"Bitti mi?"
"Hayır az kaldı, biraz daha bekle."Elindeki defteri havaya doğrultup Soobin'in yüzünün yakınına uzattı ve kalemini sayfanın üzerinde gezdirmeye devam etti. Aralarında geçen komik bir inatlaşmanın hemen ardından Yeonjun Soobin'i oturtmuş ve ona bakarak yüzünü çizmeye başlamıştı. Başarılı olup olmadığını net olarak söyleyemese de elinden geleni yapıyordu. Yeteri kadar benzetebilirse işin sonunda Soobin'e dövme yapma hakkı kazanacaktı.
"Burnun çok tatlı." dedi kendi kendine gülerken. Soobin aldığı iltifatla gülümserken yanağında beliren gamzesi Yeonjun'a iç çektirdi. Uzanıp Soobin'i öpmek istiyordu ancak çizim işini kazanmak zorunda olduğundan kıpırdayamayacağını biliyordu. "Saçlarını çizmeli miyim?"
"Çizmelisin tabii kel miyim ben?"Soobin'in şaşkın şaşkın cevaplayışına kahkaha atarken gülmeyi bıraktı ve dudaklarını büzdü. "Aşkım bir günlüğüne kelmişsin gibi davransak olmaz mı?"
"Hayır olmaz adil yarışman lazım."Gözlerini devirdi. "Kıpırdama o zaman ilhamımı kaçırıyorsun."
"Parmağımı oynattım sadece."
"Onu da yapma. Kesin yoluma taş koymaya çalışıyorsun."Soobin gülmeye başladı. "Güldüğüm için kızmayacak mısın?" dedi meraklı bakışlarla Yeonjun'a bakarken. Oysa çoktan büyülenmiş gibi onu izliyordu. "Hayır biraz daha gül." yutkundu. Soobin ne yaparsa yapsın büyülenmiş gibi hissediyordu. "Ben geldim." kapının ne zaman açıldığını bile duymadığından arkasından gelen sesle sıçradı. "Hoşgeldin." Soobin gülerek Sunghoon'a bakarken Sunghoon elindeki hırkayı koltuğa attı ve yanlarına gelip önce abisine hemen ardından yerde oturan Yeonjun'a baktı.
"Ne yapıyorsunuz?"
Yeonjun büyük bir ciddiyetle çizim işine geri dönerken Soobin olan biteni açıklamaya başladı. "Yeonjun yüzümü çizmeye çalışıyor. Çizdiği şey bana benzerse bana dövme yapma hakkı kazanacak." Sunghoon merakla başını yana eğdi ve Yeonjun'un elindeki kağıda baktı. "Sana çok benzemiş." dediğinde Soobin heyecanlandı. "Gerçekten mi?"
"Sahi mi?"Yeonjun da heyecanlanıp Sunghoon'a baktığında Sunghoon kafasını salladı. "Bir otobüsün altında kalırsan ve otobüs üstünde bir o yana bir bu yana gidip gelirse bunun aynısı olacaksın."
Soobin kendini tutamayıp kahkaha attığında Yeonjun tepesinde dikilen Sunghoon'un bacağına vurdu ve Sunghoon Yeonjun'dan kaçarak Soobin'in arkasına saklandı. "Sen sanattan ne anlarsın ya." dedi Yeonjun azarlarcasına konuşurken. "Hem çekil oradan manzarayı bozuyorsun çizemiyorum."
"Çok pardon."Dalga geçerek saklandığı yerden çıkarken Yeonjun'un huysuz homurtularına maruz kaldığı için güldü. "Akşam yine bizimkilerle çıkıyoruz gelmek ister misin?" Yeonjun çizime geri dönerken Soobin ve Sunghoon kendi arasında konuşmaya başladı. "Daha dün çıkmadınız mı?"
"Bu sefer Yeonjun'un arkadaşları da gelecek."
"Olur gelirim."
"Bu arada haftasonu Sua gelecek, kaybolan bebeği bulmama yardım eder misiniz?"Yeonjun kafasını salladı. "Minjee geldiğinde olay çıkarmaz değil mi?" Yeonjun tereddütle konuştuğunda Soobin rahatlatmak için gülümsedi. "Sorun çıkmayacak endişelenme."
"Sua beni sever mi sizce?" Sunghoon da aralarındaki sohbete daldı. Sua'yı ilk kez göreceği için gergin ve heyecanlıydı. "Elbette sever." dedi Yeonjun gülümseyerek. "Bu arada Minjee olayı ne? Neden sorun çıkarıyor?"
"Yeonjun'la ilişkim olduğunu söyledim."Yeonjun'un parıldayan gözlerine bakıp gülümsedi. "Ona neymiş ki?"
"Klasik Minjee işte. Siz endişelenmeyin ben hallediyorum."
"Hala Yunjin'i üstüne salabiliriz biliyorsun değil mi?" Soobin güldü ve öne doğru uzanıp Yeonjun'un saçlarını karıştırdı. "Olay çıkarmak yok dememiş miydik?"
"Ben böyle bir söz vermedim yalnız."
"Yeonjun."
"Tamam be öyle olsun."
"Hadi hazırlanın çok bekletmeyin beni."