"Yoongi, lütfen. Bak lütfen dedim. Kabul etsen ölmezsin ya." Saçlarını henüz birkaç gün önce sarıya boyatmış olan omega, gözlerini telefondan alfaya çevirdi ve küçümseyici bir bakış attı. "Vermeyeceğim dedim. İkile." Ortak alanda olmalarını umursamadan koltuğun yanına dizlerinin üzerine çöktü Hoseok. Çevreden geçenlerin yargılayıcı bakışlarını sırtında hissediyordu. "Yalvarmamı mı istiyorsun illa anlamıyorum. Bak diz çöktüm. Hadi!" Omega yüzünü buruşturdu. "Bu kadar alçalmış olamazsın. Enayi ya."
O partiye gitmesi gerekiyordu. Hayır, o partiye Yoongi'nin jeepini alarak gitmesi gerekiyordu ama omega sırf ona vermemek için o güzelim ridgelinei yakabilirdi.
"Bak, anlaşma yapalım. Sen bana siyah bebeği ver, ben de bir hafta boyunca istediğin her şeyi yapayım? Olmaz mı?"
Yoongi'nin ayak ucunda oturan Jungkook alfanın teklifine kıkırdarken, ona yandan bi bakış atınca omuz silkmişti.
Yoongi yattığı yerden kalktı ve ayaklarını koltuktan sallandırdı. Hoseok hemen ellerini omeganın dizlerine koydu ve yalvaran gözlerle ona bakmaya başladı. "Hayır, sırf sen bir omegayı arka koltuğumda becer diye neden sana arabamı vereyim? Kirletemem bebeğimi." Jungkook araya girdi. "Ben olsam kasada yapardım Yoongi. Daha kolay temizlenir diye." İkili aynı anda ona döndüğünde gözlerini devirip burun kıvırdı. "Sizinle de şakalaşmaya gelmiyor."
"Kimseyi becermeyeceğim. Sadece çocuğa söz verdim ben seni alırım diye."
"Bana ne bundan. Tutamayacağın sözler verme sende."
"Ya böyle yapacağını nerden bileyim ben. Aklımı sikeyim." Omega başını salladı usulca. "Aynen, bi sikmediğin o kaldı çünkü." Alfanın ellerini dizinden iterken alfa kaşlarını çattı. "Bana diyene bak. Geçen yılki bahar şenliğinde üzerinden dört farklı alfanın feromonu geliyordu."
"İki tane de betayla yiyişmişti diye hatırlıyorum."
"Jeon Jungkook! Kapa çeneni tanrı aşkına!" diye bağırdı Yoongi. Sonra alfaya döndü. "Bayan Min'i arayacağım vermezsen." Omuz silkti. "Çok da fifi. Hem sen benden neden iyilik istiyorsun oğlum? Ölüm döşeğinde olsan bir bardak su vermem, gelmiş bana araba diyorsun."
Evet, doğruydu.
Min Yoongi'yle tanışıklıkları çok eskilere dayanıyordu. Daha bir yaşına gelmeden aynı beşikte yan yana uyumuş, ilk bebek mamalarını birlikte yemiş, ilk defa beraber oyun oynamışlardı. Alfa ve omega pek hatırlamasa da ailelerinin dediklerine göre ilk dört yılda bir sorun yaşamamışlardı. Ama beş yaşına bastıktan sonra her şey tepetaklak olmuştu. Artık komşuların nazar duaları okuduğu o iki arkadaş değil de, kınadıkları küçük düşmanlar olmuşlardı.
Ağzını açmış bir şey diyecekti ki başka birinin sesi duyuldu. "Hala ikna edemedin mi?" Taehyung kolunun altında omegasıyla ortak alana yürüyordu. Bazılarının aksine, Taehyung ve Seokjin'in düzenli bir ilişkisi vardı. Arkadaşlarına göre bazen sinir bozucu olsalar da en azından mutlulardı.
"Hayır. Ne dersem diyeyim kabul etmiyor." Seokjin kaşlarını kaldırdı şaşırmış gibi. "Valentino ceketini vermeyi teklif ettin mi?"
Ah, siyah, arkası dijital baskılı o ceketi almak için 5 ay boyunca para biriktirmişti alfa. Aldığı günden beri Yoongi, onu çalmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Bir kere giyse alfaya geri vermemek için bilerek başka alfalarla takılır ve feromonları üzerine sinmeden geri getirmezdi. Hoseok da, birkaç güne o kokuların gideceğini bilmesine rağmen kurdu yüzünden ceketi bir daha giyemezdi. Hoseok'a sorarsanız bunda gurur yapılacak bir şey yoktu ama işte konu kurtlarına gelince...
"Hayır. Kabul eder miydi ki?" dedi gözlerini kırpıştırıp. Dizleri ağrıdığı için ayağa kalkmıştı o sırada.
Yoongi "Ederdim, ama artık değil." dedi kollarını göğsünde bağlayıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hoseok was nothing to yoongi | sope
FanfictionMin Yoongi hayatını Jung Hoseok'u sinir etmeye adamıştı. Ona karşı dünyanın en sabırlı insanı olan Hoseok'un ne zaman çıldıracağı ise belirsizdi. omegaverse alfa: hoseok omega: yoongi düz yazı