7. 'Güven Kırıntıları'

31 3 14
                                    

Agahı kollarından tutup geriye çektim. Elim ile gözlerimi silip bulanıklılığı yok etmeye çalıştım. Ona bakıp, "Bana bak. Korkmayacaksın. Tamam mı? Ben senin yanındayken korkmayacaksın. Sana zarar gelmesine asla izin vermem Agah. Asla!" dedim ardından kollarını sıkıp "Kendine gel!" diyerek konuşmayı sonlandırdım.

İleriyi görmek için başımı biraz kaldırdığım da çok yakınımız da olduklarını gördüm. Dişlerimi birbirine bastırarak ortaya bir küfür savurdum. Agah dolu gözler ile bana baktığın da başımı geriye atıp bir kurtuluş yolu aramaya çalıştım.

Tek kurtuluş yolu vardı. Her ne kadar tehlikeli olsa da denemek zorundaydım. Agaha baktım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp onu tekrar kendime çekip sımsıkı sarıldım. "Seni çok seviyorum. Bunu unutma." dedim ve hızla ondan ayrıldım. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.

Yavaşça olduğum yerde ayağa kalktım. Agah başını iki yana salladı. Başımı hafif eğerek gözlerimi açıp kapadım. Ellerimi yukarıya kaldırıp onlara döndüm. En önlerinde ki bana silahını doğrultuyordu. Kaşlarımı kaldırıp, "Tamam. Bak şöyle yapalım. Ben teslim oluyorum. Onu bırak. Zaten sizin istediğiniz benim. Değil mi?" dedim.

Adam başını iki yana sallayarak, "Hayır istediğimiz ikiniz. Eğer sizi büyük patrona götürmez isem yanan ben olacağım." dedi. Kaşlarımı çatıp, "Ulan o zaman ne diye vurmaya kalktınız bizi." dedim. Başını eğip, "Zorunluluk." dedi.

Başımı yavaşça fark edilmeyecek şekilde arkaya çevirip Agaha baktım. Gözünden bir damla yaş aktı. Başını iki yana sallayıp ağzını oynatarak 'yapma' dedi. Zorla tebessüm edip omzumu silktim. Benim de gözlerim dolmuştu. "O çocuğu da almadan hiç bir yere gitmeyeceğiz." dedi adam.

Gözlerimi sinirle kapatıp. "Ona dokunmayacaksınız. Beni alacaksınız ve gideceğiz." dedim sert bir sesle. Başını iki yana salladığında yanında ki adama başıyla hareket verdi. Adam buraya doğru gelmeye başladığın da önüne geçmeden hemen önce saçımda ki tokayı çıkarıp hızla karnına sapladım. Adama dönerek, "Size hayır dedim." dedim. Önümde ki adam hızla beni itmeye çalışıp geriye gitti.

Adam yanıma gelip boğazımdan tuttuğu gibi beni arabaya yasladı. "Çeneni kapa yoks-" demeden ona kafa atmamla hızla burnunu tutup geriye doğru gitti. Kafasını bir hışımla kaldırıp hızla elini havaya kaldırdı. Tam vuracağın da elini tutup bükmem ile acı içinde bağırdı. Arkada ki adamlar yanına gelip ona bakarken o, diğer adamlarına beni yakalamaları için emir vermişti. Beş altı kişi bana doğru gelmeye başladığın da Agaha baktım. Korkuyla bana bakıyordu.

O cesur bir çocuk olabilirdi. Ama her insan gibi o da korkuyordu. Ben alışmıştım. Öldürmeye. Ama o hala alışamamıştı. Ve alışmakta istemiyordu. Aynı bir zamanlar benim de istemediğim gibi.

Kendimi teslim ettim. Onun kurtulması için. Biliyorum. O beni kurtarır. Ne yapar ne eder beni kurtarır. Adamlar gelip beni kollarımdan tuttuğu gibi yere fırlattılar. Yani onun önünde diz çöktürdüler.

Ben ilk defa birinin karşısında diz çöküyorum. O da kardeşim için.

Kafamı yavaşça kaldırıp o adama baktım. Önüme gelip yanağıma hızla bir tokat geçirdi. Kafamı yere eğmedim. Bu sefer diğer yanağıma attı bir tokat. Ardından belinden silahını alıp bana doğrulttu. Agahın sesini duyduğumda ona baktım. "HAYIR! Sakın sakın bunu yapma." dedi arabanın arkasından çıkıp.

Gözlerimi kapatıp yüksek sesle. "Agah arabanın arkasına geç!" dedim. "Hayır. Hayır bunu yapmayacağım. Sen bu şekildeyken bunu yapmayacağım." dedi. Kafamı iki yana sallayıp gözlerimi açtım. Adam dizlerini kırıp bana doğru eğildi. Silahın namlusunu çeneme yaslayıp.

İsimsiz *ASKIYA ALINMIŞTIR*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin