BAŞLANGIÇ

58 28 1
                                    

Büyük bir karanlıktaydım. Karanlık olan ben miydim yoksa karanlığa mı aittim ?
Korkardım. Karanlıkta ışığımı bulamamaktan ,benliğimi kaybetmekten çok korkardım.

Oysaki benliğimi çoktan kaybetmişim ben.

Karanlığın içinde kaybolmuşum. Ne ışığımı bulabilmişim , ne de benliğime sahip çıkabilmişim. 

Ben hala karanlıktayım. Her seferinde değişiyor karanlığım ve benliğim. Ama bu sefer ışık var uzakta.

Görüyorum ,koşmaya çalışıyorum ama yok hâlâ aynı. Ne bir adım geri ne bir adım ileri. Hiçbir ilerleme kaydetmiyorum.

Sadece bakmakla yetiniyorum. Hoş yetinmeyi de bilmiyorum ama çalışıyorum.

Şimdiyse kollarım arasında vurulan tanımadığım bir kızı çekmiştim karanlığıma . Adını bile bilmediğim ,tanımadığım bir kız bağıra çağıra benden özür dileyip vuruluyor.
Tanımadığım ya da bana alışagelmez bir sahne değil bu. Tam tersine alışık olduğum ve aynı anı  tekrar tekrar yaşadığım bir sahne bu. 

Olayın şokunu üzerimden atlatmışken etrafıma bakıyorum. Bu kızı vuran kişiyi arıyor gözlerim. Biliyorum ki bu kızı vuran kişide Ferhat’ın adamlarından.
Kucağımdaki kızı bırakıp ayağa kalktım. Endişeli ,korkulu değilim. Sadece sıradaki olayı merak ediyorum. Şimdi ne olacaktı ?

Birden kolumdan tutulup çekilmem ile beni çeken kişiye baktım. Batu'ydu. Gitmiş zannetmiştim ,oysaki o olaya şahit olacak kadar buradaydı.
Batu'nun adımları yerde yatan kıza doğru gitti. Eğilip nabzına baktı.

“Ölmüş.”

O da en az benim kadar rahattı. Alışık olmalıydı ki aynı soğuk ve cansız bakışları taşıyordu gözleri. Etrafa temkinli gözlerle baktıktan sonra tekrar kolumdan tutup apartmanın içine çekti. Kolumu hızla ondan kurtarıp bir adım geri gittim.

“Ne yapıyorsun ?”

“Yukarı çık , babanın adamları dışarıda az önce ne olduğunu gördün.”

“O kıza ne olacak ?”

“Onunla ben ilgilenirim. Sen şimdi ben burayı halledene kadar yukarı çık.”

Hiçbir şey demeden kafa sallayıp merdivenleri çıkmaya başladım. Benim yukarıda beklemem daha iyi olacaktı.
Evimin kapısına geldiğimde kapı açıktı. Adımı içeriye attım.

Her yer her yerdeydi. Etraf didik didik aranmış ve bunu yaparken de hiç saklama gereği duyulmadan daha çok tehdit mesajı verilmek istenir gibi dağınıktı ortalık. Hızlıca babamın odasına doğru ilerledim.
Odadaki bütün çekmeceler , dolabın içi tek tek aranmış ve burasıda dağıtılmıştı. Geçenlerde baktığım defteri aradı gözlerim. Yoktu . Odanın içine tek tek baktım ama yoktu. Defteri tam inceleyememiştim ama içinde bir şeyler olduğu belliydi ve Ferhat Yılmaz da bu defteri aldıysa defterde kesin önemli bir şeyler olmalıydı. O gün o defterin tamamını okumalıydım ama beni o defterden uzaklaştıran bir şeyler vardı.

Arkamda hissettiğim nefes sesi ile ellerim yumruk haline gelirken hızlıca arkama döndüm. Karşımda gördüğüm Batu ile gözlerimi devirirken ondan uzaklaştım.

“Amacın ne ? “

Bu görüntüleri gördükten sonra Batu'nun  arkamda sessizce belirmesi içimi ürpertmişti.

“Bir dahakine arkamdan sessizce gelme.”

Umursamadan ellerini ceplerine koyup içeriye bakmaya başladı.

“Kötü olmuş. Toplaması zor olacaktır.”

Batu'nun rahatlığı ile sinirle gözlerimi kırpıştırırken o etrafa bakmaya devam etti.

DİPTEKİ IŞIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin