Bölüm 9

8 4 0
                                    

Karşımda oturan kıza şaşkınlıkla bakıyordum. Ne zannediyordu kendini? Benim kraliçe olduğumu görmüyor muydu? Gediz'e baktığımda bana "ne diyor bu?" Der gibi bakıyordu. Dudaklarımı bilmiyorum anlamında büzdüm.
"Nedemek kraliçe sensin. Kraliçe isen tacın nerede? Ya da benim başımda olan taç neden senin başında değil?"

"Çünki senden bir önceki kraliçenin kız kardeşiyim ben." Ne kadar gülünç.

"Peki neden çıkıp kraliçenin kardeşi olduğunu ve kraliçenin sen olması gerektiğini söylemedin? Ben kraliçe olurken sen neredeydin?"

" Kardeşimin öldüğünü daha yeni duydum." Dedi. Kesin öyle olmuştur.

"Pekala okdara yol gelmişsin şimdi zorluk çıkarmadan dışarı çık!" Dedim ayağa kalkarken. Kızda ayağa kalktı.

" Asla! Kraliçe ben olasıya kadar asla durmayacağım! Size ölümün tadını tattıracağım!"

" Yeter bukadar saçmalık! Hemen çık dışarı!" Diye bağırdım o sırada Gediz'de ayağa kalktı.
" Muhafızlarrrrr!" Diye bağırdı Gediz.
Muhafızlar içeri girmeden kalça hizasındaki kılıcını çıkardı bende ne olur ne olmaz diye taşıdığım kılıcımı çıkardım. Kılıcını kaldırıp dümdüz bir şekilde vuracak iken kılıcımı kaldırıp buna engel oldum. Hemen ardından kılıcını karnıma saplamak için hamle yaptığında yana geçtim ve onun kılıcına üstünden vurdum. Amacım kılıcını yere düşürmekti. İçeri muhafızlar girdi kız arkasına döndü ve muhafizın birinin kafasını kopardı. Kılıcı gerçektende çok güçlüydü özel yapım olmalı. O arkasını dönünce kılıcımı boynuna geçirecek iken arkadan karnıma kılıcının arkası yani tutma kısmı ile sert bir şekilde vurdu
"Ahhh!"
Acıyı hisseder hissetmez çığlığı bastım. William seslerimizi duymuş olacak ki assağı geldi.
"Esem!" Gediz'in burada olduğunu unutmuşum. Bir muhafız kılıcını çekip ona saldırmaya başladığında
"Hahah demek bukadar güçsüzsün gülünç"
" Dur! Çıkın dışarı ben halledeceğim" dedim muhafizlara karşı. Ona benim kim olduğumu gösterecektim. Muhafızlar dışarı çıkarken vücudu bana doğru döndü.
"Esem ne yapıyorsun. Bu bir oyun!"
Gediz'e baktım. Daha fazla gerilmesini istemediğim için sıcak bir gülümseme bahşettim. Kafasını iki yana sallayıp oda şatoyu terk etti. Ah hayır böyle olmaması gerekti. Kız bana güldü ama bu dostça bir gülüş değildi aksine düşmanca bir gülüş idi. Kız bir anda arkama geçti ben arkana baktığımda kılıcını boyun hizama doğru sallamaya başladı. Hemen uzaklaştım o hala kılıcını boynuma sallamya devam ederken kılıcını kaldırıp hızlı bir şekilde eğilip bacaklarının arasından geçer iken sağ bileğine derin bir çizik attım. Arkasından bu sefer sol bileğine derin bir çizik attım.
"Ah! Seni öldüreceğim!" Dedi acı çekerken. Arkasına dönecekti ki ayak bileklerindeki acı ile yere dizlerinin üzerine düştü kılıcını almak için ona yaklaştığımda kılıcını bana savurmaya başladı. Bu sefer el bileğine hafif bir çizik attım. Kılıcını daha fazla tutamayarak düşürdü.
"Ah! Lütfen yardım et. Canım çok yanıyor." Ne kadar kötü birisiyim ben böyle. Elimi uzattığımda bıçağını elime sapladı.
"Aaaaaahhhh! Elim!" William benim kılıcımı alıp kızın boynuna tuttu.
"Esem öldüreyim mi öldürmeyeyim mi sen söyle?"
"Hayır William dur!" William muhafızları çağırıp kızı zindana atmalarını söyledi. Benimle beraber yukarı William'ın odasına çıktık. İlk yardım çantası getirdi ve benim koltuğa oturmamı söyledi. Dediğini yapıp koltuğa oturdum.
"Şimdi bıçağı çıkarırken biraz acıya bilir. Sabret." Kafamı sallayarak onu onayladım. Bıçağı hızlı bir şekilde çıkardı.
"Ah!"
"Pardon" dedi. Akan kanı temizledikten sonra bir doktor çağırdı. Doktor elimde açılan deliği dikmeye başladı. Çok canım yanmıştı. Bu acılı dakikalar sonunda geçti.
"Neler oldu bana anlatır mısın Esem?"
"Şey kızın ismi Aden eski kraliçenin küçük kardeşi imiş. Ve buranın gerçek kraliçesi olduğunu söyledi. Dışarı çıkmasını söyledim ama çıkmadı sonrada neler olduğunu biliyorsun."
"Anladım. Sen iyi olanı yaptın."diyip biraz da olsa içimi rahatlatmıştı. Gediz şimdi neredeydi acaba.

GEDİZ

Şatodan çıktıktan sonra biraz gezmek istedim. O yüzden şehre inmeye karar verdim. Buranın şatosu ormanın içindeki dağda idi şehir ise dağın aşağısında. Şehre indiğimde herkes bana bakmaya başladı. Bir tane çocuk beni göstererek annesine
"Anne bak kral"
"Evvet annecim." Ne ben kral mıydım? Saçmalık Esem ile daha evlenmemiştik bile. Her ne ise yanıma yaşlı bir kadın geldi ve elindeki nektariyi bana uzattı.
"Buyrun kralım şifadı bunu yiyin."
"Teşekkürler." Dedim ve nektariden bir ıssırık aldım. Çok lezzetliydi.
"Hayrola neden buraya geldiniz?"
"Gelemez miyim?"
Tabiki gelebilirsiniz ama biraz garip geldi."
"Neden?" Dedim
"Çünkü önceki kraliçemiz bizim ile hiç ilgilenmiyordu şehrimize gelip halka selam bile vermiyodu."
" Anladım. Ama artık Esem ile ben varım ara ara gelirim artık. Her neyse buraya yakın bir göl var mı?" Daha önce Esem ile gittiğimiz göle gidecektim. Çok huzur verici bir yerdi.
"Evet var kralım. Şehirn sonunda bir patika var o yolu takip ederseniz sihirli göle ulaşırsınız."
"Teşekkürler" diyip ordan uzaklaştım.

🕊️🕊️🕊️
Şehrin sonuna gelmiştim. Yaşlı kadının dediği gibi ormanın içinde bir patika vardı patikayı takip etmeye başladım. Göle gelmiştim. Sanki önceki geldiğimden daha güzel idi ya da akşam olduğu için güzelcqcbb gözüküyordur. Gölün üstünde yıldız gibi nokta nokta bir şeyler parlıyordu sim gibi. Su masallardaki gibi gri renkte idi. Muazzam görünüyordu. Gölün yanındaki ağaca oturdum sırtımı ağaca yasladım ve öylece gölü seyrettim. Önceden buraya Esem ile girmiştik. Suya parmak uçlarımı değdirip çıkardım dokusu çok güzeldi.
Suyun içinde baloncuklar gördüm ya birisi suya girmişti ya da suda balık vardı. Bir şey elimi hızla çekip suyun en derinine doğru ilerlemeye başladı. Gözlerim hiç bir şey görmüyordu çünkü suyun dibi karanlıktı. Hızla yüzeye doğru yüzdüm. Yüzeye çıktığımda bir kadın gördüm. Siyah saçları,çekik siyah gözleri,kiraz renginde dudakları,al al yanakları ve buğday teni vardı.
"Ahahahaa çok eğlendim" dedi. Beni görünce elini ağzına götürdü.
"Kralım b-ben sizin olduğunuzu bilmiyordum özür dilerim" dedi.
"Önemi yok. Adın ne?"
"Ben Adel"
"Şey gi-gitmem lazım" diyip benide burda bırakıp gitti. Ne kadar arkasından seslensemde durmadı. Çok garip davranıyordu acaba nesi vardı.
Yine aynı yoldan gidecektim ama gece gece hiç bir yer görünmüyordu. Bir yere doğru yürümeye başladığımda bastığım yerlerden ışık çıkıyordu. Bastığım şey sanırım bir sarmaşıktı sanırım bu sarmaşıklar sihirli idi. Sarmaşıklardan biraz topladım. Geldiğim yerden sarmaşıklar sayesinde geri gittim. Yolda yürüyen yaşlı bir adama
" Buralarda çiçekçi var mı?" Diye sordum .
"Evet var. Şuan açık sanırım. Şehrin girişinde bir dükkan var zaten yazıyordur çiçekçi diye. Sen kimsin?"
"Ben kraliçenin nişanlısıyım ve de teşekkür ederim."
"Rica ederim kralım"

🕊️🕊️🕊️

Şehrin girişinde gelmiştim. Bir dükkan buldum üstündede kocaman harfler ile "çiçekçi" yazıyordu. Dükkandan içeri girdim.
"Merhaba ben bir çiçek yaptıracağım da."
"Merhaba nasıl bir çiçek istersiniz kralım"
"Adını bilmiyorum ama rengi mavi"
Adam işaret parmağını kaldırdı "bekle" der gibi ve yanında duran kapıyı açtı. Geri geldiğinde elinde çok güzel mavi bir çiçek vardı.
"Bunlardan mı istemiştiniz kralım?"
"Evet tam olarak bu. Şey bu elimdeki sarmaşıklarıda çiçekler ile birleştirip buket yapar mısınız? Parlamasını istiyorum." Dedim güler yüzüm ile.
"Hemen." Diyip elimde parlayan sarmaşıkları ona verdim. Aradan beş dakika geçti sonunda çiçekleri aldım.
" Kaç TL"
"Sizden para alamam kralım"
"Lütfen itiraz etmeyin kaç TL"
"Elli ama-
"Muhafızlardan paranı göndereceğim eline sağlık." Yaşlı adam yüzüme gülümsedi.
"Sarmaşıklar sadece akşam parlar"
Kafamla onu onayladım sonrada şatonun yolunu tuttum. Şatoya gider iken çiçeğe bembeyaz bir kuş kondu 🕊️ ve şatoya gidene kadar hiç ayrılmadı. Muhafızlar kapıyı açtı.
"Şehirde bir çiçekçi var oraya yüz TL borç yazdırdım şimdi gidip ver" dedim evet yüz TL dedim çünkü o yaşlı adam hak ediyor. İçeri girdim ve yukarı odamıza doğru çıkmaya başladım. Odamızdan içeri geldiğimde Esem uyuyordu.
"Gediz sen mi geldin?" Uyumuyormuş.
"Evet bak sana ne getirdim"
"Bunlar çok güzel teşekkür ederim" dedi gözlerinde güller açar iken.
" Gerçekten beğendin mi?"
"Evet çok. Bu üzerindeki kuş ne ?"
" Bu artık bizim kuşumuz. Yani ben öyle istedim beraber camdan dışarı bırakalım mı?" Beni onaylar şekile kafasını salladı. Camı açtık kuşu elimize aldık.
"Dur dilek dileyelim" umarım evlenip çok mutlu oluruz. Beraber kuşu dışarı bıraktık. Kuş uçsuz bucaksız karanlığa doğru özgürce uçtu. Umarım o kuş dileklerimizi gerçekleştirmiş bir şekilde bize geri döner. Beraber yatağa girdik.
"İyi geceler güzelim"dedim Esem'e
"İyi geceler" dedi.

🕊️🕊️🕊️

MERHABA SEVGİLİ OKURLARIM BU BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ.

İki Ayrı DünyalardanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin