'Barlas'ın anlatımı ile'
Son kez Gazel ile vedalaşıp arabalara bindik. Bu çatışmadan da sağ salim kurtulmuştuk. Özellikle ben gelmeseydim Gazel kurtulamamış olabilirdi bile. Bunu düşündükçe deliriyordum. Onsuz bir hayat nasıl olurdu ki?
Kafamı iki yana sallayıp kemerimi taktım. Bu şekilde bir şeyi düşünmem bile benim için büyük bir hatadı. Arabayı çalıştırdığımda Gazel de Agah ile kendi arabasına binmişti. Araba ile önlerinden geçerken kornaya basıp selam verdim. Gazelde benden sonra basmıştı. Neredeyse buradan eve iki saat kadar vardı.
Aklıma bir anda Agah geldi. Kendi kendime güldüm. İlk baş Gazelin sevgilisi sanmıştım. Meğer kardeşiymiş ve aralarında bir yaş varmış. Agah bana göre iyi çocuktu. Ama onun da Gazel kadar acıları olduğuna adım kadar emindim.
Karşıdan gelen korna sesi ile kendime gelip yola baktım. Son anda direksiyonu kırmasaydım kaza yapacaktım. Gözlerimi kapatıp bir süre dinlendim. Neler oluyordu bana böyle. Gazeli ve onun yaşadıklarını düşünür olmuştum bu aralar.
Yanımdaki Faruk elini omzuma koyup sıktı. "Abi eğer araba kullanamayacak durumdaysan ben kullanırım. Bu aralar sen biraz dalgın gibisin. İyi misin?" dedi. Yutkunup kafamı salladım. "İyiyim. İyiyim aslanım bir şeyim yok. Arabayı da ben kullanırım sağ ol." dedim ve arabayı tekrardan çalıştırdım. Faruk dediklerimden sonra kafasını sallayıp beni onaylamış ve tekrardan arkasına yaslanmıştı.
Adamlarımın arabamı kullanmalarını sevmezdim. Onları bana hizmet etmeleri için yanımda tutmuyordum. Sadece çatışmalarda bana yardım ediyorlardı. Bu kadar.
Yaklaşık bir, bir buçuk saat Faruk ile sohbet etmiştik. Diğer adamlarıma nazaran Faruk ile daha yakındım. Yoksa başka kimse ile sohbet etmezdim. Eve geldiğimizde önüne birden fazla araba park edilmiş olduğunu gördüm. Bu arabalar benim çatışmaya getirmediğim adamlarımın arabalarıydı. Kaşlarımı çatıp arabadan indim. Kimse benden habersiz evime girmezdi. Girseler ilk benim haberim olurdu.
Arabanın anahtarını arkamda duran Faruğa atıp eve doğru ilerlemeye başladım. Kapısını hızla açıp bahçeye girdim. Sonrada evin kapısının önüne geldim. Kapının önündeki adamlarım endişe ile bir birlerine baktılar ve sonra kapıyı açtılar.
İçeriye girdiğimde annemi koltuklarda baygın bir halde gördüm. Kaşlarım daha da çatıldığında hızla annemin yanına adımladım. Yengem annemi uyandırmakla uğraşıyordu. Bu arada bir tane abim var kendisi evli ama işi dolayısı ile şuan yurt dışında eşi ise burada kalıyor.
Yengem beni gördüğünde gözleri korku ile açıldı. Dişlerimi birbirine bastırıp "Burada ne boklar dönüyor!" dedim tane tane. Ayağa kalkıp benim kolumdan tuttu. Her yerde adamlarım vardı. Gerçekten neler olduğunu öğrenmez isem delirecektim.
Duvarın kenarına getirip endişe ile bana baktı. "Yenge konuşmamaya devam eders-" cümlemi kesip konuşmaya başladı. "Hilal." dedi. Gözlerimi korkuyla açıp ona baktım. "Ne olmuş Hilale." dedim. Yutkundu ve "Hilal ortalıkta yok... Kaçırılmış." dedi.
Benim için o saniyede her şey durmuştu. Sesler, koşuşturmalar her şey. Hızla gözlerimi ona çevirdim ve "Kim benim Hilalimi kaçırmaya cürret eder yenge. Senin dediklerini kulağın duyuyor mu?" dedim sert bir sesle.
Gözlerini kaçırdı. Tekrar bana baktığında arka cebinden bir kağıt parçası çıkardı. Kağıdı havaya kaldırıp "Bunu yarım saat önce gönderdiler. Hiç kimseye söylemedim. Sen gelene kadar da okumadım. Ama bunun Hilal ile alakalı olduğundan adım kadar eminim Barlas. Üzerinde senin adın yazıyor." dedi. Ardından elimi tutup kağıdı avucumun içerisine koydu. "Bunu oku ve Hilali kurtar Barlas. Hilali kurtar." dedi ve yanımdan ayrılıp annemin yanına geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz *ASKIYA ALINMIŞTIR*
ActionYakın zamanda askıdan kaldıracağım. Kısa bir ara verdim. ----- Bir insan ne kadar duygusuz veya ne kadar sert olabilir ki? Veya nasıl kendini unutabilecek kadar kendini önemsemeyecek kadar hayatını sadece sevdiklerine adamış olabilir ki? Bunu yaş...