Jennie'den...
"şu yıldız benim, ayın hemen yanında en çok parlayan" dediğim parmağımla o yıldızı gösterirken.
"adıda... adsız olsun, bir isim bulamadım"
"ben o yıldıza Jennie diyeceğim, seni göremedim her an o yıldıza bakıp seni yanımda hissedeceğim" deyivermişti Kai. Bu tatlı ve oldukça hoş olan sözlerine bir tebessüm bıraktım. Kafamı geri yasladığımda istemesizce gözlerim kapanmış ve uykuya dalmıştım.
***
Lisa'dan...
Sabah başımda duran Jungkook'la uyandım. Diğerleri uyanmasın diye beni dürtüyor ve sessizce adımı tekrar ediyordu.
"Lisa uyandırdığım için özür dilerim ama kahvaltı hazırlamak için uyandırdım seni."
Gözlerimdeki çapakları temizlerken konuşmaya başladım.
"sorun değil Jungkook"
Yavaştan ayaklanırken başım dönmeye başlamış ama çok sürmemişti. Mutfağa doğru ilerlemeye başladığımda Jungkook'ta peşimden geldi.
dolabı açıp neler var diye baktım. Dolap ağzına kadar doluydu. Benim kahvaltıda yediğim her şeyi masaya koydum. Jungkook'ta o sırada yumurta haşlamaya başlamıştı.
"napıyonuz be siz burda" Diyerek mutfağa yeni uyandığından çatallaşmış sesi ile giriş yapmıştı Rose.
"gördüğün gibi kahvaltı hazırlıyoruz Rose" diyerek hemen cevap vermişti Jungkook.
"ben gevrek yapçam" diyerek tam dolaptan sütü alıcakken hemen bileğinden tuttum ve Rose'yi masaya oturttum.
"burdan bir yere gitmek yok hanımefendi."
Rose bana masumca bakışlar atıyordu. Ama onu iyi tanıyorum.
"oyunlarınıza da kanmam"
"Pişt Jungkook" Dedi Rose. Ne diyeceğini merak edip Rose'ye döndüm.
"Bu amma inatçı he" Gözleriyle beni gösterdiğinde Jungkook'a baktım. Baktığım an gözlerimiz kesişmişti.
Sonradan Rose'nin kafasına bir tokat geçirmiştim.
"Asıl inatçı keçi bu" dedim Rose'yi gösterirken ve devam ettim. "çabuk Jimin'e söyle" dedim Jungkook'a
"Jungkook söylersen sana Lisa'yı ayarlarım" demişti Rose. İkimizde Jungkook'a bakıyorduk. Kalıcak mı? Yoksa gidecek mi?
Gitti...
"vay orospu çoçuğu"
"önemli değil Rose, sevesi gelmemiş" deyip tezgaha döndüğüm an Jungkook çıka gelmiş ve elindeki beyaz gülü saçıma yerleştirmişti.
"şimdi Lisa'yı sana ayarlayacak mıyım? ayarlamayacak mıyım?" niye tek kaşı havada sordu Rose.
"gerek kalmadı" Demesiyle kollarını belime sardı ve dudağıma yaşayamayacağı bir an yaşattı. Ellerimi yanaklarına götürürken Rose konuşmaya başladı.
"e"
İkimizinde nefesi kesilince birbirimizden ayrıldık. Alnını alnıma yasladı.
"Kıskandım iyi mi?" Demişti Rose. Tam o anda içeri Jennie girmişti.
"Has siktir, noluyor burada"
"Bunlar öpüştü gözümün önünde."
Jennie bize çatmış kaşlar+şaşırmış gözler ile bakarken konuştu.
"gidin içeriye orda devam edin kış kış"
Jennie bizi resmen mutfaktan kovmuş. Birde üstüne kapıyı kapatmıştı. Jungkook'la bir birimize baktık.
"Nerede kalmıştık." Demiş ve çoktan bir elini belime diğer elini ise çeneme yerleştirmişti Jungkook. Ne kadar hayallerini kıracak olsamda ondan ayrıldım.
"en son kahvaltı hazırlıyorduk." dedim ve mutfak kapısını kolunu tutarken çenemi omzuma koydum ve Jungkook'a karşı fısıldadım.
"şunlar bir gitsin, sonra hallederiz işimizi" Dediğimde dudağımın bir kenarı havalanmıştı.
Kapıyı açtım ve içeri girdik.
"Bak ya, kardeşim işiniz yok mu sizin?" diyerek elindeki tabağından bir kaşık gevrek almıştı Rose.
"Jennie, sen buna niye gevrek veriyon" yemek hazırlayan Jennie önce bana sonra Rose'ye baktı.
"kıymam ben aşkıma"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betrayal •T A E N N İ E•
ChickLit"ihanetin tedavisi, kahpeliğin bahanesi olmaz Taehyung..."