Aradan bir kaç ay geçti. Barış ile aramızdaki her şey daha da iyi olmaya başladı. Bu kadar güzel olacağını düşünmediğim için kendime kızıyorum. Tabi ki bu durum beni mutlu ediyor ve bundan sonra ki hayatımız da her şeyin böyle iyi ve güzel olmasını diliyorum.
Gözde, bizim bu halimizi görünce mutlu oluyor, tabi bu durum onun sağlığı açısından çok olumlu sonuçlanıyor. Onun böyle iyi olduğunu görünce Barış ile mutlu oluyorduk.
"Aslı, abim ile senin mutlu olduğunu görünce ne kadar mutlu oluyorum biliyor musun? Ben hep böyle mutlu olacağınızı düşünüyordum."
Gözde, bunları söylerken çok mutlu ve heyecanlı görünüyordu. Onun bu halini görünce yüzümde istemsiz bir gülümseme oldu. Onun gibi bir arkadaşım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.
"Bak her şey senin istediğin gibi oldu. Bundan sonra ki hayatımız da her şeyin daha iyi olacağını düşünüyorum."
Benim bu sözlerimden sonra yüzünde büyük bir gülümseme oldu. Bu sözlerimin onu ne kadar mutlu ettiği yüzünden belli oluyordu. Onu böyle mutlu görünce istemsiz olarak bende mutlu oluyorum.
"İşte hep böyle olumlu konuş, olumlu düşündüğün zaman her şey senin için daha iyi olacak. Zamanla bunu sende anlamış olacaksın, inan bana."
Her zaman olumlu düşünmem gerektiğini söylerken çok ciddi görünüyordu. Şimdi onun ne kadar doğru söylediğini daha iyi anlamış oldum. Bundan sonra ki hayatım da onun dediği gibi olumlu düşüneceğim.
"Bundan sonra hep böyle olumlu düşünüp, öyle yaşayacağım. Şimdi senin ne kadar haklı olduğunu anlamış oldum. Bunun için sana çok teşekkür ederim."
Bu sözlerimden sonra onun ne kadar şımarık göründüğünü fark edince öylece yüzüne bakmak zorunda kaldım. Kısa bir süre böyle kaldıktan sonra vedalaşıp eve gitmeye karar verdim.
***
Eve gördüğüm de tanımadığım bir numaradan mesaj geldiğini görünce kimin olduğunu merak ettim. Mesajı okumak için telefonu elime aldığımda içimde tarifsiz bir duygu oldu. Mesajı açtığım da göründğklerim karşısında neye uğradığımı şaşırmış gibi öylece mesaja baktım. Kısa bir süre durup gelen mesajı okuyor ve yanlış mı geldi diye düşünüp durdum.
İlk başta yanlış geldiğini düşündüm. Daha sonra Barış ile benim hakkımda konuştuğumu zaman bizi tanıyan birisi olduğunu düşünüp durdum. Kim olduğunu sorsam mı diye kısa bir süre düşündükten sonra tekrar mesaj geldiğini fark ettim. Derin bir nefes alıp gelen mesaja baktığım da gönderinin Hande olduğunu anladım.
Benim numaramı nereden buldu diye düşünürken bir mesaj daha geldi. Bu mesaj canımı fazlasıyla acıttı. Bana, "Seni sevmeyen birisi ile nasıl mutlu olabiliyorsun." dedi. Bu söz beni üzdü. Yine de ona bu konuda hakkında bir şey söylemeyi düşünmüyorum.
Ben ona cevap yazacağım diye düşünürken bir mesaj daha geldi. "Peki o senin yanında mutlu mu?" diye sorduğu zaman bir cevap yazmanın zamanı geldiğini düşünüp hemen bir cevap yazdım.
"İkimizde çok mutluyuz. Senin ona veremediğin mutluluğu ben verdiğim için benim yanımda çok mutlu. Hmm bana mesaj attığına göre sen mutlu değil gibisin."
Uzun süre mesaj gelmediği zaman bu cevabın onun yeterli bir cevap olduğunu düşündüm. Benim numaramı nereden bulduğunu merak ettiğim için bunu sormam gerektiğini düşündüm.
"Bu arada sen benim numaramı nereden buldun? Bir daha beni rahatsız etme, sana ayıracak vaktim olacağını sanmıyorum. Benim daha önemli işlerim var."
Hande'nin neden şimdi ortaya çıktığını düşünüp durum. Ona bir şey belli etmemek için yoğun bir çaba halindeyim ama onun şimdi ortaya çıkması canımı sıktı.
"Barış ve Gözden'nin annesi Fatma teyzeden aldım. Henüz ona bir şey söylememişler ya tabi onun bu olaylardan haberi yok. İstediğim zaman hemen verdi. Bak annesine senden bahsetmedi bile ama beni hemen söylemişti. Sen hâlâ onunla mutlu olduğunu mu düşünüyorsun? Gerçekten de çok yazık."
Kısa bir süre öylece gönderdiği mesaja bakıp kaldım. Fatma teyzenin hâlâ onunla konuştuğunu düşününce kendimi çok kötü hissettim. En yakın arkadaşımın annesi ve çocukluğundan beri beni tanıyan birisi olarak benimle bu kadar iletişimi yoktu.
Benden beklediği cevap gelmeyince tekrar mesaj attı. Derin bir nefes alıp attığı mesajı okumaya başladım. Bir anda keyfimi kaçırdığı için ona mesaj atacak gücü kendimde bulamıyorum. Hande, şu anda ne düşünüyor diye düşünmeden edemedim.
"Seninle bir işim olduğunu söyleyince sorgulamadı. Tabi o işimin ne olduğunu bilmiyor. İşim seni huzursuz etmek ve başarılı olduğumu düşünüyorum."
Onun da dediği gibi beni huzursuz etmeyi başardı. Bu kadar kolay olacağını tahmin etmediğim için kendimi çok kızdım. Ben, bu kadar kolay mı pes ediyorum diye kendi kendime sordum. İşte bunun cevabını bilmediğim için canımın bu kadar yandığını düşündüm.
Onun bu sözlerinden sonra söyleyecek başka bir şey olmayacağını düşünüp telefonu yatağın üzerine bırakıp düşünmeye başladım. Neden bu kadar canım yanıyor? Sanki onun beni sevmediğini bilmiyor gibi davranıyorum. Son zamanlarda birlikte çok mutlu ve güzel zaman geçirdiğimiz de her şeyin bizim için daha iyi ve güzel olacağını düşünmüştüm. Peki bu düşünce yanlış mıydı? İşte bundan emin değilim. Bundan sonra ne yapacağımı bilmez bir halde öylece duruyordum.
***
Telefonun çaldığını duyunca kimin aradığına baktığım da Barış'nın aradığını görünce derin bir nefes alıp kısa bir süre öylece telefonun ekranına baktım. Şimdi onun nasıl konuşacağım diye düşünüp duruyorum. Son zamanlarda benimle daha fazla iletişim kurmak istiyordu. O zaman aramızda her şeyin değişeceğine inancım olmuştu. Hande tekrar ortaya çıktığından beri kafam çok karıştı.
Derin bir nefes alıp telefona cevap verdiğim de geç cevap verdiğim için Barış'nın endişeli ses tonu ile nasıl olduğumu sorduğu zaman içimde tarifsiz bir duygu oldu. Onun beni bu kadar düşündüğünü bilmiyor ve fark ettiğim de çok mutlu oldum. O an kendimi çok iyi hissettim. Tekrar Hande aklıma gelince kendimi kötü hissettim.
"Aslı sen iyi misin, sanki kötü bir şey olmuş gibi davranıyorsun? Bir sorun yok öyle değil mi?"
Böyle bir şeyi telefon da konuşmak doğru olmaz diye düşündüğüm için şu an ona bir şey söylemek istemiyorum. Yüz yüze görüştüğümüz de her şeyi ona söylemenin daha iyi ve yerinde olacağına karar verdim. O zaman ne yapacak diye düşünüp durdum.
"Bir sorun yok." desem de o buna inanmadı. Bana ısrarla neler olduğunu sorduğunda telefon da konuşacak bir şey olmadığını söylediğim de kısa bir süre şaşkınlık yaşadı. Sanki benden böyle bir şeyi beklemiyor gibi bir hali vardı.
"Tamam o zaman hemen yanına geliyorum ve bana neler olduğunu anlatmanı istiyorum. Bir sorun olduğu her halinden belli oluyor."
İtiraz etsem de beni dinmedi. Hemen yanıma geleceğini söyleyip telefonu kapattı. Benim için bir kez daha endişelendiğini fark ettiğim de içimde büyük heyecan oldu. Onun geleceğini duyunca hızlıca hazırlanma gerektiğini düşünüp hemen üzerimi değiştirdim.
Barış geldiği zaman ona bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Hande tekrar bana mesaj attığı zaman, aramızda tekrar her şeyin iyi olacağını düşünmüştüm. Hande, Barış ile tekrar bir araya gelmek istediğini ve benim ikisinin arasında bir engel olduğumu söylemiş. Peki böyle bir şey olabilir mi, ben onların arasında bir engel miyim? Bu şekilde düşününce kendimi çok kötü hissettim.