8

13 1 0
                                    

"Hop hop hop! Yavaş gel, gel gel, gel abi. Duuuurrr."

Kaşlarım çatık, meraklı bir ifade ile nakliye yapan abiyi izliyordum.

Ellerini çırptı, "Bizden bu kadar." dedi ve elamanlarına baktı. "Hadi çocuklar, gidiyoruz." dedi. Ardından bulunduğu kamyonun içine bir göz attı. "Kitle oğlum şunu." dedi kamyonun kasasındaki aparatı işaret ederek. "Hayırlı olsun ablacım, güle güle oturun." dedi ve kırmızı kamyonun kasasından atladı, ön tarafa binip gittiler.

Merakla Süslü Hanım'a baktım. "Burada birlikte mi yaşayacağız?" diye sordum. Orta halli bir apartman dairesine gelmiştik. Binanın önündeydik. İçeri girmek bana henüz nasip olmamıştı.

Güneş ışığına baktı yüzünü buruşturup, ardından havaya doğru bir elini uzatarak yüzüne gelmesine engel oldu.

"Evet."

Kısa ve net cevabının ardından bana baktı. Bir iç çekti.

"Ancak bu kadar lüks bir ev tutabildim." dedi. Cıkladı. "Fiyatlar uçmuş." dedi. Sonra vücudunun tamamını bana doğru çevirdi. "Daha fazla dışarda, güneşin altında durmayalım." dedi. Eliyle apartman dış kapısını işaret ederek, "Yeni evimizi görmeye ne dersin?" dedi ellerini çırparak. Çocuk gibi sevinçle. Yüzümdeki ne yapacağımı bilmez ifade ile ona baktım ve gergince gülümsemeye çalıştım.

"Hadi bakalım. Hayırlı olsun." dedi ve önden geçmem için baş işareti yaptı.

***

İçerisi oldukça genişti. "Kaç odalı bu ev?" diye sordum. Ağzım açık bir şekilde devasa tabloya baktım. Kenarları altın rengiydi. "Gerçek altın değil, değil mi?" diye sordum. Yanıma geldi, "oradan bakınca sahte şeyleri seviyor gibi mi görünüyorum?" dedi. "Tabi ki altın kaplama!" Sesinde beni kınayan tonlama vardı. "Pardon." dedim. Ardından eve göz attım. "Birlikte mi kalacağız?" dedim.

"Evet." dedi. Ardından bana baktı. "Ne o, hoşuna gitmedi mi?" dediğinde kendimi savunmak istercesine, "Hayır." dedim. Onu kızdırmak istemiyordum ama fevri biriydi. Her an kızacak şeyler bulabiliyordu. Hatta her şeye kızıyordu. Onunla nasıl anlaşacaktım? Omzum içe doğru çökmüştü. Bir süre idare etmem gerekiyordu.

"Eğer soran olursa ne diyeceğiz?" diye sordum. Bana bakarak şöyle bir inceledi. Sonra düşünmeye başladı, ellerini arkasında birleştirmişti. Başını hafifçe havaya kaldırmıştı.

"Kardeş olmak fazla abartı olur. Kuzen olduğumuzu söyleyebilirsin." dedi.

"Kuzen?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Elini havada salladı. "Boş ver" dedi.
Dikkatle yüzüne bakmıştım.

***

"Sana yeni bir isim bulacağız." dedi. Ona tepkisizce bakmıştım.

"İki seçeneğin var: Ya görünmez olacaksın, ya da başka bir kimlik ve bedenle devam edeceksin..." Düşünmeye başladım. Yeni kimlikle nasıl yaşayabilirdim? Peki ya görünmez olmak? İkinci şık, küçükken hangi özel bir yeteneğimiz olsun isterdik sorusunun cevabıydı. O zamanlar belki böyle bir özelliği kabul edebilirdim ama şimdi hiç olası görünmüyordu bu. Görünmez olmak istemiyordum.

"Yeni kimlikle nasıl olacak? Bu mümkün mü?" dedim. Yüzünde manidar bir gülümseme vardı.

"Öncelikle..." dedi bana bakarak. "Adın için bir şey düşündün mü?" dedi bana. Salonda, üç kişilik koltukta oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmıştı. Tırnaklarını törpülüyordu.

"Hayır." dedim. Aynadan kendime bakıyordum. Normalde ten rengim beyazdı ama şimdi esmer tenliydim. Kahverengi gözlerime alışmam gerekiyordu. "Yeni bir ben oldum." adeta dedim. Ten rengim, fiziğim, saç rengim, göz rengim... Her şey değişmişti. Eskiden kumral, düz saçlarım vardı. Şimdi ise kahverengi, kıvırcık saçlarım vardı.

Hakkını Helal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin