Hisler

31K 965 139
                                    

Nehir kabuslar içinde uyurken Bora odasında kafayı yiyordu. Nehirin yan odada çıplak ve baygın yattığını düşündükçe sabrediyordu.

Bora küçüklüğünden beri aşıktı bu kıza.
On dört yaşında tanıştığı bu kıza aşıktı. Şekerini bulmak için yıllarca uğraşmıştı ama tesadüfen bulmuştu.
Nihayet pamuk şekere kavuşmuştu. Onu her şeyden ve herkesten koruyacağına yemin etmişti. Gözü başka kimseleri görmüyordu.
Onun için dünyada tek kız oydu, Nehir Arslan.
Bütün geçmişini biliyordu. Babasının küçükken onu dövdüğünü ve ona iyi bir baba olmadığını biliyordu. Bu yüzden onu kaçırmıştı. Babası onu geri almak için uğraşmayacaktı, Nehir de artık kaçmaya çalışmayacaktı.
Bora Güneşine kavuşmuştu. Sarışınına bebeği gibi bakacaktı.
Ona her türlü sevgiyi yaşatacaktı. Ama bunu göstermek için o anı bekliyordu. Nehirin onu tanıdığı anı. Belki de aylar sürecekti , belkide yıllar...bekleyecekti Bora. Kendini ona hatırlatacak ve aşık edecekti.
Telefonunun galerisine girdi ve bir sigara yaktı. Çünkü galerisi Nehirin küçüklük fotoğraflarıyla doluydu. Dil çıkardığı bir fotoğrafı, top oynarken bir fotoğrafı, dondurma yerken bir fotoğrafı...Borayı sapık gibi düşünebilirsiniz.
Ama Nehir taşındıktan sonra Ablasını, annesini ve babasını bir trafik kazasında kaybetti.
Bu onu çok değiştirdi. On beş yaşında bir yetişkin oldu Bora. Onun için artık dünya siyah beyazdı. Nehir dünyasındaki küçük beyaz noktaydı.

O noktaya olabildiğince sığınmak istiyordu. Onunlayken içindeki çocuğu ortaya çıkarıyordu.

Nehir onun güneşiydi. Hayat ışığıydı. Onu bir daha asla kaybetmeyecekti.

Ailesinden en çok ablası Rüyayı özlüyordu. Ablası onun dizlerindeki yaraları saran tek kişiydi. Öldüğünde çok ağlamıştı.
Ağlamış, ağlamış, çok ağlamıştı.
Sonra büyümüştü. Artık dizlerindeki yaraları kendi sarıyordu.
Kendi pisliğini kendi temizlemeyi öğrenmişti.

Şimdiyse Nehir sarhoş olmuştu , ve ona seni istiyorum demişti.
Ne tepki vereceğini bilmiyordu, çok şaşırmıştı. Normal şartlarda Nehir böyle bir şey söylese ilk yapacağı şey Onun dudaklarına yapışmak olurdu ama o bunları aklı yerindeyken söylemedi.
Kendini çok zor tutmuştu.
Ne de olsa bir erkekti ve ihtiyaçları vardı. Hele ki karşısında Nehir oldu mu Borayı kendinden başka kimse tutamazdı.
Belki de artık yaralarını saracak biri olacaktı hayatında.
Nehir onun için çok değerliydi. İkinci sigarasını da yakarken pencereden dışarı baktı.
Ona iyilik yapmıştı,buna inanıyordu.
Onu seviyordu ve sahipleniyordu.

-

NEHİR

Uyandığımda başımda korkunç bir ağrı vardı.
Sanki biri kafama çekiçle vuruyormuş gibiydi.
Yatağımdan kalktım ve sarı saçlarımı karıştırdım. Yatak odamdaki banyoya gidip aynaya baktığımda küçük bir çığlık attım.
Neden çıplaktım?! Dün gece neler olmuştu?! Bora
Bana bir şey yapmış olabilir miydi? Dişlerimi fırçaladım ve banyodan çıktım.
Üstüme bol gri tişört ve siyah pantolon giyindim. Giyinirken dolabın yanındaki masanın üzerinde bir kutu olduğunu fark ettim.
Üzerinde bir not olan küçük bir kutu.
Notu elime alıp okudum.

'Dün çok eğlendim prenses :)

bu da hediyen, akıllı ol ve

beni sinirlendirecek bir şey yapma.'

Dün çok mu eğlendim? NE?! Naptık biz böyle. Kutunun paketini açtığımda içinde bir telefon vardı. Telefonu açıp içini karıştırmaya başladım.
Aramaları nasıl oldu bilmiyorum ama kapatmıştı.
Rehberde sadece onun numarası vardı. Büyük harflerle BORA yazmıştı.
Ekrana bastım ve Borayı aradım.
Ona acilen dün gece ne olduğunu somalıydım. Neyime bu kadar içmiştim ki?

Telefon biraz çaldıktan sonra açıldı.

"Efendim?" dedi kalın bir ses. Sesi çok güzeldi.

"Nerdesin sen? Dün gece neler oldu?" diye sordum direkt.

Hiç bir şey hatırlamıyordum.
En son hatırladığım şey Boranın başka bir kızla dans ettiğiydi. Kaşlarımı çattım.
Belki de şu an o kızın yanındaydı.

"Dediğim gibi, çok eğlendim. Şimdi işim var kapatıyorum."
Tam bir şey diyecekken suratıma kapatmıştı.
Kaba herif!
Telefonu pantolonumun arka cebine koydum ve alt kata indim.
Yicek bişeyler bulup atıştırdım ve televizyon izledim.
Bir süre sonra kapı çaldı. Kapıyı Ayten Teyze açmıştı. Bende Bora gelmiştir diye düşünüp yayılarak koltukta televizyon izlemeye devam ettim.

"Merhabalar." Dedi gelen kişi.

Bora'nın sesi değildi.
Ayten Teyzenin "hoşgeldin yavrum." Dediğini duydum. Koltuktan kalktım ve kapıya gözlerimi diktim.
Gelen kişi benim boylarımda , takım elbise giyen biriydi. Beni gördüğüne şaşırmış gibi bir hali vardı.

"Selam." dedi.

"Selam? Sen kimsin?" diye sordum.

"Bora'nın kuzeniyim. Peki, senin gibi bir güzelliğin burada ne işi var?"

ne demeliydim? Bora'nın tutsağı? Hayır olmaz. Utanç verici.

"Bora'nın arkadaşıyım." dedim ve kendi söylediğime kendim şaşırdım.

Kelimeler bi anda ağzımdan çıkmıştı ama geri dönüşü olamazdı.

"Garip. Ben Ata, memnun oldum. "

Eğildi ve elime bir öpücük kondurdu. Ne kadar da kibar biriydi. Borayla akraba olması bile çok garipti.

"Ben Nehir. Memnun oldum." dedim ve konuşmaya başladık. gayet samimi ve kibar bir yaklaşımı vardı.

Yaşımı , nereli olduğumu ve neden bu kadar güzel olduğumu sordu. Son sorduğuna göz devirerek cevap veriştim.

Bir kaç dakika sonra telefonu çaldı.

"Efendim Bora?"

....

"Evindeyim, tatlı arkadaşınla konuşuyoruz."

....

Ata'nın konuşmasına fırsat vermeden suratına kapatmıştı.Ne biçim bir huydu bu? Herkesin suratına kapatmak.

"O geliyor.Sesi biraz sinirliydi." dedi Ata.

"Klasik Bora." diyip saçlarımı savurdum.

Mutfağa gittim ve kendime bir su doldurdum.

"Bora'nın hiç kız arkadaşı olmaz. Genelde tek gecelik takılıp geçer. Nasıl oldu da seni evine aldı?"

diye sordu.

Kendimi sorguda gibi hissederken , soğuk suyumdan bir yudum aldım.

"Gelince ona sorarsın." dedim ve Borayı beklemeye başladık.

-

Güneş KızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin