Nefes nefese koltuğa otururken Haewoo maçın yeni başladığını söylüyordu. "Neredeydin sen?" Gözlerimi Yujin'e çevirdim. "Koç'la konuşmam gereken bir mesele vardı."
"Sorun yok değil mi?" Başımı salladım. "Her şey yolunda." Yujin tekrar önüne dönerken aklıma az önceki telefon konuşması geldi.
"J-jaehyun'un annesi mi?"
"Evet, sen Jaehyun'un kız arkadaşı olmalısın değil mi?"
"Evet ama siz beni nereden tanıyorsunuz?"
"Önemli olan bu değil Gayeon-ah, senden bir ricam var."
"Nedir?"
"Jaehyun'la görüşmemi sağlar mısın?"Jaehyun o günden beri annesini hiç görmediğini söylemişti. Şimdi de görüşmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Ayrıca yıllarca arayıp sormayan kadın neden şimdi birden bire görüşmek istiyordu?
"Sayı kazandık sevinsene." Haewoo'nun sözleriyle gözlerimi kırpıştırdım. "Dalmışım ya." Alkışlayarak ayak uydurmaya çalışırken Mark fısıldadı. "Neyin var senin?" Mark gözümün içine bakarken şuan güvenebileceğim en doğru kişinin Mark olduğunu düşündüm. "Maçtan sonra anlatacağım. Biraz kafamı toplamam gerek."
Eunwoo'nun pasını sayıya çeviren Jaehyun gülerek kollarını Jungkook'a doladı. Şimdiden farkı açmışlardı. Eunwoo'nun pas attığı kişiyi görmemle oyuna girdiğini yeni idrak etmiştim. "Johnny de mi oynuyor? Bahsetmemişti."
Mark onaylayan mırıltılar çıkarırken göz ucuyla ona baktım. "Johnny'le aranızda bir sorun mu var?" Mark bakışlarını bana çevirdi. "Maçtan sonra, anlatırım."
Tekrar oyuna odaklanmaya çalışırken aklıma sürekli aynı şey geliyordu. Neyseki kafamı dağıtacak bir Haewoo faktörü vardı. "Lucas koşsana! Bacakların koşman için var seni aptal."
Yujin gülerken Yuta Haewoo'yu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Yuta seni sahaya fırlatmamı istemiyorsan sus." Yuta korkarak yerine oturdu. Yujin ise hunharca gülmeye devam ediyordu.
"Tanrı seni ıslah etsin Wong Yukhei." Haewoo sinirle yerine oturunca tribün rahatlamıştı. O esnada gözüme çarpan yüzle gülümsedim. Doğru ya başka bir görevim daha vardı. El sallamamla yeni tanıştığımız kızın yanımıza gelmesi bir oldu. "Hoşgeldin."
"Hoşbuldum." Yanımıza oturan kızla Mark da bakışlarını çevirdi. "Eunha, bizim sınıftan." Mark başını salladı. "Bu da bizim Mark."
Eunha tebessümle elini uzattı. "Memnun oldum." Mark kızın elini hızla sıkıp bıraktı. "Ben de."
"Ee Eunha nasılsın?" Sohbet açmaya çalıştığımı fark eden Eunha bana ayak uydurdu. "İyiyim, sen?"
"Bende diyelim. Daha önce seni maçta görmemiştik. Değil mi Mark?" Mark anlamaz bakışlarla bana döndü. "Ha, evet."
"Normalde gelmiyorum ama bugün bir değişiklik olsun dedim." Gülerek başımı salladım. "Çok iyi yapmışsın. Değil mi Mark?"
Mark ayağa kalkarak konuştu. "Ya öyle. Size iyi sohbetler kızlar. Ben biraz hava alayım." Mark giderken ikimizde arkasından baktık. "Nemrut ya."
~~~
Son setin son dakikalarıydı. 30 puanlık farkla öndeydik ama erken sevinmemek gerekirdi. "Buradan vermezler." Mark'ın sözüyle Yuta ayaklandı. "Biter şimdi."
Eunwoo'nun son sayıyı atmasıyla tribün yeniden coştu. Ardından dolan süreyle maç bitti. Haewoo Lucas'a koşarken Lucas ona korkuyla bakıyordu. Rakip takım tebrik edip soyunma odasına giderken bizim takım hala sahadaydı. Bende bariyerleri aşıp sahaya gittim.
Elimdeki şu şişesini Jaehyun'a uzattım. "Tebrik ederim." Jaehyun suyu kafasına diktikten sonra şişeyi kenara koydu. "Teşekkürler."
"Biraz eğilir misin?" Jaehyun sözümle başını eğdi. Gözlerime gelen saçlarımı elimle düzelttim. "Oldu."
![](https://img.wattpad.com/cover/344495420-288-k788545.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unknown number, jung jaehyun
Fanfic"Kurallar çiğnenmek için vardır." [fluff×fanfiction] jaehyun × girl