Eve varmıştık. İçeriye girip Barış'a seslendim. Duştaydı sanırım cevap vermiyordu. Çok üstelemeden odama gittim.
Hala bacaklarım ağrıyordu. 24 saatini evde yatarak geçiren bir insan için,koca sahayı 2 tur koşmak kolay değil tabi.
Duştan çıktıktan sonra yatakta biraz telefonum ile ilgilendim. Canım çok sıkılmıştı,bizimkilere bakmak için aşağıya indim. Hem de ne zaman geleceklerini öğrenecektim. En azından ona göre hazırlanırım.
"Naber cemiyet?" Her zamanki gibi ikisi de telefona gömülmüştü. Beni görünce kaldırdılar kafalarını. "Ne oldu balım,ne sormaya geldin?" Allahım bu çocuk beni çok iyi tanıyordu yeminle.
"Değerli misafirlerin ne zaman geleceğini öğrenmeye geldim Berko"
"harbiden lan,bunlar ne zaman gelecek? Saat 20.30" Barış'ın bu dediğine anlam verememiştim,çünkü ev onun evi ve bize soruyor? Bazen çok garip olabiliyor. Ama alıştım diyebiliriz.Berkan Barış'ın kafasına hafif vurup
"Salak kardeşim benim. Ev senin,gelecek insanları biz mi bileceğiz bir. İkincisi,konuşana kadar aramanı öneririm."Barış'ın kafası yerine gelmiş olacak ki telefonu kulağına götürüp konuşmaya başladı.
Konuşma merasimi çok kısa sürmüştü. Bana dönüp "yoldalarmış. Altay'ı ve Taylan'ı alıp geleceklermiş." 'Tamam' diyip hazırlanmaya çıktım.Beklediğimden çabuk gelmişlerdi,ya da benim hazırlık biraz uzun sürmüştü. Neyse canım, banane. Sonuç olarak ev sahibi ben değilim ya,Barış düşünsün.
Daha fazla oyalanmadan biraz parfüm sıkıp aşağıya indim. Salona indiğimde yoklardı. bahçede oturmuşlardı. Bahçeye çıkıp onların yanına gittim.
Altay ile göz göze geldiğimde bir bana bir Barış'a bakıyordu. Yanlarına gidip selamlaştım. Altay'ın yanına selamlaşmak için geldiğimde hala mal mal suratıma bakıyordu.
Kerem farketmiş gibi konuşmaya başladı.
"Altay niye boş boş kıza bakıp duruyorsun?" Altay Barış'a bakıp beni göstererek "bu kız senin sevgilin mi?"Ona yaklaşık 20-25 dakikadır gülüyorduk,ama çocuk ta haklı,beni ilk defa gördü varsayarsak gayet normal diyebiliriz.
Sohbet baya koyulaşıyordu. Konu konuyu açıyordu. "Ben mutfaktan birşeyler getireyim." Diyip aralarından ayrıldım.
Tepsiyle önümü zar zor görerek yanlarına gittim. Tabakları dağıttıktan sonra Taylan birşey diyecek gibi aniden bana döndü. "Seni dinliyorum Taylan?" Diyip yerime oturdum.
Keşke hiç konuşmasaydım. "Ya ne kadar haddime bilmem ama, çok merak ettim. İşe alınmana ailen ne tepki verdi?"
İştahla onu dinleyen gözlerim bir an soldu. Ve kafamı yere eğmeme sebep oldu.Taylan "Gailba pot kırdım. Üzgünüm" bu konulardan ve bu sorulardan nereye kadar kaçacaktım ki? Derin bir nefes alıp Taylan'a baktım. Mahçup olmuş gibi bana bakıyordu.
Ona hafiften gülüp konuşmaya başladım.
"Hiç sorun değil Taylan,zaten bu sorulardan nereye kadar kaçabilirim ki? Eninde sonunda gene aynı noktaya gelecektim. Annem ve babam ben ortaokul ikinci sınıfta boşandı. Aslında benim için iyi oldu bu durum,çünkü çoğunlukla evde kavga kıyamet olurdu. Yani bu konu benim için bir süre iyiydi. Onların boşandığı zaman biz yurt dışında yaşıyorduk,babam izmirli olduğu için o İzmir'de kalmak istedi. Annem de zaten yurt dışında kalmak istiyordu. Babamla yüz yüze çok görüşemiyorduk,onun için telefondan arıyordu sürekli. Okulumu orada bitirip buraya geldim. Ama şu an ikisi ile de pek konuşmuyoruz. Babam sadece ara sıra arar beni,onunla konuşurum. Zaten en çokta babamla anlaşırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tercüman /M.K.A.
Teen FictionTesadüf seni karşıma çıkarmasaydı,gene aynı şekilde,fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim...