28

363 20 52
                                    

Başım Hazar'ın dizlerinin üstündeydi. Gözlerim kapalı bir şekilde bugün öğrendiklerimi hazmetmeye çalışıyor ve öğrendiklerimin karşısında nasıl bir tepki vereceğimi düşünüyordum. Kendimi kapana kışmış fare gibi hissediyordum, çaresizdim.

Adar'ın hapishaneye girmemesi gerektiğini biliyordum çünkü o hapishaneye girmeyi hak edecek hiçbir şey yapmamıştı. Onun hapishaneye girmemesi için elimden geleni yapmalıydım, benim o evden kaçmamı sağlayan Adar'a bunu borçluydum. Ama beynim bir yandan da beni diğer gerçeklerle göz göze getiriyordu. Mesela Adar; Hazar hakkında ileri geri konuşmuştu, annemin isteği dahilinde de olsa evime kamera takmıştı, gittiğim nerdeyse her yerin kamera görüntülerine ulaşmıştı bunlar göz ardı edilecek detaylar değildi. Ama bir yanda kendime bu hikayede suçlu olan kişi Adar değil, annemdi diyordum. Bunları benim için bile yapmış olsa bu yaptıkları yanlıştı, çok yanlış. Karşıma çıkmalıydı bana her şeyi açıklamalıydı.

Hazar saçlarımı okşamaya başladığında derin bir nefes alıp verdim. Kapalı olan gözlerimi daha sıkı yumdum. Hazar beni eve getirdiğinden beri ikimizde hiç bir şey konuşmamıştık Ama ona Adar hakkındaki düşüncelerimi söylemem lazımdı. Derin bir nefes aldım ve artık hazırdım.

'Hazar.' dedim fısıldar bir ses tonu ile.

'Efendim güzelim.' dediğinde dudaklarım titremişti. Ya şimdi ya hiçti artık.

'Adar'dan şikayetçi olmayacağım.' dediğimde kafamı dizlerinden kaldırdım.

'Anlamadım?' dediğinde ona döndüm göz göze geldik.

Gözlerinde garip bir ifade vardı. Sinirli desem diyemez nefret dolu desem diyemezdim. Hayal kırıklığıydı belki de bu gözlerindeki.

'Adar'ın hiç bir suçu yok.' dediğimde kaşları yukarı kalktı.

'Nasıl yok güzelim ne dedi sana o odada?' diye sorduğunda onun bizi izlememiş olması benim kapanımın daha çok sıkılaşmasına sebep oldu. 

Bugün o sorgu odasını izleseydi belki şuan beni anlaması daha kolay olurdu.

'Hazar, Adar sadece bir piyondu onu şikayet edemem.' dedim.

'Ne piyonu İdil sen benimle dalgamı geçiyorsun?' diye sordu sesi yükselmeye başlamıştı.

'Bu yaptıklarını annem istedi diye yaptı Hazar.' dedim.

'Ama yaptı?' dedi Hazar.

'Evine girdi salonuna kamera yerleştirdi, hayatını gizlice izleyip sana olur olmaz mesajlar atıp seni rahatsız etti.' dedi, Adar'ın tüm haksız yanlarını yüzüme vurarak.

'Kimin dediği önemli mi sence?' diye sordu.

'Hazar, Adar bana zamanında çok yardım etti tamam mı?' dedim

'Şimdi ona arkamı dönüp haksız yere onu hapishaneye yollayamam, o orda sırf annemin dedikleri yüzünden çürürken ben hayatıma rahat devam edemem.' diye ekledim.

Çene hattı kasıldı, kaşları çatıldı ve ayağa kalktı. Arkası bana dönükken saçlarını karıştırdı ve sonra bana döndü.

'O şerefsizle artık eskiden neler yaşadıysanız şuan yaptıklarını bile affedebiliyorsun hatta ona arkanı dönemiyorsun bile..' dedi.

Yanlış anlamıştı. Haklıydı, yine kendimi anlatamamıştım.

'.. ama ben ve ekibimin o şerefsizi bulmak için uykusuz geçirdiği geceleri unutuyor ve bize...' kısa bir süre duraksadı.

'...bana arkanı dönüp o şerefsize koşuyorsun.' diye ekledi.

'Sana arkamı dönmüyorum Hazar.' dedim ayağa kalkarken. Ona doğru yaklaştığımda geriye bir adım attı.

'Ona koştuğum falanda yok.' dedim benden uzaklaşması canımı çok yakmıştı.

'O benim hayatımı kurtardı ona borçluyum.' dediğim de acı içinde gülümsedi.

'Bende öyle sanıyordum.' dedi sesine bir perde indi. Bu gizemli perde onun benden uzaklaşmasını sağlamıştı.

'Ama benim yaptığım sadece eski kahramanınla seni tekrar bir araya getirmekmiş.' diye ekledi herkesten duymaya alışık olduğum ama ondan ilk defa duyduğum acımasız ses tonuyla.

'Hazar.' dedim yanağımdan bir damla yaş süzüldü. 

'Ben aranızda kalmayayım.' dedi.

Bir adım yana çekilip kapının görüş açıma girmesini sağladı.

'Yanlış anlıyorsun, dinlemiyorsun.' dedim.

Cevap vermedi. Önümdeki kapıya baktım artık başka seçeneğim yoktu. Kaybetmiştim, benim için her şeyi göze alabilecek Hazar'ı, Hazar'ımı kaybetmiştim.

'Özür dilerim.' dediğimde bana derinden bir bakış attı. Bakışında ki 'Nolur gitme.' ifadesini çok deriden hissetmiştim. Kapıya doğru ilerlerken arkamdan 'Eyvallah.' dedi. 

Bunun onun bana karşı olan son kelimesinin olmamasını dua ederken çıktım evden. 

🌝

Ellerindeki kelepçelere baktım, çıkarıldıklarında Hazar'ın babası ile göz göze geldim. Gözlerindeki nefreti iliklerime kadar hissettim. Sonra gözlerim Adar'a kaydı, gözlerinde ki ifade benim kaçmama izin verdiği gündeki ona son bakışımdaki ile aynıydı, minnet doluydu.

'Umarım değmiştir.' dedi Hazar'ın babası.

Cevap veremedim. Adar bileklerini ovuştururken derin bir nefes aldım ve arkamı döndüm. Daha sabah Hazar ile el ele olduğum bu koridorda şimdi ona ihanet ederek Adar ile birlikte yürümeye başladım. Emniyette ki herkesin nefret dolu bakışları üzerimdeydi sadece takım elbiseli adam bana nefret ile bakmıyordu. O da umurumda değildi zaten. Adar ile asansöre bindiğimizde gözyaşlarımın akmaması için kendimi sıktım.

'Amir yok mu?' diye sordu Adar.

'Eğer hala bana çalışıyorsan Adar, o sesini kes.' dedim.

'Sustum.' dediğinde asansörden inmiştik. Emniyetin kapısındayken ona döndüm.

'Annem hala o adamla mı kalıyor?' diye sordum.

'Hayır.' diye cevapladı, devamını merak etmemiştim tek isteğim şimdi onu görmekti.

'Beni ona götürmeni istiyorum.' dedim.

'Büyük karşılaşma diyorsun yani tüylerim ürperdi.' dedi.

Adar'a atabileceğim en soğuk bakışı attım. 

'Gidelim o zaman.' dedi ve tam önümüzde duran arabayı işaret etti.

Tam kapımı açmaya yöneldiğinde onu durdurdum ve kapımı kendim açtım. İkimizde arkaya bindiğimizde şoför sürmeye başladı. Tam çıkıştan çıkacakken Hazar'ın arabası yanımızdan geçti. Ben onu fark ettim ama o bunu fark etmedi. Gözlerindeki nefreti tekrar görmek evinden çıkarken kalbime saplanan bıçağın kalbimi parçalamak uğruna bir tur çevrilmesi gibiydi.

•Bölüm Sonu•

Allah'ım şimdi  soruyorum sana değer miydi Adar için????

OF OF OF NOLDU ÖYLE YA

Kimsin Sen? || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin