16.Bölüm:Mor

330 20 0
                                    

Herkes uyandıktan sonra acıktığımız için bir kafeye kahvaltıya gitmiştik. Şimdi ise ayrılıp eve dönme zamanıydı artık. Gidip banyo yapıp uyumak istiyordum.

"Arkadaşlar mümkünse beş gün görüşmeyelim bıktım hepinizden." dedi Gökhan arabalara ilerlediğimiz sırada. Güldüm.

Barış'la konuşmamıştık. Sadece gerçekten gün doğumu izlemiş ve ortamda herhangi biri uyanana kadar bomboş denize doğru bakmıştık. Irmak uzun bir süre yanımıza dönmemişti. İlk uyanan Selim olmuştu ve bizi öyle görmüştü ama bir şey dememişti. Biz de ona açıklama yapmamış sadece ayrılmıştık.

Başta ne zaman konuşuruz, güneş doğunda konuşur muyuz gibi gibi şeyler düşünsem de sonra o kadar boş vermiştim ki konuşmamız gerektiği gerçeği öylece rafa kaldırılmıştı kafamda. Yeni konunun Barış'ın belimi saran kolu ve hemen başımın biraz üstünde duran başı olması çok kısa sürmüştü.

Düzenli nefeslerine rağmen sırtımı yasladığım göğsünde hızlıca atan , benimkiyle yarışan kalbi ise o an kalbimi durduracak bir konu olduğundan beynimdeki raf görevlisi bunu ortaya konu olarak atmamıştı bile.

"Yarın ne yapıyoruz?" dedi Tülin Gökhan'ın aksine.

"iki gün sonra abimin nişanı var. Ben yarın hiçbir şey yapamam." dedi Gül.

"Aa hayırlı olsun." dedi Yasin.

"Sağ ol. Bu arada yani, yazın başında tanışmıyorduk ama şimdi tanışıyoruz falan. Hepinizi bekliyorum nişana. Sıkıcı değil, açık alanda olacak, takılırsınız." dedi Gül.

"Nişan mı?" dedi Kayra,

"Aynen. Bence gelin. İçkili olacak bu arada," dedi. "Geliyoruz," dedi Tülin hemen. Hemen atlayışına güldüm. İçkili olacak lafı yüzünden aniden fikir değiştirişi de çok komikti.

"Tamam ben atarım size adres. Ya da aman bulursunuz." dedi Gül. Kafamızı salladık.

Herkes arabalara dağılırken evi en yakın olan biz olduğumuzdan yürümeyi tercih ettik. Tam yürüyeceğimiz an birden Barış "Doğa?" diye seslenince durdum. Hepimiz durduk. Barış yanımıza gelirken ilk Kayra ve Alaz'a baktı.

"Efendim?" dedim kaşlarımı kaldırırken. Barış derin bir nefes aldı.

"Konuşabilir miyiz biraz? Uykun yoksa?" dedi hemen. Son cümleyi aceleci kurmuştu.

"Olur. Çok uykum yok." dedim.

"Ne konuşacaksınız?" dedi Kayra birden.

Annemi Kayra. Bizi nasıl doğurmuş, altı aylık doğup nasıl ölmemişiz diye merak ediyor Barış. Nasıl seni kordon bağı ile boğmamışım diye merak ediyor. Sana ne Kayra?

"Doların hali ne olacak diye konuşacaklar Kayra'cığım. Barış bana sordu ben Doğa bilir dedim." dedi Irmak ve ikisinin de koluna girerken onları çekti.

"Geç kalma." dedi Alaz sadece.

"Tamamdır." dedim. Üçü giderken Barış ve ben kaldık kafenin önünde.

"Parka geçelim mi?" dedi birden. Derin bir nefes alırken kafamı salladım. Onunla bir kere karşılaştığımız parka ilerledik yavaş yavaş. Neyi nasıl konuşacağımız hakkında çok fazla tereddüttüm vardı ama bence hallederdik.

Ama neyi halledecektik? Bir kavga etmiş peşine zaman geçti ve sadece bir maNga konserinde birbirimize bakarak birbirimizden vazgeçmeyeceğimizi söylediğimiz, beraber gün doğumu izlediğimiz için tüm güvensizliğim yok falan olmamıştı.

Umarım bir şeyleri düzeltme bahanesi ile her şeyi mahvetmezdik. Tek istediğim buydu.

Parka girdikten sonra biraz ilerleyip bir banka oturduk yavaşça. Telefonumu sessize aldım. İlk konuşmayı başlatmayı asla düşünmediğim için sessizce bekledim onu. İki dakikalık bir sessizlikten sonra ofladı

DENEY: YAZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin