19.Bölüm

129 3 3
                                    

"belki de olabilirdik bu defa. belki de olabilirdik bu defa."

şarkı adı: olabilirdik

Karanlığın içinde ayağa kalktım ve odadan hızla çıktım. İçimdeki öfke ve kan dökme isteği çok fazlaydı. Aşağı kata indim ve ilk gördüğüm odanın içine daldım. Şuursuzca hareket ediyordum. Elimde bir bıçak içimde kan dökme isteği. Odaya daldığım gibi yatakta yatan adamın boynuna bıçağı bastırdım. Ürkerek gözlerini açtı. "Ne yapıyorsun?!" diye sordu korku dolu gözlerle. "Ben bunu hak edecek ne yaptım?!" bağırıyordum hem de çok. "Ne-neyi?" korkusu çığ gibi büyürken benim, öfkem büyüyordu. "İhaneti hak edecek ne yaptım!?" 

"Asena bak ne saçmalıyorsun bilmiyorum. Ne ihaneti?" hareket etse boynu çizilecekti bu yüzden kafasını hareket ettirmemeye çalışıyordu. "Kes zırvalamayı. Sana abi dedim. Sana güvendim. Zor zamanımda yanımda oldun, hepsi oyun muydu?" bu ihaneti hak edecek ne yapmış olabilirdim?

"Konuş yoksa seni zevkle deşerim." bunu yapabileceğimi umarım anlamıştır. "Bak tehdit edildim o yüzden yaptım." hala kendini savunmaya çalışıyor ya? Allahım çıldıracağım. "İhanetin nedeni mi olur?"  boynundaki bıçağı daha sert bastırdım. "Neden beni Atalay denen şerefsize vermek istedin?" sabrım taşıyordu artık.

"Paraya çok ihtiyacım vardı." bu cümle beni çileden çıkarttı. "Lan oruspu çocuğu! Babam ve annemden bir sürü para kaldı bana. İsteseydin vermez miydim?" cevap vermesini beklemeden bıçağı usulca boynundan çektim ve tam kalbinin olduğu yere yani sol göğsüne batırdım. Akan kanların haddi hesabı yoktu. Ancak ben bunları zevk dolu gözlerle izliyordum.

Bu darbe beni kesmediği için bıçağı kalbinden de çektim. Ve ustalıkla karnını ve rastgele yerlerini deşmeye başladım. Fazla iyi hissettiriyordu. Üzerimden bir yük kalkmış gibiydi. 

"Asena sen ne yaptın?!" arkamdan gelen sesle başımı hızla çevirdim.

Nefes nefese uyandım. Gördüğüm kabus iğrençti. Ilgaz ihanet ediyordu ve onu bıçaklıyordum. Hayır hayır, rüyalar hep tersine çıkar. Yani inşallah öyledir. Korkuyla yatakta oturur pozisyona gelmiştim. Gözlerimi cama doğru çevirince Bartın'ı gördüm. Cama yaslanmış beni izliyordu. "Kabus mu gördün?" diye sordu sert sesiyle. "Evet, çok kötüydü." dedim bir çırpıda. "Ne gördün?" diye sordu korkarak.

"Birini öldürdüğümü." sesli bir küfür etti ve yanıma geldi. "Doğru düzgün anlatır mısın şunu?" sakin olmaya çalışıyordu. 

"Dün akşam beni arayan Akındı. Yerimi bilen birinin Atalay'a; para getirirse yerimi söyleyeceğini söylemiş. Bu evdekiler tek yerimi biliyor." sakince anlattıklarım onda şok etkisi yaşatmıştı. Yakınlarından ihanete uğramıştı. Ben daha önce yaşadığım için alışkındım ama bunu yapacaklarını düşünmemiştim. "Rüyamda da Ilgaz'ın odasına gidip bana neden ihanet ettiğini sordum ve onu defalarca bıçakladım." 

"Asena, Ilgaz bir saat önce işi olduğunu söyleyip çıktı." Siktir. Yataktan hızla kalktım. "Çabuk onu ara ve nerede olduğunu sor. Ya dur önce buradan gitmeliyiz." 

"Tamam çabuk çocukları uyandır ben arabayı getireceğim." dedi ve odadan çıktı. Alt kata indim ve tek tek odaları aramaya başladım. İlk bulduğum Kuzeyin odasıydı. "Kuzey çabuk kalk!" bağırdığım için hemen uyanmıştı. Kısık gözlerini üzerime dikmişti ve sorarcasına suratıma  bakıyordu. "Hızlı ol ve kapıya çık." dedim ve odadan çıktım. Başka bir odaya daldım bu oda boş olduğu için vakit kaybetmeden çıktım.

Koridora çıktığımda karşımda Derin'i gördüm. "Ne oluyor?" sorduğu soru ile birlikte onu kolundan tuttum ve kapıya çıkardım. Bir bana, bir de Arabanın içindeki Bartın'a bakıyordu.

"Sizin neyiniz var? Gece gece nereye gidiyoruz." Derinin sorduğu soruyu es geçip arabaya bindim. Kuzeyde arkamızdan çıktı. "Ne bu abi, daha uykumu almadım." diye sızlanınca sinirim bozuldu "Bir bok var ki sizi kaldırdık." dedim hızla. 

İkisi de daha fazla beklemedi ve arabaya bindi. "Amına koyduğum arabasında gece gece ne işimiz var?" diye sordu sinirli olan Kuzey. "Cidden ya," diye ona katıldığını belli etti Derin.

"Ilgaz piçi Atalay'a benim yerimi söylemiş olabilir." dedim onların sızlanmalarından kurtulmak için. "Saçmalama Ilgaz yapmaz öyle şey." kendinden emin konuşan Derin'e baktım. "Umarım." dedim ve sustum.

Aradan 2 saat geçmişti ve biz hala arabadaydık. Derin ve Kuzey rahatça uyumuştu çünkü Ilgaz'ın böyle bir şey yapmayacağını düşünüyorlardı. Defalarca Ilgaz yapmaz, boşuna gidiyoruz deseler de onları dinlemedik. 

Şüphe bir kere gelmişti.

Kuzey yavaşça uyanmaya başlamıştı. Gözlerini açtığı an çığlık attı. "Hey, üstümde eşek ölüsü kadar ağır olan kişi kimse derhal üzerimden kalksın yoksa çirkinleşirim!" çığlık ile uyanan ve Kuzeyin üzerinde uyuyan Derin hemen kendini düzeltti. Kaşlarını duyduklarıyla çattı. "Bana eşek ölüsü kadar ağır mı dedin sen?" diye bağırarak sordu.

"Evet! Öyle değil misin?" diye cevap verdi Kuzey.

"Sende orangutansın."

"Maymun."

"Gebeş kaplumbağası."

"Salyangoz."

"Iyk, o ne be? Kara Fatma işte ne olacak." dedi Kuzey, iyice sinirlenmişti.

"Sus lan karetta karetta." dedi ve bir şaplak yapıştırdı Derin, Kuzey'e.

"Yeter kesin şunu." arayan giren Bartın ikisini de susturmuştu. "Asenacığım sence de yanımda oturan yarasayı arabadan atmanın vakti değil mi?" pardon Derini demeliydim.

"Nereden Asenacığın oluyormuşum ben senin?" diye sordum sesimi yükselterek. "İyi be sende dağ ayısı ol." kurbağa işte ne olacak. Ben miymişim dağ ayısı?

"Ben dağ ayısı değilim bir kere. Bartın dağ ayısı." Derinin güldüğünü duydum. "Ben ne alaka amına koyayım? Hepiniz birbirinizden betersiniz." diye hayıflandı Bartın. "Tamam acıdım yabandomuzu ol sen." dediğim ile Kuzey sesli güldü.

"Asena ne doğru tespitler yapıyorsun öyle." Kuzeyin dediği ile "Tabikisi de öyleyim." dedim. Bartın'ın kendi kendine söylendiğini duyuyordum.

Hey, ne oluyor bu aşağılık yerde. İki dakikada her şeyi unutmuştum. 

"Ne kadar kaldı?" diye sordum asıl konuya dönerek. Daha nereye gideceğimizi bile bilmiyordum oysaki.

"Geldik." dedi ve bir binanın önünde durdu.  "Burası neresi?" diye sordu Derin. "Babaannemin evi." dedi ve arabadan indi. Ne? Benim güvenliğim için babaannesinin güvenliğini mi tehlikeye atmıştı? Bu hiç doğru değildi.

"Bartın-" demiştim ki hemen sözümü kesti. "Asena ne diyorsam o." dedi ve binaya giriş yaptı. 

Kuzey ve Derinde arkasından girdi. Çalan telefonum ile odağım tamamen telefona dönmüştü.

"Alo," dedim. Arayan Akındı. "Eğer ki o eve girmeden atacağım adrese gelirsen, binadaki kimsenin kılına zarar gelmez. Ama gelmezsen işte o zaman olacaklardan ben sorumlu değilim." Necatın dedikleri beni beynimden vurulmuşa döndürdü. Nerede olduğumuzu nerden biliyordu?

"Yerimi nerden biliyor-" sözümü kesti. "Bartın'ın olası bir tehlikede sığınacağı limanı babaannesi. Bunu bilmek yeterliydi." dedi ve telefonu kapattı.

Kötü şeyler olacak demiştim.

Daha binaya adım atmadım bismillah hemen kaos.

________

Bölüm sonu.

________

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PLATONİK KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin