BÖLÜM 17

343 23 13
                                    


İLAHİ BAKIŞ AÇISINDAN DEVAM...

Genç kadın Asil sima operasyonun bitmesine rağmen sevgili sevgilisinden saatlerdir haber alamıyordu. Operasyona dahil olan ailesinde ki bireylere
"Operasyonda yaralanan varmı?"
diye sormuş olsa da net bir yanıt alamamıştı. Ama en sonunda o da sevdiğinin aramasını beklemekten sıkıldığı için evden ayrılıp, yuvasına gitmeye karar vermişti.

Güneş, Asil'in hayatında ki güzel şeyler gibi gökyüzünden kayıp giderken, aydınlığı sönen bir yıldıza benziyordu. Bu yıldızın ardında ise karanlık vardı. işte Asil en çokta ondan korkardı. Arabayla tam gaz yolda ilerlerken tüm karanlıklara ruhunu kapatmış, böylece sevgilisinin evine hızla gelmişti.

Genç Adam Vural Talan ise ölmesine ramak kala, o kurşundan kurtulduğu için buzdan bir adama dönüşmüş gibiydi. Bakıyor ama görmüyor, dinliyor ama duymuyordu. Saatlerdir merakta olan sevgilisini düşündükçe delirecek gibi oluyordu. Ya kendisine bir şey olsaydı? O zaman Asil'ine ne olurdu?
Ölür müydü?
Delirir miydi?
Yoksa hayatına hiç birşey olmamış gibi devam mı ederdi?

Bu düşünceler adamı sonu bilinmez derin bir uçuruma sürüklüyordu.
Zili çalan kapıyla birlikte elindeki viskiyi oturduğu koltuğun yanında ki masaya bıraktı ve kapıya doğru adımladı. Kapıyı açtığında biricik Asil'ini görünce kalbindeki buzlar eriyip su gibi ruhuna aşk aktı.

Sevgilisi ağlamaktan ve öfkeden kızarmış gözleriyle karşısında dururken ne yapacağını kestiremiyordu. Asil alayla gülüp:

"Nasıl olduğunu arayıp bildirmeye gerek duymadığın gibi sanırım şimdi beni evine almayada gerek duymuyorsun?"

Vural şaşkınlıkla kala kalırken Asil onu umursamadan ittirip içeri girdi ve kapıyı kapattı. Vural onu bu kadar öfke dolu görünce Asil'in yanına salona gidip konuşmaya karar verdi.
Salona geçince Asili ellerini saçına geçirmiş volta atar halde bulmuştu.

Asil gözünden akan bir damla yaşla birlikte ona doğru döndü ve "sen şu paşa'ya bak! burda oturmuş birde utanmadan viski içmiş ama tabi ki içer! sonuçta onun acaba öldü mü kaldı mı , diye düşünen bir sevgilisi yok öyle değil mi?! " dedi

Vural ağzını bile açamadan Asil cümlelerini acımasızca dillendirdi. Çünkü yıllardır birisini kırdığında hep alışkanlığım diye geçiştirirdi.
sandığının aksine insanları kırmak alışkanlık olmamalıydı.

"ya ben delirdim! anlıyor musun, DE-LİR-DİM! Gözünde şu bir bardak viski kadar değerim yok ha?! Gereksiz miydi senin gözünde sevgilini arayıp 'operasyon başarılı bitti.' demen?! Öldüm ben Vural, meraktan öldüm. Saatlerce senden haber alamadım, abilerim eve geç gelince alacağım cevaptan korktum ve buraya geldim ama gelince bir de ne göreyim? Biricik sevgilim yayılmış koltuğa, rahatça viskisini yudumluyor. Yazıklar olsun sana be! Yazıklar olsun..."

Vural en son böyle cümleleri ne zaman duymuştu? 18 yıl önce peçete satmayı deneyipte kimse alamayınca karşısına onu dövmek için çıkan adamdan mı duymuştu? Asil'in bu tavrı ona o adamı hatırlatıyordu.

Peki Asil bu çığlık çığlığa olan sessizliği en son ne zaman duymuştu?üvey olduğunu öğrendiğinde mi? Vural'ın bu suskun tavrı ona bunu hatırlatıyordu.

"yarın öbür gün öldüğünde cenazedeyken tabuttan hortlayıp selam Asil ben öldüm, hadi cehennem de görüşürüz. deyince falan haberim olacak galiba öldüğünden" dedi

Ferfecir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin