5 | Çiçek

318 36 51
                                    

Hafta sonunun güzel bir günü

Bahçedeki çiçekleri suluyordum.

Hayatım boyunca çiçeklere herhangi bir ilgim olmadı annemin aksine. Güller, menekşeler veya onlar gibi çiçekler yerine daha basit ve güzel çiçekleri tercih ettim. Nergisler ve papatyalar gibi. Hiç çiçek yetiştirmedim zor yorucu ve saçma gelirdi.

Hoş kokarlardı kabul etmek gerekirse.
Perceremin altında olmaları yatağıma gelen çiçek kokusunu açıklıyordu.

Çiçekler düzenli ve bakımlıydı köşede dut vardı daha tam olgunlaşmamışlardı ama.

Dün, dün düşündüğümden daha iyi geçti vede gayet eğlenceli kahvenin ardından sinemaya giderek günü uzattık. Günün sonundaysa birbirimize bir süre daha tanımamız gerektiği konusunda anlaşmaya vardık.

Hafifçe akan su tamamen kesildiğinde arkamı döndüm.

"Uzaklaş çiçeklerimden" musluğun başında durup dik dik bana bakan Jungkook'a kaşlarımı çattım

Evet bu çiçekler onundu ama onları sulamamda bir sorun yoktu ki.

"Ne?" Hızla yanıma gelip kollarımdan çekiştirip beni yürütmeye çalıştı "Duydun işte uzaklaş çiçeklerimden hemen"

Kolundan tek bir hamleyle kurtulup yüzüne baktım "Nedenmiş o" ayaklarını beton zemine vurarak yeniden çekiştirmeye başladı bu sefer esmer tenim yerine beyaz tişörtümü çekiştiriyordu

"Ezersin falan" ince beyaz bileğini ben sardım bu sefer. "Neden bunu yapayım?"

Bileğini ellerimin arasından kurtarmaya çalışıyordu ne kadar işe yaradığını tartışılır. "Beni üzmek için"

Sıraladığı cümleler kaskatı kesilmemi sağladı, araladığım dudaklarımla yüzünü bakmaya başladım gözlerini kaçırarak bileğine baktı. Onu isteyerek üzmüyorum ki. Hem ben onu üzüyor muyum?

Küçük çocuğu üzmüyordum ki, kendisi ağlaktı. "Jungkook" burnunu çekti diğer elini yüzüne götürüp gözlerini sildi. Yüzünü eğdiği için ağlayıp ağlamadığını göremiyordum.

"Seni üzüyor muyum?"

Dolan gözleriyle baş kaldırdı "Evet hemde hergün! Senin gibi kaba biriyle neden konuşuyorum ki ben." İnce bileğini, esmer parmaklarımın arasından çekmeye çalıştı.

"Bırak beni!" İlk kez bağırdığını görüyordum. Yinede gözlerinde kırgınlık vardı.

Hep mi vardı?

"İsteyerek yapmıyorum" Kaşlarını çatıp gözlerini sildi. "Ne fark eder ki?" Sesi fazlasıyla titrekti yinede kekelemeden konuşmuştu.

Sırayla, çiçeklerine bileğini saran parmaklarıma sonrada ayaklarını bakarak mırıldanadı "Çok hoşuna gidiyor sanırım beni üzmek" duymayacağımı düşünüyordu ama gayet net duyuyordum "Nerden çıktı o?"

"Of sıkıldım bırak artık!" Yeniden bağırmasıyla bileğini biraz sıktım. "Seni her üzdüğümde sende beni üz" kafasını hızla sağa sola sallayarak itiraz etti.

"Ben senin gibi kötü biri değilim"
Aklında bu kadar kötü biri olarak kodlanmış olmak kırıcıydı.

"Ben senin için ne konumundayım ki benim dediğim her boka kırılıyorsun Kook?"

Çatmaya çalıştığı kaşlarıyla bağırdı "Bırak artık!" Dudağına avcumu bastırdım "Bağırma mahalleyi başımıza toplayacaksın" ellerimi dudaklarindan çekmemle dudaklarını diliyle ıslatıp bağırdı.

"Kabasın ve iğrençsin sevilmeyide hak etmiyorsun oldu mu? Kırıldın mı?"

Araladığım dudaklarımla dolan gözlerine baktım "Evet Kook oldu kırıldım"

Neighbour | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin