8.2

119 7 41
                                    


Peter deliler gibi ağlayıp Wade'e seslenirken, diğerleri de ona katılmıştı. Domino hariç, o Tuğçe'ye küfürler yağdırmakla meşguldü. Tuğçe'nin umrunda değildi, Wade'den bir ses yoktu. Hafifçe titriyordu sadece, üşüyormuş gibi.
Derin, hızlıca aldığı nefes sesleri duyuldu Wade'den, Peter yaşadığına sevinirken hala ağlıyordu. Tuğçe'nin gözleri Wade'in birden ayağa kalkmasıyla açıldı, Wade gözlerinden akan öfkeyle Francis'i tuttuğu gibi cama yapıştırıp kırarken Tuğçe gelen cam parçalarından korunmak için yüzünü tutuyordu. Tek bir hamleyle kalın camı kırıp Francis'in kafasını parçalarken öfkeli bakışları bu sefer Tuğçe'nin üzerindeydi, şaşkındılar. Peter, Felicia, Domino, Yukio, Colossus, Cable... Tuğçe de öyle.
Wade kızı boğazından yakaladığı gibi duvara çarptı. Tuğçe'nin adamları korkudan tir tir titredikleri için bir şey yapamazlarken uğruna çalıştıkları patronları ölümle burun burunaydı. Ölüm..
Ve ölüm yanık et kokuyordu, Tuğçe ifadesizce Wade'in yüzüne bakarken Wade daha da sinirleniyordu. Öfkeli aç bir aslan gibiydi, avını parçalamak üzere.


Evet biliyorum şaşkınsın. Çok şaşkın, sadece bir defalığına 4. duvarı kırma iznim vardı ve bütün bunlar. Son bir defa tekrar başlayalım.
Biliyorsun bütün bu olaylar gerçekten aşırı hızlı ilerledi, 8. Bölümdeki o büyük kavgadan sonra. Bir kavga işleri bu raddeye getirdi, Peki ya o kavga hiç olmasaydı? Hiç merak ettin mi? Kafan karışmış olabilir ama 8. Bölümden bu bölüme kadar okuduğun her şey paralel bir evrende geçiyor. Şimdi gerçek evrenimize dönme vakti, o kavgaya dönme vakti.

"Neden böyle bir şey yaptınız?" diye sordu Wade, yüzlerine bile bakmadan karşısında oturan Domino ve Tuğçe'nin, en güvendiği kişiler arkasından iş çevirmişti, kötü hissediyordu. Tuğçe sinirle ofladı. "Ya anlattık ya kaç kere! Şirketi daha da geliştirmek içindi, birleşip çok daha güçlü olabiliriz bunu sende biliyorsun!"
Wade hışımla oturduğu yerden kalktı. "Bana sormadan, benim şirketime mi?" sinirle güldü. "Sikerim lan sizin fikrinizi!" masanın üzerindeki dergi ve bibloları tek hamlede yere serdi, Tuğçe kırılan parçalar Domino'nun üzerine gelmesin diye onun üzerine hafifçe atılırken Domino kendini koruma refleksiyle çoktan geriye yaslanmıştı bile.

"Bana bak sen ilk bi' ağzını topla! Sonra konuş gavat" Elini masaya vurup hızlıca kalktı Tuğçe. Arkadaşını, uğruna canını verebileceği kardeşini bu şekilde korkutmaya ürkütmeye hakkı yoktu bu ibnenin! Sinirlenmeye başlıyordu, çok fena sinirlenmeye başlıyordu. Wade duyduğu cümle karşısında kafasını yana eğdi.
"Yoksa? Yoksa ne olur?"

Tuğçe'nin gözleri sinirden seyirirken ağırca nefes verdi. Hızlıca yerden kırık biblo parçalarından birini kavrayıp Wade'e doğrulttu. "ANANIN AMI OLUR"  Wade yüzünü ekşitip Tuğçe'nin eline vurarak elindekini düşürmesini sağladı. "Doğru konuş benimle!" diye tısladı resmen Tuğçe'nin yüzüne doğru. Tuğçe iğrenir gibi bakarak Wade'i ittirdi, "Senden öğrenmişim doğru konuşamamayı!"
Wade ittirilmeyi sevmezdi. Tuğçe'yi ittirip koltuğa, Domino'nun yanına düşürdü. "AAAA YETER BE! APTAL SAPTAL KAVGA EDİYORSUNUZ SENİN APTALLIĞINI ÇEKMEK ZORUNDA DEĞİLİZ BİZ TAMAM MI? BİZ SENİ YÜKSELTMEYE ÇALIŞTIKÇA AŞAĞIYA ÇEKİYORSUN KENDİNİ SALAK!" diye bağırdı Dom. Tuğçe onun bağırmasını beklemiyor olacaktı ki kocaman gözleriyle ona baktı. Domino ayağa kalktığı gibi Tuğçe'yi kolundan tutup merdivenlerden yukarı, odalarına doğru çıktı.
Wade öylece giden kızların arkasından bakarken içindeki öfke duygusu yeniden alevlendi, sinirle önündeki masayı devirip koltuğa oturdu ve düşünmeye başladı. Öfkenin hiçbir yararı yoktu.

Bu sırada Peter can sıkıntısıyla koltuğunda oturup oflamaktan başka bir şey yapmıyordu. Aradan bir ay geçmiş ne Tuğçe ne Domino'dan bir haber alamamıştı. Oflayarak ayağa kalktı ve terasa doğru ilerledi, cebinden sigarasını çıkarıp yaktı.
Tuğçe'yle Domino'nun başına neler geldiğini merak ediyor, onlardan herhangi bir mesaj bir haber bekliyordu. İstediği haberin tamda bu anda geleceğini bilmeden. Arka cebindeki titreyen telefonunu ilk başka bir şey sandı.  Elini hızlıca arka cebine atarken o şey telefonundan başka bir şey değildi, rahatça bir nefes aldıktan sonra telefonunu eline aldı. Gelen aramadan dolayı titreyen telefonunu inceledi, bilinmeyen numaraydı. Muhtelemen ayrılmalarına rağmen hala onun peşini bırakmayan eski sevgilisi Christina'ydı bu. Yeşil butonu kaydırıp telefonu kulağına götürdü yavaşça, dudaklarından "Ne var?" sesi dökülürken.

"Of anan var gerizekalı!" dedi arayan kişi, Tuğçe'den başkası değildi bu. Peter heyecandan ne söyleyeceğini bilemezken Tuğçe sanki bunu hissetmiş gibi cevap verdi, "İşimizin bittiğini mi düşünüyordun?"



Bö!
Hortladim evt ve bi bolume ihtiyaciniz vardir belki diye dusundum ehehehe.

ALTIN KATANA¦ bxb, spideypool Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin