hastayı bir kişi görebilir, geçmiş olsun tekrardan." Hemşire elindeki dosyayı okuyarak uzaklaştığı sırada içimdeki büyük bir sevinçle sıkıca babama sarıldım. "Baba duydun mu? Annem başarmış!" Kahkaha attığımda babam hızını alamamış olacaktı ki beni kendi etrafında döndürdü. Mutluluktan dolan gözleriyle bana baktığında kaşlarım havalanmıştı, onu ilk kez ağlarken görüyordum. "İçeri sen geç oğlum, özlemişsindir anneni." Çaktırmamaya çalışarak gözlerini sildiğinde başımı sağa sola salladım.

Sırtından ittirerek müşahade odasına adım atmasını sağladım. "Hayır baba. Şimdi gidiyorsun ve annemi kendine bir kez daha aşık ediyorsun." Sırıtarak konuştuğumda babam gergince sürgülü kapının camına bakarak koyu saçlarını düzeltti. "Yakışıklı mıyım?" Heyecanlı çıkan sesine karşı kendime engel olamadan güldüğümde başımı sallayarak onu odaya itekledim. "Adeta yerli Brad Pitt gibisin baba. Hadi git!" Biraz abartarak konuşmamı göz ardı ettiğimde neredeyse koşarak odaya girmiş ve kendisine uzatılan kıyafetleri almıştı.

Kıyafeti hızlıca üstüne geçirdiği sırada zaman kaybetmeden maskeyi ve başlığı da taktıktan sonra ayakkabılarına yeşil renkteki galoşları geçirdi. Derin bir nefes aldıktan sonra yavaş adımlarla içeri geçtiğinde ben de cam kenarına gelerek annemin ela gözlerini izledim. Camdan bakışlarımız kesiştiğinde ela gözlerinin dolarak kehribara çaldığını gördüğümde boğazımda bir yumru oluşmuştu. El sallayarak gülümsediğimde yanaklarından akan yaşlara rağmen bana en sevdiğim gülümsemelerinden birini bahşetti. Parmağımla babamın olduğu yeri gösterdiğimde bakışları oraya kaydı.

Babam olduğu yerde öylece dikilip annemi izlerken annemin hasretle yatağının yanını pat patladığını gördüm. Babam yavaş adımlarla yanına ilerlediğinde dizlerinin üstüne çökerek annemin serumlu elini avucunun içine aldı. Annemin gözleri huzurlu bir şekilde kapanıp tekrar açıldığında eliyle babamın saçlarını okşadı. Babam başını annemin göğsüne koyduğu sırada gözlerinden akan yaşları görerek burukça gülümsedim. Her daim bana güçlü tarafını gösteren adamı bu hale düşüren şey aşktı, şu an bunu birbirlerine olan bakışlarından bile anlayabilirdiniz.

Babam odadaki doktorun onları yalnız bıraktığını fark ettiğinde maskesini indirip annemin dudaklarına bastırdı dudaklarını. Yüzüme pompalanan kanla bakışlarımı başka yöne çevirdim, bu kadarını da görmesem daha iyi olurdu. Yüzümdeki gülümsemeyle koltuklardan birine oturduğum sırada koridora giren kişiyle kaşlarımı çattım. Gözleri bana çarptığında aradığı şeyi bulmuş gibi büyük bir hızla yanıma adımladı. Geçen gün Yeonjun'un yanına giderken taksiden bakıştığımız adamdı bu.

Hızla kolumu tutarak koltuktan kaldırdığında kaşlarımı çattım. "Siz kimsiniz ve ne hakla bana dokunuyorsunuz?" Huysuzca konuştuğum sırada alev saçan gözlerinin tek hedefi haline geldim birkaç saniye içinde. "Tek kelime daha etme." Kalın sesiyle adeta sesim içime kaçarken son kez arkama bakıp babamın annemle konuştuğunu görünce sessizce adımladım. Resmen sürükleyerek beni üçüncü kata getirdiğinde kaşlarımı çattım, yoğun bakım ünitesinde ne işimiz vardı ki? Sürekli profesörlerin ve doktorların çıkıp girdiği bir ünitenin önüne getirdiğinde ona baktım.

Tek kelime etmeden başını ellerinin arasına koyup volta atmaya başladığında içimdeki kötü hisle ona baktım. "Buraya beni neden getirdiniz?" Kedi gözlerinin tek odağı haline geldiğimde yutkunarak başımı başka yöne çevirdim. "Neden mi? Siktiğimin camından bak neden getirdiğimi, bakmaya içimin gittiği manzaraya git bir bak!" Sert çıkan sesiyle işaret ettiği yere gittiğimde camın ardında ne olduğunu görebilmek için parmak uçlarımda yükseldim.

Düz kırmızı çizgi halini aldığı için deli gibi öten cihazın kablolarının bağlandığı bedene kaydı gözlerim. Gördüğüm manzarayla aldığım nefes boğazımda tıkanırken görüş açımın bulanıklaşmasıyla camı yumrukladım. Mavi saçları kandan dolayı koyulaşmış olan beden hıçkırmama neden olurken ellerimi dudaklarımın üstüne bastırdım. Profesörün talimatıyla doktor elindeki defibrilatörü ayarlayıp onun göğsüne bastırdığı sırada daha fazla izlememek için gözlerimi kapattım.

𝐭𝐫𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫𝐲 | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin