13.

380 24 2
                                    

Eve gidip direkt duşa girdim. Kendimi çok halsiz hissediyordum. Bi ara babamı arar sorarım ona. Çocukken hep bu işlerimle o ilgilenirdi.

Aslında,şöyle bir düşününce çok uzun zamandır ikisi ile de hiç konuşmamıştım. Annem ile ayrıldığımızdan beri sadece ara sıra 'Bir ihtiyacın var mı?' Diye mesaj yazıyordu.

Ben de 'saol' diyip kapatıyordum. Bazen görüldü de kalıyordu. Bazen de sadece bir 'tamam' ile kestirip atıyordu.

Yanlış anlaşılmasın,ailem bana düşkün insanlardı. Ama ben bazı geçerli sebeplerimden dolayı arama mesafe koymayı tercih etmiştim.

Annem başka bir adam ile birlikteydi. Zaten evden ayrılmamım esas sebeplerinden biri de buydu.

Annem çalışan bir insandı,adam ise annemin parasını yiyen bir para avcısıydı.

Annem belki kör kütük aşık olduğu için bunu yok sayıyordu. Ya da gerçekten yok saymak istediği için böyle yapıyordur.

Kendisini defalarca uyarmama rağmen hala o adamı seviyordu. En çok da canımı yakan şey buydu. Kendi karnından çıkan kızını değil de,iki ay önce tanıştığı adamı bana savunuyordu.

Babam,annemin aksine daha çok ilgi gösterir bana. Annemin olayını anlattığımda bile bana 'boşver kızım,annene bağırma o senin annen. Bir an çok sinirlenmiştir,veya günü kötü geçmiştir belki'

Diyip bana hep onu savunurdu. Boşanmaya karar verdiklerinde de babam beni üzümemek adına,durumu uzatmış.

Yani ben öğrendiğimde onlar zaten iki buçuk aydır boşanmış,birer iki yabancıya dönüşmüşler.

Kendi kendime mektup yazmayı seven insandım. Günlükte tutardım. Ama mektup konusu bana daha cazip geliyordu. Boşandıklarını öğrendiğim günden beri.

Onlara karşı söyleyemediğim her şeyi kağıtlara döktüm. Bazen,bir sayfanın ön yüzünü bile doldurmuyor du. Bazen içimdekini anlatmaya sayfalar yetmiyordu.

Bugüne kadar,gerçekten içimde ufak ta olsa bir his duyduğum herkese yazdım yıllarca.

Belki ben ölünce okuyacaklardı onları,belki ölmeden önce ben kendi ellerim ile teslim edecektim.

Belki de kimsenin haberi olmayacaktı yaşadıklarımdan...

En son iki,üç yıl önce yazmıştım son mektubumu. Anneme ve babama armağan etmiştim. Yıllar sonra yeniden hayatıma iyiki almışım diyeceğim insana yazdım.

Satırlarca,neden bilmiyorum ama Kerem'i hayatımın en büyük şansı olarak görüyordum. Onunla geçirdiğim her bir dakikayı sayfalara dökmek istiyordum.

Ellerim,yine doldukça bile bana acı veren o mektuplara gitti. Katlanmış olan sayfayı açıp incelediğimde her yerinde su damlası izleri vardı. Bunlar benim göz yaşımdı,bunlar benim acı dolu çığlıklarımdı.

Ve yeniden gözümden bir damla yaş süzüldü,
kelimeleri okumaya gücümün bile yetmeyeceğini çok iyi biliyordum. Sayfalara döktüğüm kelimelerin,beni sanki bir bıçak kesiği gibi yaralayacağını biliyordum.

Daha fazla kendime acı ve hüsran yaratmadan kağıdı katlayıp kutusuna geri koydum. O mektupları diğerlerinden ayrı bir yere koyuyordum. İçi acı ve hüzün doluydu.

Kendimi toparlayıp hazırlanmaya koyuldum. Yunus gilin ortamına ruh gibi gitmek istemezdim. Siyah tişört,siyah bir şort giyip ufak bir makyaj yaptım.

Tercüman /M.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin