2. TUZAK

90 13 10
                                    

Keyifli okumalar...

İçimde, okyanusun en derinlerinde, ormanın karmakarışık noktasında, yanmış bir çiçeğin küllünde, ölmüş cansız bir bedenin atmayan yüreğinde, çığlık atan bir ruh vardı. Bu ruh bir erkeğe, küçük bir kıza veya yaşlı bir insana ait değildi, bu ruh bana aiti.

Ruhum, kalbimin kör zindanında zincirlenmişti. Oysaki olmak istediğim ben tam orada çığlıklar atıyordu. Sırf bu yüzden aynaya bakmak benim için bir işkenceydi. Aynalar, korkuların gün yüzüne çıkmasını sağlayan fısıltıydı. Aynaya baktığımda ruhumu hissediyordum, görüyordum ama onu oraya mahkum etmeye devam ediyordum.

Aynalar benim kıyametimdi. Gerçek beni haykırıyordu fakat unuttuğu bir şey vardı. Maskeler gerçeği saklardı. Maskeler kıymetli bir dostken, aynalar düşmanımdı. Ben ise düşmanımla savaşmak yerine kaçmayı tercih ediyordum. Belki de yaptığım en büyük hata buydu. Bir gün yolun sonu gelecekti ve ben gerçeklerle yüz yüze kalacaktım. Asıl benle. Ruhum, kör zindandan kurtulacak ve baş köşeye oturacaktı. O zaman maske düşecek ve sırlarım kendini çırılçıplak sunacaktı.

Güçsüzdüm ama güçlü gözükmeyi öğrenmiştim. Kalabalığın içinde ağlarken bile kahkaha atmayı öğrenmiştim. Maske ne de yakışıyordu yüzüme. Oysa ki biri gözlerime baksa ne fırtınalar koptuğunu anlardı ama hiçbir insan gözlerimin derinlerine bakacak kadar değer vermezdi bana. Belki de canımı acıtan buydu ama ben acılarla yaşamayı da öğrenmiştim.

Gerçekler acıtırdı önemli olan onlarla yüzleşmekti...

                                                                        🎭  

Kenetlenmiş ellerimize bakarken içime kötü bir his doğmuştu. Öyle ki bu his beni içten kemirecek kadar korkunçtu. Elimi onun elinden çektim ve terleyen avucumu pantolonuma sildim. Havada kalan elini yavaşça çekti ve dudaklarında ki gülümseme daha da genişledi. Ben ise ona çatık kaşlarla baktığımı fark edip, kendime çeki düzen verdim.

"Gelin böyle." eliyle masayı gösterdi, Hale teyze ve bizde baş sallayıp sandalyelere kurulduk. Kendimi diken üstünde hissettiğim için gerilmiştim. Uzun, ojeli tırnağım kolumda ki kabuk bağlayan yarayı tekrar deşti. Vücudumu ufak bir sızı kapladı ama ardından gelen akıntı gevşememi sağladı. Ne kadar miden bulanırsa bulansın rahatlattığı kesindi. Gevşedim ve genzimi temizleyip doğruldum. "Diğerleri nerede?" merakla bize bakan Hale teyzeye, Selin cevap verdi. "Asır'ın birkaç işi varmış. Diğerlerini bilmiyorum." dudağını büktü ve başını iki yana salladı. "Özledim onları da, gelsinler." gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım. Hale teyze, ellerini masaya koydu ve ayağa kalktı. "Bir şey ister misiniz?" başımı iki yana doğru sallayarak istemediğimi belirttim. Selin bana arada kaçamak bakışlar atsa da bunu pek umursamadım. "Sultanım seninle konuşacak iki çift lafım var." ayağa kalktı ve onun koluna girerek hızla mutfaktan çıktı. Selin de gittiği için ikimiz baş başa kalmıştık. Bu daha da gerilmeme sebep oldu. Böyle ortamlardan her zaman nefret ederdim.

Ortamdaki sessizliği bozan o olmuştu. "Buralar da mı yaşıyorsun?" başımı kaldırdım ve ona baktım. Dudaklarına samimi bir gülümseme kondurmuştu. "Aslında biraz uzağım. Yarım saatlik yol." anladığını belirtmek için mırıldanır gibi ses çıkardı. "Ya sen?" bakışları bana döndü ve genzini temizleyip, konuşmaya devam etti. "Buraya yakın." başımı yukarı aşağı salladım ve tekrardan sessizliğe gömüldüm.

Selin ve Hale teyze içeriye geçince bende ayaklandım. "Selin ben gidiyorum. Sende gelecek misin?" başını salladı ve yerdeki çantasını eline aldı. "Biz gidelim artık. Kendine çok iyi bak tamam mı? Yarın yine gelmeye çalışacağım." dedim ve Hale Teyze'nin kollarının arasına girdim. Onda annemden alamadığım fakat kendisinden aldığım anne şefkati vardı. Kollarından ayrıldıktan sonra Selin ile de sarıldılar. "Kendinize iyi bakın boş vakitlerinizde yanıma gelin. Selin baş parmağı ile tamam hareketi yaptı ve ona öpücük kondurdu. "Sizle tanıştığıma memnun oldum. Tekrar görüşmek dileğiyle." sesin geldiği yöne başımı çevirdim. "Bizde. Umarım tekrar görüşürüz." Selin cilveli sesi ile konuşup ona göz kırptı. Şafak ise kıkırdayarak başını iki yana salladı.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin