"Nare akşam için alışverişten eve dönerken dinlendiği bankın yanında bulduğu telefonu alarak sahibini aramaya başlar ancak telefon hakkında bildiği tek şey ekrandaki adamın siyah beyaz resmidir. Ancak telefon çok geçmeden çalar ve telefonun sahibini...
Gözlerimi güzel bir güne açarak mutlulukla uyandım, gülümseyen yüzüm saate doğru dönünce büyük bir hüsran tablosuna dönüştü. Öğlen saat iki olmuştu ve ben hâlâ danalar gibi yatıyordum. Ayağa fırlayarak elimi yüzümü yıkadım, kısa bir duş alarak tazelendim.
"Günüm öldü resmen."
Saçlarımı fazla kurulamadan üstümü giyindim ve telefonumu elime geçirdim. Henüz yirmi üç yaşındaysanız ve üniversiteniz bittiyse iş aramak için çokta geç kalmış olamazsınız. Bir işletme mezunu olarak iş aramak için belki biraz geç kalmıştım ama hayatta hiç bir şey için geç değildi. Özellikle ingilizce işletme bölümünden mezun olmamın yararları vardı. İş görüşmeme ise yarım saatim vardı.
Koşar adımlarla çıktığım evden hızla uzaklaşarak otobüs durağına geçtim.
Neyseki çok geçmeden tam zamanında gelebilmiştim holdingin önüne. Önce derin soluklarla nefesimi topladım, daha sonra yavaş adımlarla içeriye girerek rahatça yürüdüm. Rahat ve profesyonel bir şekilde bu işi halledeceğimi düşünüyordum.
"Nare Kaygılı."
İsmimi anons eden sekreterle birlikte ayağa kalkarak içeriye girdim.
...
Odadan dışarıya çıktım ve derin bir nefes verdim. Güzel geçmişti, ama umut yok gibiydi. Neden bilmiyordum ama buraya gelmeden önce çok umutluydum, ancak şimdi karşımdaki insanların enerjileri kesinlikle beni tatmin etmemişti. Finansal bölümünden mezun olduğum için sanırım güçlü bir üniversite arıyorlardı. Ben Ankara Hacettepe mezunuydum ancak sanırım burada Boğaziçi mezunlarıda var. Kokusunu alabiliyordum, burada bir oyun dönüyordu.
"Amaan, en azından kombinim güzel."
naarekayglı:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
canerkanlıkvak28, aslıhandemir_ ve 389 kişi daha fotoğrafınızı beğendi...
İş görüşmesinden sonra yorgun bir şekilde üniversiteden arkadaşlarımla buluşmuştum. Dört beş kişi bistro tarzı bir kafede oturup bir şeyler içtik. Yerli yersiz kahkahalar atıyor üniversite günlerimizi konuşuyorduk. O gürültüde nasıl duydum bilmiyordum ama çantamdaki titreşimi duyabiliyordum. Telefonumu elime alarak ekrandaki yazıyı okudum.