8|İLK OPERASYON

966 58 12
                                    

Bölüm geldiii

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:)

İyi okumalar^^

Sabaha kadar gözümü kırpmadan düşündüm. Ali, benim masum kardeşim, neredeydi? Onu bulmak zorundaydım, sözüm vardı onlara. Anne ve babama olan sözümü tutmak zorundaydım.

Size ilginç bir şey söyleyeyim mi? Bu hayatta sadece iki kez anne ve babamın mezarının başına gittim. Ama bu gidişler anne ve babama değil de bir aracıya gidiyormuş gibiydi çünkü öldüklerini kabullenemiyordum. O mezarlar sanki onlara kavuşmamda aracılık edecek yer gibiydi. Bu gidişlerin ilki defnedildikleri gündü, gözümün önünde toprağa kondular. İkincisi Ali kaçırıldıktan iki gün sonrasıydı, benim toprağa konduğum gün. O gün mezar başında yemin ettim; Ali'yi bulmadan gelmeyeceğim diye, o günün ardından tam on yıl geçti yeminimi bozmadım, bozamadım. Ali'yi bulamadığım için gitmedim. Üçüncü gitmem Ali'yi bulduktan sonra olacaktı, Ali ile gidecektim mezarlarına. 'Bakın,' diyecektim. 'Buldum kardeşimi, bırakmadım hainlerin eline.'

Sabah erkenden duş aldım, saçlarımı kurutmadan sıkı bir topuz yapıp siyah tişört ve pantolonumu giyip evden çıktım. Hava kapalıydı muhtemelen yağmur yağacaktı. Kahvaltı yapmak istemiyordum, dün arabamın kaldığı pideciye gidip hem pidemi yedim hem de arabamı alıp karargaha geldim.

Girişte askerler beni tanıdıkları için durdurmadan geçmem için kapıyı açtılar, arabayı park edip indim.

Hislerim mi, hiç bilmiyorum. O kadar karışığım ki, o kadar kaybolmuşum ki ne hissettiğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Robot gibiyim, ölüm ve yaşama kodlanmış bir robot.

Özel odama gelip üniformamı giyindim, altıya beş dakika vardı. Saçlarımı açıp üstten sıkı bir örük yaptım.

Saat tam altıda eğitim alanındaydım, dün gece Tim komutanının, haberim olmadan alındığım gruba attığı mesajla tam altıda eğitim yapacağını öğrenmiştim. Ayrıca grubun adı da çok saçmaydı, Pide Severler Derneği diye isim mi olurdu?

Timin yanına geldiğimde suratları asıktı.

"Hayrola pek neşelisiniz." dedim imayla.

"Vah garibim hiç bir şeyden haberi yok." dedi Sakıp, Serhat'a bakarak.

"Biraz sonra anlar, yazık olacak bu genç yaşına." diye karşılık verdi Serhat bana bakıp üzgün bir şekilde.

"Ne saçmalıyor bu ikisi?" diye sordum.

"Bakmayın siz onlara komutanım, Alparslan komutan eğitim konusunda biraz sıkıdır da ondan böyleler." diye açıklama yaptı Sercan Abi.

"Yani abartıyolar desene." diye göz devirdim.

"Abartıyor sayılmazlar." dedi Sercan Abi ağzının içindinden. Ben cevap verecekken Alparslan'ın geldiğini gördüm.

"Dikkat."

"Rahat." dedi Alparslan.

"Bu gün Gökşin'in ilk günü fazla zorlamayacağım o yüzden." dedi göz ucuyla bana bakarak. Bütün tim mutlu olmuştu bu habere, ben hariç.

"Komutanım siz kendi rutininizde devam edin ben size ayak uydururum." dedim, sinirlenmiştim. Ne yani beni mi küçümsüyordu?

"Kendisi istedi, beş yüz mekik. Başla!" Komutuyla hepimiz mekik pozisyonu aldık. Gülmemek için kendimi zor tuttum, benim her sabah yaptığım sayı dört yüzdü, yüz tane fazladan çekmek koymazdı.

Mekik bittiğinde az biraz yorulmuş olabilirdim. Olur o kadar yani ben de robot değildim ya canım. Bazıları nefes nefese kalmıştı.

"Ayağa kalk."

KARANLIK| ASKERİ KURGU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin