Mutfakta işi bitmiş olan Jaehyun elinde iki tabakla gelirken telefonu hızla kapatıp yanıma koydum. Jaehyun tabakları salondaki masaya koyup bir sandalye çekti. "Hadi gel."
Telefonu elime alıp sanki gizlermişçesine arkamda tutarak çektiği sandalyeye oturdum. Jaehyun karşımdaki sandalyeye oturmuş yüzüme bakıyordu. Bense göz temasından kaçmak için duvardaki tabloyu inceliyordum. "Neyin var senin? Yüzün kireç gibi."
Gözlerimi tablodan çekip bir saniyeliğine yüzüne baktım. "Yok bir şey." Kısaca kestirip attım ve elime demir çubukları aldım. Ramenden biraz alıp ağzımı sıkıştırırken göz ucuyla Jaehyun'a bakıyordu. Hala beni izliyordu. Ağzımdaki bitirdikten sonra başımı kaldırdım. "Yesene, neyi bekliyorsun? Duasını mı okuyorsun?"
Bir şey demeden çubukları alıp tabağındaki rameni yemeye başladı. İkimizde dilimiz içimize kaçmış gibi konuşmadan yemeği yiyorduk. Gözüm bir yandan da saati yokluyordu. İkinci günden işe geç kalmak istemezdim. "Bir yere mi yetişeceksin?"
Uzun bir aradan sonra derin sessizliği bozan bu soru olmuştu. "İşe gideceğim de." Yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. Bu kadar ilginç olan da ne? O da sanki zihnimi okumuş gibi cevapladı. "Çalıştığını bilmiyordum."
"Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun Jung Jaehyun. Tıpkı benim de senin hakkında hiçbir şey bilmediğim gibi." Elimdeki çubukları yavaşça bırakıp masadan kalktım. Tabağı ve çubukları elime alıp mutfağa götürdüm ve tezgahın üzerine bıraktım. Daha sonra merdivenlere yönelip üst kata çıktım. Odaya girer girmez kapıyı kapatıp cebimdeki telefonu çıkardım. "Alo?"
"Alo Gayeon, nasılsın? Yerleştin mi eve?" Dolaptan giymek için kıyafet çıkardım. "Yerleştim de. Yujin bir şey diyeceğim."
"Çatlatmasana Gayo, noldu?" Yatağa oturup derin bir nefes aldım. "Yine mesaj geldi."
"NE? Gayeon bu iş iyice tehlikeli olmaya başladı. Ne yazmış hadsiz köpek?"
"Jaehyun'la sevgili yalanı atıyorsun. Senin gibi birinin onunla ne işi olur. Bir de şey demiş, bu senden vazgeçeceğim anlamına gelmiyor."
Yujin telefonun diğer ucunda sinir krizi geçirmeye başladı. "Kim bu kendini ne sanıyor? Resmen kafayı seninle bozmuş. Deli bu acilen bulunup hastaneye yatırılmalı. Ya sana da bir şey yaparsa? Yurtta olanlar malum."
"Haklısın ama şu anlık yapabiliceğimiz bir şey yok. Polise şikayet ettim zaten. Umarım bulunur. Neyse ben işe gitmeliyim."
"Tamam fıstık, görüşürüz. Dikkat et kendine ve bir şey olursa ara."
"Görüşürüz." Telefonu kapatıp dolaptan çıkardığım kıyafetleri giydim. Daha sonra çantamı alıp odadan çıktım. Merdivenleri inip salona girmemle koltukta uzanan Jaehyun'u görmem bir oldu. "Ben çıkıyorum."
"Güle güle." Kısaca cevap verip tekrar bakışlarını televizyona dikti. Umursamadan evden çıktım. Asansörün düğmesini basıp kata gelmesini beklerken bir yandan da sabahki habere gelen yorumlara bakıyordum.
[7879]: Jaehyun ve Gayeon mu? Ne alaka
[5868]: Asla yakışmıyorlar ㅜㅜne alaka cidden?
[5645]: Jaehyun gibi biri ezik Gayeon'la mı? ㅋㅋㅋㅋYuri'nin yerinde olsam saatlerce ağlardım
[8563]: Han Gayeon gibi akıllı bi kız Jaehyun denen zengin züppe fuckboy'la neden çıkıyor?
[7646]: Bence yakışmışlar. Gayeon taş gibi kız. Estetik budalası Yuri'den bin kat güzel. Jaehyun aklını kullanmış
[7658]: Gayeon'un yerinde olmak vardı
>1 yanıt
[8563]: Asıl Jaehyun'un yerinde olmak vardı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unknown number, jung jaehyun
Fanfiction"Kurallar çiğnenmek için vardır." [fluff×fanfiction] jaehyun × girl