Bölüm 25

116 13 158
                                    


Yemek masasının etrafında gerginlikle oturmuş bu insanları dışarıdan biri görse düşman olduklarını düşünürdü. Her birinin yüzünden orada bulunmak istemediklerini rahatlıkla anlayabilirdiniz. Havadaki ağırlığı bile rahatlıkla hissedebilirdiniz. 


Büyükanne onları bir araya getirmek için Çin yemekleri yapan bir restoran seçmişti. Bu restoranı seçmesindeki nedenlerden biri onlara mahremiyet sağlayacak özel odalarının bulunması, diğeriyse bu tür restoranların yemek masalarının yuvarlak olmasıydı. 


Büyükanne Zhang onları yuvarlak bir masa etrafında toplarken bir tür eşitlik duygusu yaratmak istemişti. Böylelikle kimsenin baş köşede oturup diğerine üstünlük sağlamasına izin vermemişti. Hem de onları karşı karşıya oturmaktan kaçınacakları anlamsız bir mücadeleden kurtarmıştı. 


Yemekler çoktan söylemişti ama kimsenin gerçekten yemeklerle ilgilendiği yoktu. Anneleri bir tatsızlık çıkmasından korktukları için endişeyle sürekli iki tarafı da kontrol ediyordu. Babaları arada bir kaşlarını kaldırıp öfkeyle oğullarına bakıyordu. Junmyeon ve Yixing'se sadece sessizce oturuyordu. 


Hepsi bir an önce yemeklerini bitirip buradan gitmek istiyordu. Bunun içinde büyükannenin onları neden buraya topladığını açıklaması gerekiyordu. Hepsinin bazı tahminleri vardı ama büyükanne konuşana kadar kimse ağzını açmayı düşünmüyordu. 


Junmyeon önündeki yemekle oynarken kalkıp gitmemek için kendini zor tutuyordu. Yanında oturan Yixing ve büyükannenin hatırı olmasa çoktan kalkıp giderdi. Hatta en başında hiç gelmezdi. Yixing'se arada dönüp Junmyeon'a bakıyordu. Onun huzursuzluğunun farkındaydı ve içinden lütfen bir kavga çıkmasın diye dua ediyordu. 


Sonunda büyükanne yemeğini bitirip çubuklarını tabağının kenarına bıraktı. Bakışlarını sofranın etrafındaki yüzlere çevirdiğinde kimsenin birbirine bakmadığını gördü. Hepsi yemekleriyle ilgileniyormuş gibi görünse de daha ziyade yemekleriyle oynuyorlardı. Yemeğin başından beri kimse tek laf etmemişti. Hepsinin sabırsızlıkla onun ne diyeceğini beklediğinin farkındaydı. Uzanıp masadaki su bardağını alıp konuşmaya başlamadan önce bir kaç yudum su içip boğazını temizledi. 


"Bunu daha ne kadar sürdüreceksiniz. Bu masada ailemle mi yemek yiyorum yoksa iki düşmanımla mı. Sizi buraya konuşun diye çağırdım ben. Somurtan yüzlerinizi görmek istediğim için değil."


Büyükannenin konuşmasıyla bakışlar ona dönmüştü. Bay Zhang ve Bay Kim tiksintiyle oğullarına baktılar. 


"Konuşacak bir şey mi bıraktılar bize. Onlar seçimlerini yaptılar. Benim..." dönüp ortağı ve en yakın arkadaşı olan Bay Kim'in yüzüne baktı. Onun belli belirsiz onaylar baş hareketiyle sözüne devam etti. "...bizim onlar gibi oğullarımız yok." 


Büyükannenin sakin ses tonu bir anda değişti. Sert bir şekilde azarlar gibi devam etti. 


"Ne sebeple? Ne yaptılar da onları evlatlıktan reddettiniz?" 


"Eminim ki ne yaptıklarını biliyorsun anne. Onlar gibi iki sapkına ailelerimizde yer yok." 


AŞK VE NEFRET (SULAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin