Zemheri: Karakış. Soğuk Cehennem.
*
"Heyecanla başlanan her iş felaketi doğururdu, ben bunun tam tersinin beden bulmuş hali olmak için heyecanla başlıyorum." Artık acılarıma biri ortak olacaktı, zehirli acı defterim.
Acının farklı boyutuna geçmiştim, göz yaşı dökmüyordum.
Hissettiğim acıyla yere baktım, elim yine kesilmişti. Önüme fırlatılan kırılmış tabağı toplarken elli dördüncü kez elimin kesilişiydi.
On iki yaşımdan beri sayıyordum artık on yedi yaşındaydım. Ellerimde ki kesik izleri beni yetmiş yaşında gibi gösteriyordu.
Beni tanımak için ellerimde ki kesik izlerine bakmaları yeterliydi, fakat kimse ellerimde ki yaralara bakmamıştı. Belki de bakıp tanımak, göz zevklerini bozmak istemediler.
"Ah geri zekalı kız, yine bir işi de düzgün beceremedi!" Beni işaret ederek anneme bağıran üvey babama baktım ardından ise ellerimin kan içinde ki haline.
Annem bana olan nefretini bu sefer de tabağı fırlatarak göstermişti, önce ki gibi bıçağı fırlatmamıştı neyse ki.
Annem salona girip yüzüme bağırmaya devam etti. "Senin yüzünden, sen bir lanetsin! Her şey senin yüzünden!" Benim yüzümdendi.
"Topluyorum." diyerek son cam kırığını da alıp çöpe attım. Ellerimde ki kanın geçmesi zor olacaktı, kan gerçekten kolay silinen bir şey değildi.
Salondan çıkıp koridorda ilerlemeye başladım. Gözümün kararmasıyla durdum, duvara yaslanarak titrek aldığım nefesi düzene sokmaya çalışıyordum.
Elimden damlayan kanlar başıma bela açacaktı, annem kanları silmediğim için yine sinirlenecekti hızlanarak lavaboya girdim musluğu açıp yanan ellerimi suya tuttum.
Kanlar damlaya damlaya suya karışırken gözlerim aynayla buluştu, gözlerim doluydu. Ellerimin titremesine aldırmadan sinirle peçeteyi alıp kanı silmeye çalıştım.
"Sorun yok." derin nefes aldım. "Sorun yok..." aldığım nefesi sakince geri verdim.
"Şşş sakin ol zemheri, sakin olmalısın. Sorun yok, tekrar olmayacak." Tekrar olacağını bile bile yine de kendimi avutmaya çalışmak çok acınası bir durumdu. Elimde ki kanları tamamen silip lavabodan çıktım.
Koşar adımlarla önce koridorda ki kan lekelerini ardından da salonda ki kan lekelerini sildim.
Odama girip hazırlanmaya başladım. Hava almaya çıkacaktım, evden uzaklaşmalıydım. Temmuzdaydık hava yeterince sıcaktı yeleğe ihtiyacım yoktu. Kapıyı kapatıp yola koyuldum.
Annem bir şey demezdi, beni evde görmeye tahammül de edemezdi. Gitmem herkes için en doğrusu olacaktı fakat yalnızca saatlerimi dışarda geçirmek dışında bir şansım, param ve evim yoktu.
Belki de evim her gece oturduğum kendimi huzurlu hissettiğim banktı.
İçkicilerle dolu olan sokağa girdim, hepsi beni artık tanıyordu.
Burası dertliler sokağıydı, her yanı sigara içki ve feryat kokardı. Hepimiz ölümüz için buradaydık, hepimizin bir yarası vardı, hepimizin ölü bi ruhu vardı.
Burası bizim evimizdi, bizim bu sokak dışında bir evimiz de yoktu.
Yerde birbirlerinden uzak oturan, sızmak üzere olan adamlara başımla selam verip banka doğru yürüdüm, o bank bana aitti kimse geçmezdi. Her zaman ki gibi yine boştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
General Fiction"Dertliler sokağı, her yanı içki, sigara ve feryat kokardı." Adı bile lanetler edilen günden alınmıştı. Ailesinin lanetiydi. Aile içi psikolojik ve fiziksel şiddeti durmadan tadan zemherinin sokaklara kendini atmasıyla yaşanan olayların yanında onu...