*Bölümü şarkı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim. Fotoğraflar için de bölüm sonuna bakabilirsiniz.Junmyeon, Yixing'in hala uyuduğu yatak odasına girip perdeleri açtı. Yixing yüzüne vuran güneş ışığından rahatsız olup örtüyü yüzüne çekti. Junmyeon örtüyü yüzünden çekip alnına bir öpücük kondurdu. "Hadi kalk artık uykucu neredeyse öğlen oldu."
Yixing ona aldırmayıp örtüyü tekrar yüzüne çekip Junmyeon'a sırtını dönmek için hareket etti ama hareketle birlikte hissettiği acıyla gözlerini açtı. Ters ters sırıtan Junmyeon'a baktı. "Junmyeon sen bir hayvansın." Junmyeon Yixing'e göz kırptı. "Hiç şikayet etme bebeğim. Ben sana istemediğin hiçbir şey yapmadım. Daha hızlı, daha sert Jun diye bağıran sendin." Yixing başının altındaki yastığı alıp Junmyeon'a fırlattı ve yataktan kalkıp hafifçe topallayarak banyoya girdi. Arkasından kapıyı sertçe kapattı.
Onun kalkmasıyla Junmyeon çarşafları değiştirmeye başladı. Bitirdikten sonra gidip banyonun kapısını çaldı. Yixing sinirliyken içeri girmeyi göze alamamıştı. "Ben kahvaltıyı hazırlamaya gidiyorum fazla oyalanma da soğumasın."
Junmyeon mutfakta son tabağı da masaya yerleştirdiği sırada Yixing gömleğinin düğmelerini ilikleyerek içeri girdi. "Sen neden bu saatte hala evdesin. İşe gitmeyecek misin?"
Junmyeon kahvelerini koyarken soruya cevap verdi. "İzin aldım bu hafta evdeyim." Yixing cevaptan pek hoşlanmamıştı.
"Junmyeon ben iyiyim. Sadece artık sabahları erkenden kalkıp gidecek bir işim olmadığı için tembellik ediyorum. Beni düşünüp işlerini boşlama. En azından birimizin çalışıp evi geçindirmesi lazım." Junmyeon sözlerine pek aldırış etmedi. "Merak etme ben bir hafta işe gitmiyorum diye ne biz aç açıkta kalırız ne de yayınevi batar. Seninle kalmak yanında olmak istiyorum."
Bazı müşteriler Yixing'in eşcinsel evlilik yasasının onaylanması için yapılan yürüyüşte çekilmiş fotoğraflarını şirkete yollayıp şikayet etmişlerdi. Yaşam tarzının şirketin imajına zarar verip müşterilerini tedirgin ettiğini söyleyerek işten çıkarılmıştı. Bu iki hafta önceydi ve Yixing o günden beri oldukça keyifsizdi. İşten çıkarıldığını kimseye söylememişti. Hiç dışarı çıkmamış bir nevi kendini eve kapatmıştı. Bu yüzden Junmyeon işten bir hafta izin almıştı. Yixing kendini toparlayana kadar bir süre onunla kalmak istiyordu.
Yixing pes etmiş gibiydi. Başka bir şey söylemedi. Junmyeon elinde kahvelerle birlikte döndüğünde Yixing'in suskunluğunun sebebinin dikkatini çeken başka bir şey olduğunu fark etti. Masada unuttuğu deftere bakarken içinden lütfen bakma Yixing diye geçirdi. Ama umduğu şey olmamıştı. Yixing uzanıp defteri aldı. Junmyeon bozuntuya vermeden fincanları masaya koyup Yixing'in karşısına oturdu. Gözleri kocaman açılmış yazanları okuyan Yixing'e bakınca içinden son duasını etmeye başladı.
"Kim Junmyeon bu tam olarak ne açıklamak ister misin?" Yixing en sakin ses tonuyla konuşunca Junmyeon'un korkusu iki katına çıkmıştı. "Aşkım inan kötü bir şey değil. Ben sabah alışkanlıkla baya erken kalktım. Sonra da uyuyamadım. Yatakta dönüp durup seni uyandırmayım diye kalktım salona gelip oturdum. Ses olmasın diye televizyonu da açmadım. Sosyal medyaya, haber sitelerine falan da bakmak istemedim. Bu hafta uzak duracağız demiştik hatırlarsan. Sonra sıkılmaya başladım ve birden geçenlerde bastığımız bir kitap aklıma geldi. Üstüne de dün gece yaşadığımız ateşli dakikaları hatırlayınca..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE NEFRET (SULAY)
FanfictionYixing ve Junmyeon birlikte büyümüşlerdi. Sadece birkaç ay arayla doğmuş ve bir daha hiç ayrılmamışlardı. Birbirlerinin hayatının her anında vardılar. Birbirlerinin hem en büyük gücü, hem de en büyük zaafı olmuşlardı. Okulda herkes onlardan çekinir...