Kaza

31.5K 962 32
                                    

Bora ön koltukta oturuyordu. Dikiz aynısındaki yeşil gözleri bana bakıyordu ve çok korkunçlardı.
Orçun beni kandırmıştı. Bora beni salak yerine koymuştu. Meğer Bora bu yüzden hemen
Çıkmama izin vermişti. İnanamıyorum , kendimi bir de zeki zannederdim. Artık asla kaçamayacağım. Hayatım bitti ,hayatım karardı. Artık sonsuza dek hapis yaşayacağım.
"Bora sen nasıl..."
"Gizlice odama girebilmene şaşırdım. Ama eski sevgilini araman..." Sinsice gülmeye başladı.
"...Çok aptalcaydı."
Arabayı sürmeye başladı.
"küçük aklınla beni Kandırabileceğini mi zannediyorsun?"
Gözlerim dolmuştu. Ağlamak üzereydim.
Nasıl bir hayatın pençesine düşmüştüm böyle? Artık Bora'nın , nereye gidersem gideyim beni bulacağını emindim.
ondan kaçmanın tek yolu babamdı.
"yolda gelirken senin için bir kaç ceza düşündüm."
Derin bir nefes aldım.
"Merak etme , bunları sana yaparken çok eğleneceğim."
Bana ne yapmayı düşünüyordu bu Piskopat?
"Orçunla iş çevirdin. Bu kadar düşeceğin aklıma gelmezdi." Dedim aniden gelen bir cesaretle.
Arabayı daha hızlı sürmeye başlayınca , Emniyet kemerini bağladım.
"Senin ne kadara sattığını öğrenmek ister misin prenses?" Diye sordu sertçe. Sesinden çok sinirli olduğunu anlaşılıyordu.
Direksiyonu gittikçe daha sıkı kavrıyordu.
Orçundan nefret ediyordum. Şu hayatta sevdiğim tek erkek o vardı, o da beni defalarca sattı.
"Sus!" Diye bağırdım ve kulaklarımı kapadım. Beni ne kadara sattığını öğrenmek istemiyorum. Hiç bir şey istemiyorum. Ölsem daha mutlu olurum. Keşke bir araba çarpsa bize de kurtulsam.
İşte olan olan oldu. Keşke başka bir şey dileseydim.
Arabanın sarsılmasıyla basımı cama çok sert çarptım. Neler olduğunu anlamadım. Sallanıyordum ve başım çok acıyordu. Bora'nın adımı  bağırdığını duyduğumda gözlerim kapandı. Belkide bir daha asla açılmayacaklardı.
-
Gözkapaklarımı yavaşça araladım. bana neler olmuştu? Neredeydin? Rahat bir yatakta yatıyordum. Başımda yoğun bir ağrı hissettim. Hastanedeydim, Bu çok acınasıydı. Sonumun hastanede bitmesine alışıktım. Odada kimse yoktu.
Sessizlik hakimdi. Sadece kalp atışlarının ritmini gösteren bir makine vardı.
Dıt-Dıt-Dıt , duyabildiğim tek ses buydu. Kaza geçirmiştim. Yanımda Bora varken. Bunların hepsi benim suçumdu. En başta Babamın evinden asla kaçmamam gerekiyordu.
Dışardan gelen seslerle yattığım yerden doğruldum. Başım deli gibi ağrıyordu.
Çok sert çarpmış olmalıydım, bandajlanmıştı. Odanın kapısı açıldığında, Bora'nın geldiğini düşündüm. Ama hayır bu şok ediciydi çünkü gelen babamdı.
"kızım iyi misin?" Diye sordu.
Beni önemsiyor muydu? Sorusu içimi ısıtmıştı. Biliyorum çok bir şey değil ama babamdan çok şey beklemediğimden beri uzun zaman oldu.
Babam yanıma gelip elimi tuttu.
"Baba?burdasın beni buldun!" Diye bağırdım sevinçle.
"Seni kurtarmak için Bora'nın arabasına çarpmamız gerekiyordu kızım, üzgünüm."
"Nasıl yani? Bu kazayı yapmamın sebebi sen misin?"
Gözlerini yere dikti.
"Artık önemi kalmadı sonuçta kurtuldun kızım."
Şimdi anlamıştım. Babamın tek düşündüğü boradan intikam almaktı. Benim hayatım önemli değildi onun için. Ölsem de bir yaşasam da.
"Çatma öyle kaşlarını kızım. Seni kurtarmak için yaptım."
Yalan.
"Orçun seninle olan planından bahsetti. Aslında seni benim kurtarmam gerekiyordu ama o Borayla para karşılığı bir anlaşma yapmış. Benimde elimde başka seçenek yoktu."
Bir yandan haklı olsa da Bu beni Öldürebileceği gerçeğini değiştirmiyordu. Bulunduğum araba Takla atmış ve  parçalara ayrılmıştı. Korkunçtu.
Emniyet kemerini takmasaydım başıma neler gelirdi kim bilir? Bütün bu korkunç düşüncelerimi bir kenara bırakıp o soruyu sordum.
"Bora nerede?"
"Maalesef elimizden kaçtı ama yaralı, muhtemelen evinde tedavi görüyordur. Sen onu boş ver."
Derin bir nefes aldım. Şu anda bora için üzülüyor olmam garip miydi? Onu merak etmem ve onu düşünmem garip miydi? Evet garipti kendime gelmeliyim, hemde hemen.
"Bak seni kimle tanıştıracağım."  Dedi babam ve kapıya doğru "Gel Altan." Dedi.
Altan denilen bu adamda kimdi? Ben neden onunla tanışacaktım?
İçeriye kumral ,uzun boylu ve yakışıklı bir adam girdi. gözlerimi ondan alamamıştım. Bu adam inanılmaz derecede yakışıklıydı.
"Bak kızım bu seni evlendirmek istediğim adam , Altan Saraç."
gözlerimi sonuna kadar açtım.
İnanamıyordum babam beni bu adamla evlendirmek istemişti. Yakışıklı da olsa görücü usulü bir evliliği kabul edemezdim. Ben hep hayatımın aşkını bulmayı beklemiştim ama böyle değil. Bu şekilde olmazdı.
"Geçmiş olsun Nehir." Dedi Altan sevecen bir sesle.
kekeleyerek teşekkür ettim. Neden bilmiyorum ama utanmıştım. Keskin yüz hatları, hokka gibi burnu ve dağınık saçları onu İnanılmaz bir canlıya dönüştürmüştü. Bora'yı tanımasam, dünyanın en yakışıklı adamı bile olabilirdi bu çocuk.
"Altan benim iş arkadaşımın oğlu. Birbirinizi tanımanız için biraz zaman vermek istedik, o olaydan sonra."
Olaydan kastettiği evden kaçmamdı. Evden kaçıp arkadaşımla yaşamaya başlayıp bir iş bulmamdan bahsediyordu. Sanırım bu kaçırılma olayından büyük bir ders çıkarmıştı babam.
belkide artık beni önemsemeye başlamıştı.
"Ben ikinizi yalnız bırakayım, biraz konuşun."
Altan başıyla selam verdiginde babam odadan çıktı.
Artık odada yalnızca Altanla ben vardık. Ne konuşmalıydım nasıl davranmalıydım ve en önemlisi şu anda nasıl gözüküyordum? Belki beni beğenmez ve evlenmek istemez.
Bu iyi bir şeydi aynı zamanda da kötü.
"Senin hakkında çok şey duydum Nehir." Diye söze başladı Altan.
"Ama kimse bu kadar güzel olduğundan bahsetmemişti."
Yanaklarım kızarmıştı.
-

Güneş KızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin