13. BİRBİRİNE YABANCI İKİ KADIN

16 1 0
                                    

Keyifli okumalar...

Tanrı'nın kullarına bahşettiği cennet ve cehennemi vardır. Cennet güzellik olarak anılırken, cehennem ateşin efendisidir. Ben hangisine layıktım? Cennet mi yoksa cehennem mi? Tanrı'nın bana sunduğu bu kanlı oyunu kazanacak mıydım yoksa hepsi yalan mıydı? Tanrı biz miydik yoksa sadece piyon muyduk?

Bir köprüdeydim. Köprü sallandıkça aciz bedenim sağa, sola doğru savruluyordu. İki yol ayrılmıştı bana. Sağımda cennet, solumda cehennem vardı. Bir o tarafa bir de diğer tarafı bakıyordum. Zihnimdeki sesler susmak bilmiyor ve kulak tırmalıyordu.

Bir taraf seçmem gerekiyordu yoksa köprü yıkılacaktı. Tanrı, yoktu. Artık onun varlığını hissedemiyordum. Tanrı, aciz insanların kendisini yalnız hissetmemek için kafasında kurduğu bir hayal ürünüydü. Buna inanır ve ona ibadet ederdi. Bu yüzden benim inandığım cennet ve cehennem dünyada yaşanıyordu. Dünya da hem cehennem hem de cennet vardı. Bu ikisi insanın zihninde ki iki yoldu.

Şimdi sıra bendeydi. Kendimi kurtarmak için cennete doğru ilerlerken varlığını hissettiğim ama göremediğim eller beni cehenneme çekiyordu. Hayır, gölge de bendim, cennete yürüyen kişi de bendim. Ben kendi ellerimle kaderimi çizmiş ve bu yol da ilerliyordum. Bu benim kendi ellerimle yazdığım bir hayattı. Son nokta atıldığında her şey belki de bitecekti.

Ürpertici bir rüzgar estiğinde bedenim ürperdi. Üşüdüğüm için üzerimde ki ıslak kıyafetlere sokuldum. Yattığım sedyeye daha çok yaslanıp, başımı duvara yavaşça vurmaya başladım. Kafamın içinde dönen bu tartışma bitmek bilmiyordu. Neredeyse yarım saattir hastanede sedyeye yatırılmış bir durumdaydım. Yanımda ki erkek, genç bir hemşire koluma taktığı serumla ilgileniyordu. Kendime tamamen geldiğimde ifade için polisler gelecekti.

Zihnime düşün silik görüntüler ile kusacak gibi oldum. İçimde ne var ne yok boşaltmak istiyordum. O olaydan sonra kaldırıma bayılmıştım. Neyse ki şiddetli düşmediğimden bir yerime bir şey olmamıştı. Uyandığımda ise hastanedeydim. İki tane polis arabayla gelirken beni görmüş ve hastaneye getirmişlerdi. Bana ne olduğunu sorduğunda başımdan geçenlerin sadece kısa bir süresini anlattım fakat devamını getiremeden başım dönmüştü. Bu yüzden iyi olduğumda tekrar geleceklerdi.

"Hanfendi başınızı duvara lütfen vurmayın!" yanımda ki hemşirenin uyarısı ile ona dönüp, başımı salladım. Bana gülümsediğinde dudaklarım kıvrıldı. O an boğazımın kuruduğunu hissettim ve bunu ona söyledim. "Su verir misin?" başını sallayıp, yanda ki komedinde duran suyu aldı ve bana uzattı. Şişenin kapağın açıp, hızlıca ağzıma götürdüm. Ferahladığımda şişenin ağzını kapatıp, komedine koydum. Biraz da olsa daha iyiydim. Bu yüzden polisler gelebilirdi.

"İfade için polisler gelebilir." bana tereddütle baktığında kendimden eminmişçesine başımı sallayıp, gözlerimi kırpıp, açtım. "Sen bilirsin. Çağırmaya gidiyorum." kapıya doğru gittiğinde tekrardan önümde ki boş duvara baktım. Aslında bir tablo asabilirlerdi. Böyle bembeyaz duran duvar içimi bunalttı. Yine de izlerken istemsizce kafamı duvara yavaşça vurmaya başladım. Aynı zamanda dudaklarımdan kısık bir mırıltı çıkıyordu.

Kapının sessizce açılması ile mırıldanmayı kestim, kafamı duvara vurmayı bırakıp, polislere baktım. Beni geçen ifadeye alan polisler bunlar değildi. İki polis içeriye girdiğinde arkalarından bir kişi daha girdi. Geçen gördüğüm dedektif buydu. Üç tane iri vücutlu, uzun boylu adamlar korkudan bayılmama sebep olabilirdi. Onların yanında kendimi bir cüceden farksız görüyordum.

"Tekrardan merhaba, Asya." yirmilerin sonunda olduğunu düşündüğüm polis baş ucuma kadar geldi. O sırada onu inceleme fırsatı bulduğumu fark ettim. Açık tonlarda ki mavi gözlerini kısmış elinde ki not defterine bakıyordu. Açık kahverengi kaşları da çatılmış ve arasında çukur oluşmuştu. Uzun, hafif kemerli bir burnu vardı. Çenesi ise köşeli bir yapıya sahipti. Neredeyse yok denilecek kadar ince dudaklarını dili ile ıslattı. Dudağının hemen sağ köşesinde orta büyüklükte bir ben vardı. Önüne düşün sarı saçlarını eli ile çekip, bana baktı. Gözlerinin bana değmesi ile onu incelemeye son verdim.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin