Dinleyerek okuyabilirsiniz.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
İyi okumalar :)
*
"Daha sert vur!"
"Deniyorum kör müsün!?" Dediğime gülüp tekrar ciddi modunu aldı.
"Daha çok dene!" Günlerdir her akşam saat beşte buraya gelip saatlerce çalışır olmuştum. Antrenörüm vardı ve o kişi de keremdi.
"Dinlenmek istiyorum, yoruldum!" Bari azıcık acısaydı, zerre kadar acımıyordu bana! "Dinlenmek yok! Eğer dünden daha iyi vurup bu yapay adamın suratını parçalarsan sana Antep fıstıklı dondurma alacağım." İşte bu daha da gaza gelmeme sebep oldu. "Söz mü?" Diye bağırarak önümde ki boks standına vurmaya devam ediyordum. Avuçlarım terlemeye başlamıştı, elime takılı boks eldivenleri hep ter olmuştu, bu durum en sevmediğim şey olsa gerek.
"Söz Lavanta'm, söz. Vurmaya devam et!" Sanırım yorgunluktan bayılana kadar vurmamı istiyordu. Ardı ardına yapay adama geçirdiğim yumruklar aslında içimi fazlasıyla rahatlatıyordu, beynimi kemiren düşüncelerden arınmamı ve daha önce her sinirlendiğimde ve üzüldüğümde içimde biriken o gücü atmamı sağlaması benim için harika bir şeydi.
Salonun kapısı açıldı ve içeri bir sürü birbirinden değişik insan girmeye başladı. Salona giren herkes bize bakarak konuşuyordu. Kızı erkeği, hepsinin gözleri üzerimdeydi ve bu fazlasıyla tuhaftı. Kerem bir anda yanıma gelip kimsenin duyamayacağı şekilde bana fısıldadı. "Lavanta, bana burada veya buranın yakınlarında hiç bir şekilde kerem deme, tamam mı?"
"Burada beni farklı tanıyorlar." demesiyle birden keremin omzuna bir el konuldu.
"N'aber kurtarıcı?" Kızıl saçlı, fiziği kaslı ve düzgün, mavi gözlü kız görüş açıma girdiğinde kaşlarımı çattım. 'Kurtarıcı' mı?
"İyi, sen?" Bu samimiyette ne böyle? "Kötü! Rekoru geçemedim. Ama bugün geçeceğim." Kendinden fazla emin konuşuyordu, belki birazcık gıcık olmuş olabilirim. Gözlerini keremden sonunda çekip bana çevirmişti, kaşları çatıldı.
"Fazla çatma, kırışır." Dediğimde kerem dediğimi anlamış olacak ki gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı, kız ise kaşlarını daha da çattı. Salak mıydı bu nasıl anlayamadı?
"Ne?" Diyerek sordu, ardından kereme baktı ve tekrar bana döndü.
"Diyorum ki, kaşların! Fazla çatma, alnın kırışır." Sonunda birden kaşlarını düzeltip alnında elini gezdirdi, evet kası vardı ama zekası eksilerdeydi. "Bu kız kim Ayaz?" Anlaşılan burada Kerem'e Ayaz diyorlardı. Alışmak biraz zor olacaktı.
"Çaylağım." dediği an kız gülmeye başladı. "İşin zor olacak gibi!" Sinirimi bozmaya başlamıştı. "Neden zor olsun çakma kızıl?" dediğimde kerem gözlerini büyütüp baktı. "Çakma mı? Düzgün konuşsan iyi olur çaylak!" Düzgün konuşmak bunun tersi ise çok beklerdi. Ayrıca bu kızıl şeytan bana çaylak mı demişti? Pardon da ben keremin çaylağıyım.
"Bana çaylak deme hakkını sadece-" sözümü keserek, "O hak bana ait!" Dedi kerem. Kafamı sallayıp sırıtarak onayladım. Kızıl şeytan bana ırz düşmanı gibi bakıyordu. "Onu test ettin mi?" dedi kızıl şeytan, neyden bahsediyor bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Aktuelle Literatur"Dertliler sokağı, her yanı içki, sigara ve feryat kokardı." Adı bile lanetler edilen günden alınmıştı. Ailesinin lanetiydi. Aile içi psikolojik ve fiziksel şiddeti durmadan tadan zemherinin sokaklara kendini atmasıyla yaşanan olayların yanında onu...