BÖLÜM 8

108 8 18
                                    

(Baloya son 4 gün)

Error'un bakış açısı:

Sabahleyin erkenden uyandım. Her zaman ki gibi pijamalarımı çıkartıp yerine günlük bir kıyafet seçtim. Daha sonra kahvaltı yapmak için mutfağa gittim.

Mutfak yalnızca bir tezgah ve dolaplardan oluşuyordu. Yemek yediğimiz mekan farklı bir odadaydı.
Çoktan 2 hizmetçi yemek yazırlamaya başlamışlardı. Birisi benden izin isteyerekten konuştu:

"Lord Error, 5 dakikaya yemeği hazırlamış olacağız. İsterseniz siz masaya geçip bekleyin."

Onaylar biçimde kafamı salladım. Masanın bulunduğu oda hemen yan taraftaydı. Uzunlamasına bir masa, yaklaşık 30 sandalye, ve bir sürü avize vardı. Çok uzakta olmayan bir sandalye seçip beklemeye başladım.

Beklerken aklıma bir soru takıldı.
Ink dünleyin son vakitlerde biraz üzgün davranıyordu. Onu ben üzmüş olabilir miyim? Ne yapmalıyım? Hmm, bir düşünelim. Bir şey yapıp kendimi affettirebilirim. Eğer benim yüzümden üzgünse. Sonra neden böyle davrandığını sorarım. Harika bir fikir. Bunu sevdim!

Ama ne yapsam?
Pikniğe davet etsem? Bu tarz şeyleri sevdiğini düşünüyorum. Şatoyu ilk gördüğümde piknik için iyi bir yer görmüştüm.

Bir kaç hizmetçi içeri girip masaya yemek bıraktı.
Çok abartılı bir masa değildi. Kahvaltılık şeylerdi. Filmlerdeki insanların yaptığı gibi fazla bir şey yemedim. Aç olsam bile doymuşum gibi masadan kalktım.
Bir hizmetçiye seslendim:

-Hey, acaba dilimlenmiş bir kaç meyve hazırlaman mümkün müdür? Ayrıca reçelli ekmek gibi yiyeceklerde ekle. Ve de meyve suyu. Anladın mı ne demek istediğimi? Yiyecekleri paketleyip bir piknik sepetinin içerisine koy.

Beni iyice dinledikten sonra onayladı ve hazırlamaya başladı. Bende tekrardan beklemeye başladım. Ink sanırsam henüz uyanmadı. Saat yaklaşık 7:00 . Bu saatlerde uyansa iyi olur.

Hizmetçi çok geçmeden her şeyi hazırlamıştı. Piknik sepetini bana verdi. Bende şimdilik masada bıraktım. Önce Ink'i çağırmalıydım.

Hemen Ink'in bulunduğu kata çıktım. Kapıdaki korumalara Ink'in uyanık olup olmadığını sordum. Odasından hiç çıkmadığını söylediklerinde kapıyı tıkladım. Ses yok. Tekrardan tıkladım. Yine ses yok.

Geriye tek bir seçenek kaldı. Kapıyı açıp içeriye girdim. İçeri girdiğim gibi de kapıyı kapattım. Oradaydı. Yatağında uyuyor. Öldüğünü düşünmüştüm! Ya da kaçtığını. Aklımda bir sürü senaryo vardı. Ama o sadece uyuyor. Yanına yaklaştım. Ve dikkatimi özellikle çeken bir şey oldu. Keşke görmemiş olsaydım. Bir gecelikle uyuyordu.
Çok huzurlu.

Yüzüm ısınmaya başlayınca utandığımı anladım. Bu şekilde onu nasıl uyandırsam bilemiyordum. Ancak asıl şaşırdığım olay, Ink'in gecelikle uyuması. Yani neden? Artık kız olmaya mı karar verdi?

Daha fazla ona bakmadım. Utanmıştım. Farklı şeylere odaklanmaya çalıştım. Onu bir pikniğe davet edecek olduğum aklıma gelince onu uyandırmaya çalıştım.

"Ink, hadi uyan."

Ama yok, camış gibi uyuyordu.

"Inkkk, uyansana!!"

Yine uyanmadı. Ölmüş olabilir mi? Ama nefes alıyor. Nasıl bu kadar derin bir uykuda olabilir?
Aklımda onu uyandırmak için 3 fikir vardı. İlk ikisini pek uygun bulmadım, ne olduğunu da sormayın. (Prensin öpücüğü<3 ve onu hafifçe sallayarak uyandırmayı düşündü ama hafefobisinden dolayı vazgeçti.) Gidip bir yerden bir bardağa su doldurup geri geldim. Ink'in kafasından aşağı suyu boşalttım. Ama NE YAZIK Kİ yine uyuyor.

BALO ETKİNLİĞİ - ErrorinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin