gri saçlı çocuk

242 25 6
                                    

Okula gitmek istemiyorum. Başka bir okula nakil aldırsam. Ne düşünüyordum ben. Nasıl gideceğim. Buradaki en yakın okul orası. Başka okullar epey bir uzak. Bunun için sabah saat 5 te filan kalkmam gerek.

Sadece dikkat çekmeden gitsem. Hadi ama kimi kandırıyorum. Oraya böyle gidip tüm kahkaların altında ezilip kalıcağım. Şimdi ne yapıcağım??

Anahtarımı alıp dışarıya çıktım. Tek başına olmaktan sıkılmıştım. Sadece huzurlu ve yanlız olmayacağım bir hayat istiyorum. Bu cidden çok mu zor.

Her adımımda farklı bir düşünceye dalıyordum. Sebepsizce birsen Niki'yi düşündüm. Neredeydi. Neden hiç arayıp mesaj atmadı. Onunla konuşmalımıyım.

Sadece birkaç gündür tanışıyorduk ve şuan onun nerede olduğunu düşünüyordum. Bu his içimi yiyip bitiriyordu sanki. Sakinleşmek için parktaki banklardan birine oturdum.

Kalp atışlarım ve terlemem sona erene dek sadece oturdum. Park bomboştu. Kimse yoktu. Bu biraz garipti. Ileriden kaykayı ile gelen kişiyi görüp ona odaklandım.

Tamamen güvenliğini sağlamış gibi görünüyordu. Acaba kaykay sürmek nasıl bir histi. Acı dolu olduğunu öğrendim. Çünkü o kaykaylı çocuk gözümün önünde asfaltta sürüklendi. Farkında bile olmadan onun yanına koşmuştum.

Kolunu tutup olduğu yerde sızlanıyordu. Ona iyimisin demek saçma olurdu. Bu yüzden fazla canını yakmadan oturmasını sağladım.

"Beni biraz bekle burada"

Sesini dahi çıkarmadı. Koşarak etrafa bakındım. Herhangi bir markete girip biraz yarabandı ile döndüm. Çocuk hala ordaydı. Yanına gidip dizlerimin üstüne çömeldim.

Yarası daha fazla mikrop kapmadan yarabandını yapıştırdım. Işim bittiğinde ayağa kalktım. Gideceğim zaman arkamdan seslendi. Sesi... çok güzeldi. Bir melodi gibiydi.

"Biraz bekler misin?"

Geriye dönüp yanına gittim. Ona baktım. Şuan ne kadar çekici olduğunu anladım. Yeni boyattığı açık gri saçları ve koyu kahve gözleri ile hoş bir manzara sergiliyordu. Dudakları ve burnu küçüktü. Keskin bir çene hatı vardı.

"Bana yardım ettiğin için teşekkürler. Tanışmak için bekle dedim"

Ona sadece bakıyordum. Çünkü aurası beni içine hapsetmişti. Ona sürekli olarak bakabilirdim.

"Ah..evet"
"Ben Lee Heeseung"
"Bende Hong Eunchae"
"Tanıştığıma memnun oldum Chae"
"Bende Seung"

Biraz gülüşüp ona yardım ederek ayağa kaldırdım.

"Söylesene yeni mi başladın"
"Neye?"
"Kaykay sürmeye"
"Aslında hayır. Çok önceden sürüyordum ama uzun zamandan sonra insan unutabiliyor."
"Anladım"
"Pekiya sen bu yaralı halinle neden tek başına parkta oturuyordun"

Yüzündeki yara bandını tamamen unutmuştum. Aklıma gelince elimi yanağıma attım.

"Sürekli evde oturamamya"
"Yoksa sendemi benim gibi kaykaydan düştün"
"Sormaya. Bende düştüm"

Sahte bir gülümseme ile arkama yaslandım. Biraz daha susup tekrar konuşmaya başladı.

"Okuyor musun?"
"Evet sen"
"Ben bitireli çok oldu."
"Hmm"
"Hangi okul "
"*** okulu"
"Orada birkaç arkadaşım var"
"Ben yeniyim çok fazla okuldakileri tanımıyorum"
"Boşver tek takılmak güzeldir."
"Öyle"
"E bana yardım ettin. Bu akşam başka bir arkadaşım ile birlikte bize eşlik etsene"
"Çok meşgulüm desem"
"Ya fazla zamanını almaz. En fazla 1 saat. Yakınlarda yeni açılan bir kafe var oraya gideriz"
"Gece gece"
"Tamam ora olmazsa sahilin oradaki balıkçıya gideriz"
"Bak cidden işlerim var"
"Bahane yok."
"Ama"
"Ama da yok. Bu akşam seni almaya gelirim. Saat 9 gibi parka gel tekrar"
"Tamam"

Biraz daha sohbet edip eve döndüm. Gitmelimiydim.

SAVİOR LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin