Bölüm-48

7.8K 267 24
                                    

Bu korkunç bir histi....Yani hastanelik olmasına neden olduğun kişinin karşısında olmak. Beni gördüğünde eczacı kadın istediğim ilaçları bana uzatıyordu. Parasını ödeyip hızlıca oradan kaçtım.

Arkamdan geliyordu. Arabamı açıp içine girdim.
"Nehir!" Diye seslendiğini duydum ama aldırış etmedim. Arabayı çalıştırıp yola koyuldum.
-
Ölmediği için mutlu muydum? Mutlu olmazsam kötü biri olacaktım. Ama bana en son yaptıklarını düşününce, bunu hakediyordu. Bora gelip beni kurtarmasaydı  beni öpecekti.

Nişantaşına vardığımda hava kararmıştı. Arabayı park edip eve girdim. Ev gene çikolata kokuyordu. Bir gün mutlaka karşıdaki dükkana gidip çikolata almalıydım.
Sıcak bir duş aldıktan sonra saçlarımı örüp yüzüme maske sürdüm.  Alt kata inip televizyonun karşısına geçtim. Kanallarda gezerken, magazin haberine denk geldim. Bir kaç dakika izlemeye karar vermiştim ki karşıma Bora çıktı. Lacivert takım elbisesini giymişti ve saçları özenle taranmıştı.

Spiker konuşmaya başladı.

"Bora Bey son zamanlardaki soygunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?"

"Adalet elbet yerini bulacaktır."

Gözlerimi devirdim. Bora adaletten bahsediyordu. Garip. Gözümün önünde onca adamı öldüren adam diyordu bunu. Ama sinirlenmemeye çalıştım. O benim için değişmeye çalışıyordu. Ona bir şans verip geçmişini unutacaktım bende.

Saat geç olmaya başladığında uyumak için yatağıma girdim. Gözlerimi kapattım ve derin bir uykuya daldım.
-
İş yerinde herkes çok sessizdi. Gergin bir hava tüm ofisi kaplamıştı. Üstümdeki beyaz kazak ve kot etekle cıvıl cıvıl görünüyordum. Ortama hiç adapte değildim ama etrafa birinin pozitif enerji saçması gerekiyordu. O kişi bendim.

Odama gidip çalışmaya başladım. Çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Kendimi kaptırmıştım. Hatta bi ara topuklularımı çıkarmış ve öyle çalışmışım. Bir kaç saat sonra fotokopi çektirmek için alt kata indim. Eski ve gürültülü makineye yaklaştım ama nasıl kullanıcağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Bir kaç tuşa basıp denesemde olmuyordu.
"Yardım edebilirim istersen."

Bu Sedattı. Utangaç bir tavırla karşımda duruyordu. Ona gülümseyip "teşekkür ederim." Dedim. O da gülümsedi ve makineye bakmaya başladı. Önce kırmızı tuşa bastı, sonra yeşile...
"Olmuyor galiba." Dedim üzgün bir ses tonuyla.
Kaşlarını çattı ve makineye sertçe vurdu. Bir anda ses gelmeye başladı. "Sanırım başardım." Dediği anda her yer duman oldu. Gri dumanlar etrafımızı sararken öksürmeye başladım.
Oradan koşarak uzaklaştık.
"Her yerin kirlenmiş, üstün başın toz olmuş." Diyip gülmeye başladı. Bende o sırada gülmeye başladım. "Sen asıl kendine bak." Dedim ve ellerimle saçlarını karıştırdım. Burnuna gri toz bulaşmıştı ve çok komik duruyordu.

"Tamir edemedik desene." Diyip gülümsedi.
Üstümüz başımız kirlenmişti. "Bekle."
Başparmağına dilini sürtüp yanağımı silmeye başladı.
Tam o sırada koridorun sonunda bizi izleyen Borayı gördüm. Bize sinirli sinirli bakıyordu. Bağırarak şöyle dedi.
"Sedat ofisime gel. Hemen."

Sedat önce ona sonra da bana bir bakış attıktan sonra "Sonra görüşürüz." Diyip ofise doğru yol aldı. Bora da arkasından gitti.
Ne konuşucaktı acaba? Kapıdan dinleme fikri çık aklımdan!
-
Kapının önünde volta atıyordum. Dinlemeye niyetliydim ama kapı çok kalındı ve asla dışarıya ses gelmiyordu. On dakikadır içerdeydiler. Dudaklarımı ısırıyordum.
Kapı sertçe açılınca heyecanla oraya baktım. Sedat yüzünde sinirli bir ifadeyle hızlıca ofisten çıktı. Bora ise sandalyesinde oturmuş, keyifle sigara içiyordu. Sedatın peşinden gitmek üzereyken ayağa kalktı ve "Gel buraya." Dedi.
Ona doğru dönüp büyük bir merakla içeri girdim.

"Ne konuştunuz bu kadar?" Diye sordum direkt.
Sigarasını söndürdü ve yanıma geldi.
"Çok düşündüm ve burada çalışmaması gerektiğine karar verdim."

Gözlerim kocaman açıldı. "Ne?!" Diye sordum.
"Sırf kıskandığın için birini işten çıkartamazsın. Bu profesyonelliğe aykırı!"

Gülmeye başladı. "Canım ne isterse onu yaparım güzelim. Şirket benim değil mi?"

"Evet ama-"
"Öyleyse konu kapandı. Ayrıca onu kıskandığım için kovmadım."
Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Nedenmiş o zaman?"
"İşi ciddiye almıyordu. Doğru düzgün çalışmıyordu. Bu kadar."
Yalan söylüyordu. Bu çok açıktı. Yaptığı bir insanın ekmek parasını elinden almaktan başka bir şey değildi.

"Bu yaptığın hoş değil."
Yanıma yaklaştı ve  kaşlarını çatıp gözlerime baktı.
"Onu önemsiyor musun?"
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sonuçta bana kibar ve iyi davranmıştı. Onun kovulmasını istemek saçma olurdu.
"Önemsiyorum tabiki, o benim arkadaşım."
"Arkadaş mı? Sikeyim öyle arkadaşlığı." Dedi sinirli bir ses tonuyla.

"Bir şey mi ima ediyorsun?"
Omzuma düşen saç tellerimle oynamaya başladı.
"Saf mısın yoksa anlamazlıktan mı geliyorsun çözemiyorum bebeğim."
Yeşil gözleri gene beni hipnotize ediyordu. Dolgun dudakları bir adımlık mesafemde dururken düşüncelerimi kontrol edemiyordum.
Ama bu genede yaptığının yanlış olmasını telafi etmiyordu. Elini ittirip kaşlarımı çattım.
Sedatın bana ilgisi olduğunu tabiki anlamıştım. Ama hiç değilse nerde durması gerektiğini biliyordu. Borayla ilk tanışmamızı hatırlayınca Sedat çok masum kalıyordu.

"Başka bir şey yoksa işime dönmek istiyorum."
Dedim tripli bi tavırla.
"Bu tavırların hiç hoşuma gitmedi prenses."
"Öyle mi?" Diyip gülümsedim. "Öyleyse bir süre karşılaşmayalım."
Kapıya doğru ilerlerken arkamdan gelip beni kapıya yasladı.
Sırtımdan gelen hafif bir acıyla yüzümü buruşturdum.
Kollarını iki yanıma koyup beni hapsetti.
"Ona ben karar veririm Nehir."
Dudakları dudaklarıma çok yakındı. Nefeslerimiz birbirine değiyordu.
O bana bu kadar yakınken kelime seçmekte ve cümle kurmakta zorlanıyordum. Beni kim suçlayabilirdi ki? Bora gerçek olamayacak kadar yakışıklıydı.

"Bora..."
dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve "Sessiz ol." Dedi.
Kalbim çok hızlı atıyordu. Boynumu öpmeye başladığında ellerimi sıkıca tuttu. Aramızdaki boy farkı yüzünden başını eğmek zorunda kalıyordu.

"Bora dur, ofisteyiz." Cümlesi dudaklarımdan çıkarken tekrar dudaklarımı öpmeye başladı.
Üst dudağımı emiyor ve durmuyordu. Bende karşılık vermeye başladığımda artık çok geçti.

Kimse bizi durduramazdı....

Güneş KızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin