giving up and new beginnings

36 1 0
                                    

"Gayeon." Jaehyun gözlerini bedenimde gezdirdi. "Gitmek istediğine emin misin? Evde kalabilirdin." Başımı iki yana salladım. "Yeterince boşladım zaten."

Jaehyun geçmemi işaret etti ve beraber merdivenleri çıkmaya koyulduk. Jaehyun son bir haftadır olduğu gibi benim için endişeleniyordu. Hala gözlerini elinden geldiğince bir saniye bile benden ayırmak istemiyordu. "3.dersimiz ortak değil. Seninle birlikte girmemi ister misin?"
Sorusuyla gözlerimi devirdim. "Gerek yok Jae. Kendi başıma derse girebilirim bu kadarına gerek yok."

Jaehyun elleriyle iki yanımdaki ellerimi tuttu. "Sadece daha çok yeni olduğu için endişeleniyorum." Gözleri yüz hatlarımı ezberlemek ister gibi üzerimde geziniyordu. Bense yalnızca ona bakmakla yetiniyordum. Ellerini çekip bir iki adım geriledi. "Hadi geç kalacağız." Jaehyun önden giderken bende arkasından amfiye girdim. Jaehyun ile her zaman oturduğumuz sıraya giderken Yuta ve Yujin'in çoktan geldiğini gördüm. "Çok şükür." Yujin ayaklanıp bana sarıldı. "Gayo, hoşgeldin."

"Yujin boğulacağım." Yujin çekildiğinde boş yere geçip oturdum. "Aramıza dönmene çok sevindik Gayeon." Gülerek başımı salladım. "Sağol Yuta."

Profesör içeri girerken Mark koşarak amfinin merdivenlerini çıktı. "Uyuya kalmışım." Mark sağ tarafıma oturup üzerindeki ceketi çıkardı. "Hoşgeldin."

Bir yandan dersi dinlerken bir yandan Mark'ın bozuk bilgisayarıyla ilgileniyorduk. "Ciddi anlamda şaka gibi. Bir de beni azarladı." Mark'ın fısıldayarak kulağıma söyledikleriyle hafifçe kıkırdadım. Daha sonra tekrar önüme döndüm. Fakat bizden hala gözlerini çekmeyen biri vardı. Mark'ın koluna hafifçe vurdum. "Saat 2 yönündeki kız, niye buraya bakıyor. Çaktırmadan bak."

Mark gözlerinin ucuyla bakıp tekrar önüne döndü. "Ne bilim kim bu kız?" Tekrardan kıza baktım. "Ben öğrenirim."

"Siz ne fısıldaşıyorsunuz öyle?" Jaehyun'un sormasıyla ona döndüm. "Yok bir şey. Mark'ın bilgisayarı bozulmuş onu konuştuk." Jaehyun ayaklandığında dersin bittiğini anlamıştım. Onun peşinden ayağa kalkarken Mark bilgisayarını kucaklamış gidiyordu. "Tekrar mı götüreceksin?"

"Bu sefer başında duracağım." Mark giderken bende diğerlerinin peşinden gidiyordum. "Bugün maçınız mı var sizin?" Jaehyun başını salladı. "Gayeon." Haewoo'nun koşarak üzerime atlamasıyla sarsıldım. "Gayeon, sonunda geldin."

"Haewoo kızı öldürüceksin şimdi bırak." Lucas'ın çekmesiyle Haewoo'nun kolları bedenimden ayrıldı. "Ama çok özledim."

"Beni bile bu kadar özlemiyor." Lucas dudaklarını büzüp trip atarken diğeleri yürümeye başladı. Haewoo ise vakit kaybetmeden koluma girdi. "Dün geleceğini söylemedin. Karşılama töreni yapıcaktım sana."

"Aniden gelişti. Üzülme hem istersen pijama partisi yaparız." Haewoo heyecanla başını salladı. "Bu üçlü çok fena akar diyecektim ama Yujin iyice kocacı oldu." Haewoo göz ucuyla işaret ettiğinde el ele tutuşan Yujin ve Yuta'ya baktım. "Sonunda olduklarını seviniyorum o yüzden karışmayacağım."

"Siz ne alemdesiniz?" Gözlerimi bu sefer Lucasla konuşan Jaehyun'a çevirdim. "Çok zor şeyler yaşadık. Nasıl toparlanacağımızı bilmiyorum. Ama,"

"Ama ne?" Gözlerimi Jaehyun'dan çektim. "Ama o olaydan beri benimle o kadar ilgili ki." Haewoo diğer eliyle sırtımı sıvazladı. "Aslında hep ilgiliydi. Siz ilk çıkmaya başladığınızda ne dediğimi hatırlıyor musun? Aranızda inkâr edilemez bir uyum var. Her şeyi akışına bırakın sadece."

"Biraz hızlı mı olsanız?" Lucas'ın bağırmasıyla Haewoo koştu. "Geldik ya ne bu hız abartı?" Bende adımlarımı hızlandırıp onlara yetiştim. "Millet ne yiyoruz?" Lucas hepimize ne yiyeceğimizi sorarken bize doğru gelen kişi ile gülümsedim. "Johnny? Merhaba."

unknown number, jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin