"Sende harbiden aptalsın Yeonjun. Senin dışında herkes anladı Rina'nın senden hoşlandığını." dedi Minho. Bir yandan da rüzgara rağmen sigarasını yakmaya çalışıyordu.
"Söyleseydin ya o zaman Minho. Ben de ona göre davranırdım."
"Karışmak istemedim."
"Ne yani şimdi benim Karina ile olan arkadaşlığım bitti mi?" Yeonjun üzgündü. Karina bir arkadaş olarak onun için çok özeldi. Şimdi ise onu kaybetmek istemiyordu.
"Ne dediğini bir daha anlatsana. Belki bir şeyler çıkar." Yeonjun derin bir nefes alıp anlatmaya başladı en başından. Minho her dediğini tüm ciddiyeti ile dinliyordu. Sonunda bir şey bulmuş gibi gülümsedi.
"YEONJUN SEN AŞIK OLMUŞSUN!" Yeonjun hiçbir şey anlamadan Minho'ya baktı.
"Ne aşkı, ne oluyo?" Minho kahkaha attı.
"Olum sen ne dikkatsizsin ya. Rina demiş ya sana. 'Şimdi de gelmiş hoşlandığın kız için benden tavsiye bekliyorsun.' SEN YEJI'DEN HOŞLANIYORSUN!"
Yeonjun duyduğu şey ile ne yapacağını bilemedi. Gerçekten Yeji'den mi hoşlanıyordu? Nefret ettiği, düşmanı olan o kızdan mı? Sürekli onu tekmeleyen, kaba ve asabi olan Yeji'den mi? Üstelik onunla hiçbir tensel temasta bulunmamıştı bile.
"Saçmalama ya. Karina kıskandığından öyle demiştir." diye kestirip atmaya çalıştı.
"Bilemiyorum. Açıkçası ben de şüpheleniyordum senden. Her olayımız da 'yeji bende' dediğin için." dedi Minho, Yeonjun'un tepkilerini ölçerken.
...
Karina bir kafede tek başına oturmuş kahvesini içiyordu. Kendini dinlemek için güzel bir zamandı. Yeonjun ile aralarına mesafe koymayacaktı. Ne olursa olsun arkadaşlıkları çok güzeldi ve bitmesini istemiyordu. On beş yaşındaki Rina ne yaptıysa yine onu yapacaktı. Yeonjun'un ümitsiz vaka olduğunu anlamıştı artık. Yeonjun'u unutması gerekiyordu. Belki de ona yeni birisi lazımdı. Ama Yeonjun'u unutturacak birini bulmak zordu onun için. Yaklaşık altı yıldır ondan hoşlanıyordu. Derince nefesini verip kahvesinden bir yudum daha aldı. Kafası fazlasıyla karışıktı.
...
"Beomgyu sen mi gidiyorsun ben mi gideyim?" dedi Wonyoung. Birkaç gün önce onlara gösterdiği gruba kafayı takmıştı. Tek gidemedigi içinde Beomgyu'yu zorluyordu.
"Tamam, Wonyoung. Gidelim hadi." Wonyoung gururla ayağa kalkıp güldü. Çok eğlenecekti. İkisi beraber grubun yanına gittiler. Üç kişiydiler zaten.
"Selam." dedi Wonyoung ortadaki çocuğa elini uzatırken. Çocuk gözlerini kısarak Wonyoung'a baktı. Sonra elini uzatmadan cevapladı.
"Selam?" Wonyoung gergin bir gülümseme ile havada kalan elini indirdi.
"Sizi okulda hiç görmemiştim. Yeni mi geldiniz?" dedi Wonyoung ortamı rahatlatmaya çalıştı. Beomgyu sadece Wony'nin arkasından bakıyordu gruba.
"Ay, evet. Bir hafta falan oldu." dedi içlerindeki tek kız heyecanla. Wonyoung yemini bulmuş gibi gülümsedi.
"Öyle mi? O zaman size çok güzel bi haberim var. Bu akşam benim evimde küçük bi' parti yapacağım. Okulda belli başlı kişileri davet ediyorum. Siz üçünüz de davetlisiniz." Beomgyu tek kaşını kaldırarak Wonyoung'a baktı. Parti mi vardı?
"Bende bu okul sıkıcı diye düşünüyordum. Sonunda eğlenmeye başlıyoruz." dedi saçı mavi olan çocuk.
"E tamam o zaman. Numaralarınızı verin bana. Ben size akşam konumu saati falan atarım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
onlar kim, multifan
Acak"Aşk bir yalan: adem ile havvadan kalan." ... Bir çeşit lise kaos kurgusu