18

484 27 41
                                    

Bazen zaman çok hızlı akardı, ona yetişemezdiniz. Evimde kamera olduğunu öğrendiğim an yelkovan ve akrep bir yarışa girmişler gibiydi. Yarış halinde olan yelkovan ve saate ayak uyduramamıştım çünkü ayaklarım tutmuyordu. 

Hazar'ın beni siber suç yani onun bürosuna götüreceğini düşünsem de o beni asayiş büroya getirmişti. Onlarca insanla selamlaşmış hepsinin yarım saat içinde çevreme dolaşmasını sağlamıştı. Bunlar olurken de bir saniye bile benim yanımdan ayrılmamıştı.

Sadece yanımdan ifadem alınırken gitmişti. İfademi verirken bile gözlerimle Hazar'ı aramaya başladığımda fark etmiştim içimde ona karşı sonsuz bir güven duygusunun yetiştiğini. O yanımda olmadığında güvensiz hissediyordum. Çok garip geliyordu bu hissiyat, kendime bile açıklayamıyordum nedenini.

Bana yöneltilen sorular bittiğinde ve kalabalık dağıldığında Hazar dışarı çıkmayı teklif etmişti. Nefes almaya tekrar ana dönmem gerektiği için bunu kabul etmiştim. Dışarı çıktığımızda da bir banka oturmuştuk. Dışarısı karanlık ve soğuktu. Önümüzden geçip giden polisleri de saymazsak yalnızdık.

Peşimde olan o iğrenç bilinmeyenin elinde Anıl ve benim seks görüntülerimin olduğunu bilmek bile midemi bulandırıyordu. Elindeki bu videolar ile neler yapabileceğini bilmek ise beynimdeki tüm düşüncelere zehrini salıyordu.

Bu zehir beynimi ele geçirirken dışardan çok normal gözüküyorduk. Hazar ile birlikte bir bankta oturup öylece önümüze bakıyorduk. Hazar sanki benim bir şey söylememi bekliyormuş gibiydi yada bilmiyorum belki de ben sadece öyle hissediyordum.

'Hazar.' dedim sessizce.

'Gidebilirsin evine.' diye ekledim.

'Seni yalnız bırakamam.' dedi.

Bana doğru baktı ve telefonunu bana uzattı. Etraf karanlık olsa bile Hazar'ın gözlerinin içindeki o garip hissiyatı görebiliyordum. Bu hisse ad veremiyordum, acıma ve şefkat arasındaki ince çizgide olan bu hisse ad veremiyordum.

'Arkadaşlarına yada aile haber versen iyi olur.' dedi.

Ne bir arkadaşım vardı ne de bir ailem. Evet bu ezbere sözü Hazar'a nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Bu sözü aklımdan geçirmek bu kadar basitken dile getirmek çok zordu. Hazar'ın gözlerinin içine baktım. Gözlerimden kimsesiz olduğumu anlamasını bekledim. 

Derin bir nefes aldı gözlerini uzun süreli kapatıp açtı ve telefonunu geri çekti.

'Benim evime götürebilirim seni. Tabii rahatsız olacaksan geceyi başka bir yerde geçirebilirim.' dedi.

Bedeni ile tamamen bana döndü.

'Yada bir otel bulabiliriz.' diye başka bir seçenek sundu.

Otele verecek param yoktu ama onun evinde onsuz kalma fikride saçma geliyordu.

'Hazar, otele verecek param yok. Ayrıca senden de rahatsız olmam.' diye ekledim.

'Yani?' dedi.

Sonra kısa bir süre durdu.

'Bak İdil gerçekten eğer kendini rahatsız hissedeceksen otelin parasını veririm inan sorun değil.' dedi.

'Hazar bunlar bile fazla. Nolur beni daha fazla borçlandırma sana karşı. Eğer teklifin hala geçerliyse senin evinde ikimizde kalabiliriz benim için sorun olmaz.' dedim.

'Sana güveniyorum.' diye ekledim. 

Elimi onun elinin üstüne koyup.

'Bana borçlu hissetmeyi kes.' dedi parmaklarını parmaklarımın üstüne alıp elimi tuttu.

Kimsin Sen? || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin